Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- bir gün Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in yanına gelerek:
"Yâ Resulellah! Kureyza oğullarından bir yahudi arkadaşımın yanından geçtim. Bana Tevrat'taki bazı özlü ifadeler yazdı, onları sana okuyayım mı?" dedi.
Bunun üzerine Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in yüzü değişik bir hâl aldı ve hiç cevap vermedi.
Orada hazır bulunan Abdullah bin Sâbit -radiyallahu anh-;
"Resulullah Aleyhisselâm'ın yüzündeki isteksizliği görmüyor musun?"& deyince Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-:
"Rabb olarak Allah'ı, din olarak İslâm'ı, peygamber olarak da Muhammed'i seçtim, hoşnut oldum." diyerek herhangi bir şüpheye düşmediğini anlatmak istedi.
Onun bu sözüne karşılık olarak Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurdu:
"Nefsim kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, şayet Musa aranızda bulunacak olsa, siz de ona tâbi olarak beni bırakmış olsanız sapıtmış olursunuz.
Gerçek şu kiümmetler arasında benim payıma siz düştünüz ve peygamberler arasında da sizin payınıza ben düştüm." (Ahmed bin Hanbel)
Abdullah bin Abbas -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- ve Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-e hitaben buyurdular ki:
"Sizin ikinizin melekler arasındaki benzeriniz ile, peygamberler arasındaki benzerinizi size haber vereyim mi?
Ey Ebu Bekir! Senin melekler arasındaki benzerin Mikâil'in misali gibidir, ki o rahmetle iner.
Senin peygamberler arasındaki benzerin İbrahim'in misali gibidir. Kavmi onu yalanladığı ve ona yapacaklarını yaptıkları zaman:
'Bana uyan bendendir. Bana karşı gelen kimseyi sana havale ederim. Şüphesiz ki Sen çok bağışlayan, çok merhamet edensin.' dedi. (İbrahim: 36)
Ey Ömer! Senin melekler arasındaki benzerin ise Cebrail'in misali gibidir, ki o Allah'ın düşmanlarına azap ile iner.
Peygamberlerin arasındaki benzerin ise Nuh'un misali gibidir.
Ki o: 'Ey Rabb'im! Yeryüzünde kâfirlerden hiç kimseyi bırakma!' dedi.' (Nuh: 26)" (Ramuz el-Ehâdis: 1904)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bir gün Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- ile Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-i el ele tutuşmuş gelirken görünce:
"Nebilerden ve resullerden başka, bütün önceki ve sonrakilerden cennetlik olanların kemâl çağına erenlerinden iki büyüğünü görmek isteyenler şu gelenlere baksın!" buyurmuş, sonra da onları kardeş yapmıştır. (Tirmizî)
Kardeşliğin hiç şüphesiz ki çok büyük maddi-mânevi faydaları yanında en önemlisi, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bu kardeşliği tesis etmekle, İslâm dininin kardeşlik dini olduğunu, kıyamete kadar gelecek insanlık âlemine ilân etmiş oldu.
Nitekim bu kardeşlik daha sonra:
"Müminler kardeştirler." (Hucûrât: 10)
Âyet-i kerime'si ile cihanşümul bir hale dönüştürüldü.
Bize Hakk'tan bir nur gelmiştir. Bu nur bize kardeşliği tesanüdü emreder.