Nasıl o Zât-ı Ahad’a hamdetmem ki, ilim sahiplerinin kalplerini iman-ı kâmil suyu ile suladı. O Samed olan zâta nasıl şükretmem ki, fâzıl kişilerin gönüllerini irfan cemâliyle canlandırdı. Salât-ü selâm, ulvî âleme dair bilgilerin kendisinden öğrenildiği; süfli âlemdekilerin yakîn mertebelerinin en yücesine nasıl yükselebileceğini gösteren zâta olsun.
Değerli zâtınızdan latif hitabın gelmesini bekleyip yollarını gözlerken, inci dizisini andıran güzel mektubunuz geldi. İçine baktığımda gördüm ki, kırmızı güllerle dolu bir bahçe; bitki dolu, menekşe çiçekleri ile memlû bir bahçe. O mektubu teşekkür ve iftihar gözüyle okuduk, onda sabrın ve lezzetin tadını bulduk.
Tazarru ve niyaz ellerini Allâm ve Melik olan Zât’ın kapısında kaldırdık. Vücudunuzu emniyet ve güven içinde kaim eylemesini, yakınlık ve ihsan mertebesine yükselmenizin devamını diledik. İhsan hakkında Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “İhsan, Allah’ı görür gibi ibadet etmendir. Sen onu görmesen de O seni görüyor.” (Müslim)
Allah-u Teâlâ bize ve size vuslat nefhalarını nasib eylesin. Bizi ve sizi cemâl reşhalarıyla yaşatsın. Zira o, ikbalin kemâli, emellerin de nihayetidir. Bundan sonrası vebâldir.
Sizden beklediğimiz bizi daimi olarak duâdan unutmamanızdır. Nebiyy-i Muhterem Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Müminin mümin kardeşine duası reddolunmaz.” (Müslim)