Resulullah -s.a.v.- Efendimiz âdeta mücessem bir Kur'an-ı kerim idi. Her sözü, her hareketi ilâhî ahkama göre idi.
Kuran-ı kerim vahiy olduğu gibi Hadis-i şerif'ler de vahiydir.
"O kendiliğinden konuşmamaktadır. Onun konuşması, ancak kendisine bildirilen vahiyden başka bir şey değildir." (Necm: 3-4)
Buharî'nin rivayetine göre Cebrâil Aleyhisselâm, Resulullah -s.a.v.- Efendimiz'e Kur'an-ı kerim'i indirdiği ve öğrettiği gibi sünnet'i de indirmiş ve öğretmiştir.
Abdullah bin Amr -r. anh- buyururlar ki: "Resulullah -s.a.v.- Efendimiz'den her ne işitirsem yazardım. Kureyşliler beni bundan menetmek istediler. Dediler ki; 'Sen her şeyi yazıyorsun. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ise beşerdir. Rızâ halinde de gazap halinde de söz söyler.' Bu tenbih üzerine yazmaktan bir müddet vazgeçtim. Nihayet bu durumu Resulullah -s.a.v.-e arzettim. Mübarek parmağını ağzına götürerek:
"Yaz! Nefsim kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, buradan hak sözden başkası çıkmaz!" buyurdu." (Ebu Dâvud: 3646)
Hazret-i Âişe -r. anhâ- Vâlidemiz'e Resulullah -s.a.v.- Efendimiz'in ahlâkı sorulduğunda:
"Peygamber -s.a.v.-in ahlâkı Kur'an'dı." buyurdular. (Müslim)
Kuran-ı kerim'in bütün hükümleri onun yaşayışında görülmektedir. Onu inkâr eden, Kur'an'ı inkâr etmiş demektir.