Engin kabiliyyet hazinesinden cevher gibi saçılan kelimeleri iftiharla kulağıma küpe yaptığım gibi hayat ırmağından beslenen, âlimlere has belâgat kaleminizin akıttığı nâdir ibâre ve ifadeleri de iyilik ve sevinç bahçesinin bir süsü eyledim. İltifat suyu ile büyüyen muhabbet ağacınızın ayrılık sonbaharıyla sararmasının mümkün olmadığını itiraf ettiğim halde kavuşma baharı ve dostluk gül bahçesi için açıklanan ah-ü zârınıza hak vermez ve belki iştirâk etmez değildim. Fakat, “Sevgilinin yaptığı her şey sevimlidir.” mânâsına uygun olarak şu anda olanları da hoş görmeliyiz. Kavuşma zamanının tayin edilip belirtilmesini duâcınızdan istemiştiniz. “Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez.” (Lokman: 34) Âyet-i kerime’si bu meseleye ulaşmak için kapıyı kapamışsa da gördüğüm sâdık rüyalar özleyen gözler için büyük bir müjdedir.
Hazret-i Peygamber yolundaki velilerin rehberi ve asfiyânın imamı yani Bahâeddin Nakşibend Hazretleri’nin temiz nefeslerine mazhar olarak mânevi makamları geçmek için ilâhi bir lütuf olan nefs bineği üzerine galip ve muzaffer olacağınızı hidayet verici Mevlâ Hazretleri’nden dilerim. Nâil olduğum iltifata mukabil takdim ettiğim teşekkürlerime bir şey ilâve etmek gerekirse o da aşağıdaki maruzâttan ibarettir, şöyle ki:
Vücudu zarûri olan Cenâb-ı Allah’ın eşi ortağı olmayan tek ve benzersiz olduğu gibi, şerefli kitabının da diğer kitaplara nisbetle eşsiz ve benzersiz olduğu âşikâr ve tabiidir. Bunun ikincisi, bildiğiniz gibi Hadis-i şerif’lerdir. Üçüncüsüne gelince onu da olsa olsa Peygamber vârisi gerçek âlimlerin güzel eserlerinde aramak gerekir. Zira Âyet-i celile’de “Allah’a itaat edin, Peygambere ve sizden olan ulü’l emre de itaat edin.” (Nisa: 59) buyurulmuştur.
Bendeniz araştırma neticesi Fethu’r-Rabbânî kitabının üçüncü olduğuna kanaat getirmiş ve o suretle ifade ederek faziletli zâtınıza bir nüsha takdim etmiştim. Şüphesiz şimdiye kadar tarafınızdan okunup incelenerek değeri takdir olunmuştur. Bununla beraber bu defaki iltifat dolu mektubunuzda adı geçen kitaba ait incelemenizden bir şeye işaret edilmemişti. “Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardır.” (Yusuf: 76) hükmü kabul edilmekle beraber bu husustaki âcizâne fikrimizin isâbetine kanaat getirilmiş olduğunu ümit ediyorum. Herhalde şerefli kitabın büyüklüğü tecelli etmiş, feyz ve bereket ganimet bilinmişti. Binâenaleyh bu babtaki fikir ve kanaatinizin yazılı olarak bildirilmesini bilhassa rica ve istirham ederim.