Furkân Sûre-i şerif'inde şöyle buyurulmaktadır:
"Rahman'dır." (Furkân: 59)
O'nun rahmeti bütün varlıkları kaplamıştır. Varlık ve hayat O'nun rahmetinin eseridir. Bütün kâinata Allah'ın arşından hayat ve vücud dağılmaktadır.
O "Rahman"dır, bütün âlemleri rahmeti ile kuşatmıştır.
Bunu da bilebilmen için hiç olduğunu ve bir maskeden ibaret olduğunu görmen lâzımdır. Ancak o zaman husule gelir.
Zira Âyet-i kerime'sinde:
"Allah her şeyi çepeçevre kuşatandır." buyuruyor. (Nisâ: 126)
Sen ise onu da bilmiyorsun ve görmüyorsun.
"Bu dünyada kör olan kimse âhirette de kördür. Üstelik iyice yolunu şaşırmıştır." (İsrâ: 72)
Bu dünyada Allah-u Teâlâ'nın âyet ve beyyinâtına karşı kör olan, hakikati göremeyen, hak rehbere uymayan kimseler âhirette de kördürler.
"Allah göklerin ve yerin nurudur." (Nûr: 35)
Âyet-i kerime'sinin sırrına ve esrarına mazhar olman için halkı Hakk'a götüreni bulman lâzımdır. Çünkü onu Hazret-i Allah tayin etmiştir.
Âyet-i kerime'sinde:
"Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da var ki, onlar Hakk'a iletirler ve Hakk ile hüküm verirler." (A'râf: 181)
O'nun memur ettiği, vazife için ileriye sürdüğü kimseler bunlardır, Hakk'ı tebliğ eden ve halkı Hakk'a çağıran yine bunlardır.
Onların kalbinde yalnız Hazret-i Allah olduğu için Hazret-i Allah ile Hazret-i Allah'a götürürler.
Onlar Resulullah Aleyhisselâm'ın nurunu taşıyanlar ve Allah-u Teâlâ'nın Kudsî ruh ile desteklediği, kalplerine nuru akıtıp hakikati bildirmek için gönderdiği kimselerdir.
Hakk'a vardığın zaman, gerçeği öğrendiğinde, yalnız "O" olduğunu hem göreceksin hem de bileceksin.
Meğer hep O imiş, âlem bir tepsi imiş.
Allah-u Teâlâ Arş'tan bütün insanlara vücud ve hayat veriyor, mânevî hayat da yalnız ve yalnız "Rahmeten lil-âlemin" olan, Allah-u Teâlâ'nın Resul-i Ekrem'i Muhammed Aleyhisselâm'dan gelir. O hayat kaynağıdır. Her şeyin özü ve evvelidir. O sebebi mevcûdattır. O olmasaydı felekler yaratılmayacaktı. Hidayet rehberidir. Mânevi hayat odur. Onsuz mânevi hayat olmaz. Yani bir kimseye mânen ne verilmişse Allah-u Teâlâ'nın nuru olan Resulullah Aleyhisselâm vasıtasıyla verilmiştir. O mânevi hayat kaynağından hayat suyu gelmedikçe hiç kimsede hayat olamaz.
Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:
"Âlemlerin Rabb'i olan Allah'a hamdolsun." (Fâtiha: 2)
O, bütün âlemlerin Rabb'idir. Âlemleri yoktan yarattığı için O'na "Rabbü'l-âlemîn" denilmiştir.
Topraktan yaratıyor, toprağın üzerinde gezdiriyor, topraktan rızıklandırıyor.
Bütün nimetlerini ve ziynetlerini tepsisinin üzerinde gezdiriyor. İçte O...