Allah-u Teâlâ Kur’an-ı kerim’inde kendi dinini, kendi partisini, kendi dosdoğru yolunu ilân etmiş, kurtuluşun ancak ve ancak burada olduğunu Âyet-i kerime’sinde ferman buyurmuştur:
“İşte onlar Allah’ın hizbi (partisi)dir. İyi bilin ki kurtuluşa ulaşacak olanlar Allah’ın hizbi (partisi)dir.” (Mücâdele: 22)
Allah’tan tarafa olan “Hizbullah” ayrı, şeytandan tarafa olan “Hizbüşşeytan” ayrıdır. Onlar Allah-u Teâlâ’nın partisi adı altında şeytanın hizipçiliğini yapıyorlar.
“Onlar şeytanın hizbi (partisi)dirler.” (Mücâdele: 19)
“Hizbüşşeytan”a âit bir de “Hizbülvahşet” vardır. Bunlar “Hizbullah” adını kullanarak bu isim altında vahşet yapmışlardır. Yaptıkları bu şiddet ve vahşeti hiçbir kelime ile ifade etmek mümkün değildir.
2000’li yılların başlarında din adına ortaya çıkıp cinayetler işleyen ve kendisine “Hizbullah” adını veren, gerçekte “Hizbülvahşet” olan bir örgüt güvenlik güçleri tarafından çökertilmiş, bu örgütün cinayetleri ve cinayet yöntemleri basında uzun süre haber olmuştu.
Muhterem müellif bu eseri ile hak ve hakikati, hakikat ile dalâleti ortaya koyarak müslümanları tenvir etmişlerdir.
Bu gibi grupların günümüzde de Irak ve Suriye gibi coğrafyalarda türediği göz önünde bulundurulduğunda bu eserin güncelliğinden hiçbir şey kaybetmediği görülmektedir.