Alınan her nefeste huzuru muhafaza etmek, Allah-u Teâlâ’dan gafil olarak tek nefes bile almamak demektir.
Şâh-ı Nakşibend -kuddise sırruh- Hazretleri:
“Bu seyr-u sülûk yolunda binayı nefes üzerine kurmak gerekir.” buyurmuşlardır.
Nefes, Tarikat-ı aliye’de terakki edip yükselmenin temelidir. Nefeslerin vücuda gafletle girip gafletle çıkmamasına azami gayret sarfetmek gerekmektedir. Nefesleri gafletten korumak, kalbi huzura kavuşturur. Bunun içindir ki bütün nefesleri Allah ile alıp vererek kalpteki huzuru muhafaza etmek gerekir.
Ubeydullah Ahrar -kuddise sırruh- Hazretleri buyururlar ki:
“Bu yolda nefesi muhafaza etmeyi ve ona riâyet etmeyi mühim tutmuşlardır. Her nefesin huzur ve şuur ile alınıp verilmesi gerekir. Nefesini muhafaza edemeyenlere yolunu şaşırmış gözüyle bakılır.”
Huzurla alınan her nefes, Allah-u Teâlâ’nın Hayy ism-i şerif’inin bir tecellisidir. Bir nefes huzurla alınıp veriliyorsa, o nefes diridir. Gaflet ile çıkan nefes ise ölüdür.
Allah’tan gafil olma! Bil ki sana bu nefesleri veren O’dur. Her nefeste senin hayatını tazeliyor. Bunun için sen de O’na tazim et, nimetlerine şükret!
Bu husus zâhirîdir. Bâtınîye gelince, fakir daima deriz ki:
“Nefeslerin en hayırlısı Hazret-i Allah ile alınandır. Mülâkatların en güzeli Hazret-i Allah ile yapılandır.”
Allah-u Teâlâ’nın hass’ül-has kulları O’nun ile nefes alıp verirler.