Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
-EVLİYÂ-İ KİRAM -Kaddesallahu Esrârehüm- HAZERÂTI'NIN "HÂTEMÜ'L-EVLİYÂ" HAKKINDAKİ BEYAN ve İFŞAATLARI (296) - Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- (100) - Ömer Öngüt
Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- (100)
-EVLİYÂ-İ KİRAM -Kaddesallahu Esrârehüm- HAZERÂTI'NIN "HÂTEMÜ'L-EVLİYÂ" HAKKINDAKİ BEYAN ve İFŞAATLARI (296)
Dizi Yazı - "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatlar
1 Eylül 2025

 

EVLİYÂ-İ KİRAM
-Kaddesallahu Esrârehüm- HAZERÂTI'NIN
"HÂTEMÜ'L-EVLİYÂ" HAKKINDAKİ
BEYAN ve İFŞAATLARI (296)

Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- (100)

"ED-DÜRRİ'L-MEKNÛN FÎ-ES'İLE MÂ KÂNE VE MÂ YEKÛN" ADLI MECMÛADA YER ALAN ESERLER ve İFŞAATLAR (19)

 

Ebû Abdullah Muhammed bin Alî (el-Hakîm) et-Tirmizî'nin -rahimehûllâh-

Muhammed ibnü'l-Fazl'a Yazdığı Risâle / 5

Bu sıfatlar hakkında beyan edilmek istenilen kimseye gelince;

İlgi gösterip iltifat eden, yaşayıp hayat sürmek isteyen ve hem ilgi gösterip iltifat eden, hem de yaşamını temin etmek isteyen ihvanın birbiriyle uyuşup her ikisini bir arada tutması mümkün değildir.

Her iki durumda da yaşayıp hayat sürme arzusundan uzak duranlar ancak Selef-i sâlihin'in yolunda olanlardır.

Karşılıklı kardeşlik ise yalnız gönüllerin selâmet, nefislerin sehâvet (cömertlik) üzere olmasıyla gerçekleşebilir.

Yokluk gününde selâmeti engelleyici herhangi bir perdeye, kurnazlık ve hilekârlığa; nefislerin sehâvetini ise tamahkârlığa tercih edenlere gelince;

Selâmetten uzaklaşan bir ferd, bunların benzerlerinin üzerinde bulunduğu için mânevi bir boşluğun içine düşmüştür. Kendi eliyle kazandığını yiyip tüketmiş, varlıklarındaki kesreti artıra artıra daha da çoğaltmış, onlarla meşguliyetini kendi içinde sonu gelmez bir şekilde uzatmıştır.

Onların işlerinde Allah'ın senin için de gerekli kıldığı şey, senin kalbini selâmete erdirdiği rahmetiyle onlara merhamet etmesidir. O onlarda onu lisânen de, fiilen de görünür kılar.

Benim sana tavsiyem, ancak Allah-u Teâlâ'nın işini murâkabe ile kontrol altında tutarak, Allah-u Teâlâ'nın sana merhamet etmesini sağlamandır.

Meydana gelecek olan şeye dikkatle bak! [68b] Buna benzer bir vakitte ahvâlin dönmesinden sakınır hâlde ol! Zira bu vaktin hâl ve durumuna dair ilim senden gizli tutulmuştur.

Benim sana kendime göre tavsiyem de bundan önceki tavsiyemin aynısıdır.

Bil ki, -Allah-u Teâlâ seni kendi terâzisine göre yarattığı muvâzene üzerinde daim ve bâki kılsın!-, yapılan hatanın mutlaka bir karşılığı vardır.

Hatanın senin düşüncene göre kişi için karşılığı nedir? Herhangi bir hata nasıl onun hatası olur?

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-in şu buyruğunu görmez misin?

"Kim Kur'an'ı kendi reyine göre mânâlandırmaya kalkışırsa, isabet ettirse dahi hiçbir sevap alamaz. Hata ederse de kendisine cehennemden yer hazırlasın!"

Nefsin terâzisi gâile; yani sıkıntılı işler, karmaşa ve vebâl üzerine kuruludur.

Her kim kendi terâzisini müslümanların arasına sokup yürütmeye kalkışırsa, o da gâileye; sıkıntılı işlere, kargaşaya ve ağır bir vebale neden olur.

Yine her kim sevkedip öne sürdüğü şeylerle ümmete hıyanet ederse, hainliği nedeniyle tâ ki halk tarafından tanınıp bilininceye dek başının üzerinden sesler ve hitaplaşma eksik olmaz.

Dünya işinde dahi âkıbetler böyle olunca, senin düşüncene göre ya mülkün Sahibi'nin yanında onun âkıbeti nice olur?

İşe âşinâ olan, gözetmesi gereken ölçü ve tartıyı gözetip kontrol altında tutabilendir. Onun sonu da öne sürüp yürüttüklerinin ölçü ve tartısına göre nüfûz ettirdiği şeye göre olur.

Kul, Allah-u Teâlâ'nın kurduğu terazi ve dengeye yönelmesi gerekirken, erişmesi gerekene erişmemiş olduğunda, onun ve sonrasında ise halkın sonu ve âkıbeti ona göre olur.

İşte o, Rabb-i Teâlâ'ya karşı çok büyük bir tehlike üzerindedir!

Nitekim nefsi onu yıkıp parçalamaya teşvik eder ve iptal edip sekteye uğratma dışında ona hiçbir ölçü ve tartı nüfûz ettirmez. Bu (âkıbet) ise hesap verip hak ettiğini bulma zamânıdır; ondan çıkan ibâreler eninde sonunda mutlaka Allah-u Teâlâ'ya ulaşır!

Allah-u Teâlâ'dan bize merhamet etmesini ümit ederiz; zira O kimi severse onu kendine getirip uyandırır.

İlâhi hakikatler gelmiştir, O'nun uyanık tutmasına karşılık kuşku ve şüpheler de getirilmiştir. Ne var ki insanlar, Allah'ın emrine tâbi kılıp yöneltmek isteyen kimseye karşı gaflet içine düşüp helâk olurlar. İşte bu noktaya düşmekten sakın!

Sana olan şefkatim nedeniyle seni sakındırmak ve sana nasihat etmek istedim.

Allah-u Teâlâ'dan sana ilâhi tevfîkini ve irşâdını vermesini iste!..

Allah-u Teâla'nın selâmı ve rahmeti senin ve sana mukâbele eden ihvanımızın üzerine olsun!

Kitap ve risâle tamamlandı.

Hamd ve minnet Allah'a, Allah'ın salâtı Muhammed ve âlinin üzerinedir.


  Önceki Sonraki