Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
TASAVVUF'UN ASLI HAKİKAT VE MARİFETULLAH İNCİLERİ - Ömer Öngüt Görüşleri Sözleri Kitapları Düşünceleri Yazıları Eserleri
Kalblerin Anahtarı Külliyatı
TASAVVUF'UN ASLI HAKİKAT VE MARİFETULLAH İNCİLERİ
Tasavvuf, insanın süflî hayattan ulvî hayata ve yüksek kemâlâta ulaşabilmesini; nefsini kötü duygu ve huylardan, hayvânî sıfatlardan arındırarak ahlâkını düzeltmesini, zâhirini ve bâtınını nurlandırmasını sağlayan mânevî bir disiplindir. Bu bakımdan tasavvuf, İslâm ahlâkının vücut bulmasında en büyük âmildir.

Hadis-i Şerif’ler

HADİS-İ ŞERİF’LER


Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz insan hayatının her safhası için müstesnâ bir numunedir.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Andolsun ki Resulullah sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı arzu edenler ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir numunedir.” buyuruyor. (Ahzab: 21)

Allah-u Teâlâ’yı çok çok zikreden müminler, böyle bir zikr-i kesirle Resulullah Aleyhisselâm’a uymuş ve onu kendilerine numune edinmiş olurlar.

O Resulullah Aleyhisselâm ki zikrullahın fazilet ve meziyetini Hadis-i şerif’lerinde şöyle beyan buyurmaktadır:

“-Amellerinizin en hayırlısını, Melik’inizin katında en temizini, derecelerinizde en yükseğini, altın ve gümüş infâk etmenizden daha hayırlı, düşmanlarınızla karşılaşıp boyunlarını vurmanız ve onların da sizin boynunuzu vurup şehit etmelerinden daha hayırlı olan bir işi haber vereyim mi?”

“-Evet yâ Resulellah!”

“-Allah-u Teâlâ’yı zikretmektir.” (Tirmizî)

Bir kimse: “Yâ Resulellah! Hangi cihadın ecri daha büyüktür?” diye sordu, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Allah-u Teâlâ’yı en çok zikredenlerinki.” buyurdu.

Bundan sonra namaz kılanlar, zekât verenler, hacca gidenler ve sadaka verenler için de aynı soruyu sordu. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de hepsine aynı cevabı verdi.

Bunun üzerine Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-, Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-e:

“Hayırların hepsini Allah-u Teâlâ’yı zikredenler alıp gitti.” dedi.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de: “Evet” buyurdu. (Ahmed bin Hanbel)

Abdullah bin Busr -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:

“En hayırlı amel, dünyadan ayrılırken dilinin Allah’ın zikriyle meşgul olmasıdır.” (Câmiüs’sağîr: 4025)

Enes -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:

“Allah’ı zikreden bir cemaatle sabah namazı vaktinden güneş doğuncaya kadar birlikte oturmam, bana İsmail oğullarından dört tanesini azat etmemden daha sevgili gelir.

Allah’ı zikreden bir cemaatle ikindi namazı vaktinden güneş batımına kadar oturmam dört kişi azat etmemden daha sevgili gelir.” (Ebu Dâvud: 3667)

“Şüphesiz ki her şeye cilâ verecek bir âlet var, kalbin cilâsı ise zikrullahtır.

Azaptan kurtulmak için zikrullah gibi birşey olamaz. Meğer ki kılıcın kırılıncaya kadar Allah yolunda muharebe etsen dahi.” (Câmiüs’sağir)

Savaşta ölen şehit olur, Allah katında büyük bir mertebeye erer. Nefsine mağlup olan bir kimse ise ahirette büyük azaplarla karşılaşır. Bunun içindir ki nefis terbiyesinde büyük bir âmil olan zikrullahın fazileti bu kadar büyüktür.

Abdullah bin Ömer -radiyallahu anhümâ-dan rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:

“Gafiller arasında Allah’ı zikreden, cihaddan kaçanlarla birlikte kaçmayıp vuruşmaya devam eden gibidir.

Gafiller arasında Allah’ı zikreden, karanlık evdeki kandil gibidir.

Gafiller arasında Allah’ı zikreden, şiddetli soğuktan yaprakları dökülmüş ağaçlar arasında yemyeşil duran ağaç gibidir.

Gafiller arasında Allah’ı zikreden kişiye Allah cennetteki yerini ölürken gösterir.

Gafiller arasında Allah’ı zikreden kimsenin, bütün insanlar ve hayvanlar adedince günahlarını affeder.” (Câmiüs’sağîr: 4311)

Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:

“Kim bir yere oturur ve orada Allah’ı zikretmez (hiç zikretmeden kalkar) ise, Allah’tan ona bir noksanlık vardır.

Kim bir yere yatar, orada Allah’ı zikretmezse, ona Allah’tan bir noksanlık vardır.

Kim bir müddet yürür ve bu esnâda Allah’ı zikretmezse, Allah’tan ona bir noksanlık vardır.” (Ebu Dâvud: 4856 - 5059)

Ebu Ümame -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:

“Kim yatağına temiz (abdesli) olarak girer ve uyku bastırıncaya kadar Allah’ı zikrederse gecenin herhangi bir saatinde uyanıp da Allah’tan dünya veya ahiret hayırlarından bir şey isterse Allah-u Teâlâ istediğini mutlaka ona verir.” (Tirmizi: 3525)

“Rabbini zikredenlerle etmeyenlerin misali, diri ve ölü gibidir.” (Buhari)

Zikrullah ile mânevî gıdasını alan ruhlar dirilir, alamayan ruhlar ölür. Zikrullah, ruhun hayatı için, balığın suya duyduğu ihtiyaç gibidir.

“İçerisinde Allah zikredilen ev ile zikredilmeyen evin misali, diri ile ölü gibidir.” (Buharî)

İhlâsla zikrullaha devam edenler bütün bu faziletlere erdikleri gibi, zikrullah yapılan mahaller de bu faziletten nasiplerini almaktadırlar.

Ümmü Hânî -radiyallahu anhâ-dan rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:

“‘Lâ ilâhe illâllah’ kelimesini hiçbir amel faziletçe geçemez ve bu kelime hiçbir günah bırakmaz.” (İbn-i Mâce: 3797)

Muaz bin Cebel -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:

“Cennet sakinleri, Aziz ve Celil olan Allah’ı zikretmeden geçirdikleri bir anın dışında hiçbir şeye teessüf etmeyeceklerdir.” (Câmiüs’sağîr: 7701)


  Önceki Sonraki