Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Eğitim - Çocuklar Arasında Şefkat ve Adalet - Ömer Öngüt
Çocuklar Arasında Şefkat ve Adalet
Eğitim
Canan Büşra Kara
1 Haziran 2001

 

Çocuklar Arasında Şefkat ve Adalet

 

Çocuklarımızın yetişmeleri ve karakterlerinin oluşmasında anne-babanın ve çevrenin büyük etkisi vardır. Anne-babanın davranışlarında zaman zaman değişmelere sebep olan faktörlerden birisi de ilk çocukla ikincisi veya en küçük çocuklarıyla diğerleri arasındaki adaleti sağlamada zaaf göstermeleri veya çocuklarıyla beraber kendi gelişmelerinde de yaşanan olumlu veya olumsuz değişimlerdir.

İlk çocuğun gelişi eşlerin toyluk dönemine rastlar. İlk gebelik ve ilk doğum eşler için en heyecanlı olaydır. Gizli ve açık kaygılar olabilir. Bu çeşit kaygılar aynı zamanda umutlu bir bekleyişe eşlik eder. Ama umut ve iyimserlik ağır basar genellikle.

Gebelik ve doğumda her şey yolunda gitmiş ise ana-baba mutludur. Çocuğu en iyi biçimde ve sağlıklı büyütme çabasına girişilir.

İkinci kardeşin aileye katılışı, daha olağan sayılan bir olaydır. Karı-koca, ana ve baba rollerini daha iyi öğrenmiş, toyluk ve tedirginliklerinden sıyrılmışlardır. İkinci çocuğun sorunları, ilk çocuğunki gibi abartılmaz. Daha hoşgörülü, daha az kaygılı bir tutumla ele alınır. Bu olumlu bir gelişmedir. Beklentiler ve bunun sonucu, ilk çocuğa yapılan baskılar azalmıştır. Sadece gerektiği zaman yapılan müdahaleler sebebiyle çocuk da kendi yetenekleri doğrultusunda gelişme olanağını daha kolay bulur. Oynayacak bir ağabeyi veya bir ablası vardır. Çevreye daha kolay uyar, daha çabuk arkadaş edinir. Ağabeyin ya da ablanın kıskançlığını çekerek büyüdüğü için, daha girgin ve girişken olur. Ancak anne babanın olumsuz tutumları (Örneğin: Çocuklar arası ayırım gibi dinimizin hiç bir zaman tasvip etmediği hareketler) çocuğun gelişmesini olumsuz yönde etkiler ve bu ortanca çocuk büyük ve kendisinden sonra doğan kardeş arasında sıkışıp kalabilir.

Genellikle ilk çocukların ilk kardeşe tepkileri daha büyük olur. İkinci kardeşe karşı, koruyucu bir tutum takınırlar. Özellikle ablalar, en küçük kardeşe dört elle sarılır, bakımında annenin en iyi yardımcısı olurlar.

En küçük çocuğa genellikle her evde bebek gözüyle bakılır. Çoğunlukla son çocuğun uzun bir süre çocuk kalması istenir. Çocuk evin en küçüğü olmanın bütün ayrıcalıklarından, üstünlüklerinden yararlanır. İsteklerinin hepsini elde eder. Abla ve ağabeye karşı “O daha küçük!” diye korunur. (Tabii ki bu tavsiye edilen bir yaklaşım değildir.)

Böylece, kardeşlerin doğum sıraları, ailedeki yerleri, kişiliklerinin oluşumunda bir etken olarak ele alınabilir. Ancak kişiliği biçimlendiren nedenler zincirinde doğum sırası sadece halkalardan birisi olarak düşünülmelidir. Yoksa, çocuk kişiliğini belirleyen en önemli etken değildir.

Çok çocuklu ailelerde, kardeşlerin birbirinden ne denli değişik roller aldıklarını herkes bilir. Biri sorumlu ve güvenilirdir. Az destekle, kendi işini kendi yapar. Çalışkandır. Akradaşsız sayılmasa da, pek dışa dönük değildir.

Başka bir kardeşin toplumsal yönü ağır basar. Arkadaş canlısıdır. Evde pek durmaz. Çünkü yaşıtlarınca aranır, sokulgan ve dışa dönüktür. Okuma yerine el becerisi gerektiren işlerle uğraşmayı sever.

Bir başka kardeş, sessiz ve içlidir. İlgileri topluma yönelik olmaktan çok ev içinde kalır. Çağrılmayınca çıkıp arkadaş aramaz. Kendi kendine yeter gibidir. Sevincini kaygısını da pek açığa vurmaz.

Kimi çocuk da ev içinde canlılığı, iyi huyluluğu, sokulganlığı ile hem anaya hem de babaya kendini benimsetmiştir. Yardımseverdir. Kimsenin darılıp gücenmemesi için aşırı bir çaba gösterir. Anneye yardım etmeye gönüllüdür. Sorumluluk almaktan kaçınmadığı için iş görmeyen kardeşlerin işlerini de üstlerir. Annenin bir çok ev işini tek başına yürütür. Bazen bu çocukların yakınma alışkanlığı olmadığı için taşıyabileceğinden ağır görevler yürüttüğü olur. Çocuğun ezilip bunaldığı gözden kaçabilir. Çalışkan ve özverili oluşu olağan karşılanır. Dolayısı ile hep bir şeyler beklenir ondan. Onun duygu ve istekleri hiç hesaba katılmaz. Bazen de bu durum sürüp giderse, çocuk ancak hastalanınca ilgiyi üstüne çekebildiğini görür. Ve bunu bir alışkanlık haline getirebilir. Bu da hiç şüphesiz olumlu ve sağlıklı bir gelişme sayılmaz.

Allah-u Teâlâ bizleri çocuklar arasında ayırım yapmayan, her birine aynı ölçüde şefkat ve merhamet gösterenlerden eylesin.


  Önceki Sonraki