Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ - Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (62) - Ömer Öngüt
Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (62)
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ
Dizi Yazı - Tefsir
1 Ekim 2024

 

Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (62)

 

Mârifetullah (2)

Furkân Sûre-i şerif'inde şöyle buyurulmaktadır:

"Rahman'dır." (Furkân: 59)

O'nun rahmeti bütün varlıkları kaplamıştır. Varlık ve hayat O'nun rahmetinin eseridir. Bütün kâinata Allah'ın arşından hayat ve vücud dağılmaktadır.

O "Rahman"dır, bütün âlemleri rahmeti ile kuşatmıştır.

Bunu da bilebilmen için hiç olduğunu ve bir maskeden ibaret olduğunu görmen lâzımdır. Ancak o zaman husule gelir.

Zira Âyet-i kerime'sinde:

"Allah her şeyi çepeçevre kuşatandır." buyuruyor. (Nisâ: 126)

Sen ise onu da bilmiyorsun ve görmüyorsun.

"Bu dünyada kör olan kimse âhirette de kördür. Üstelik iyice yolunu şaşırmıştır." (İsrâ: 72)

Bu dünyada Allah-u Teâlâ'nın âyet ve beyyinâtına karşı kör olan, hakikati göremeyen, hak rehbere uymayan kimseler âhirette de kördürler.

"Allah göklerin ve yerin nurudur." (Nûr: 35)

Âyet-i kerime'sinin sırrına ve esrarına mazhar olman için halkı Hakk'a götüreni bulman lâzımdır. Çünkü onu Hazret-i Allah tayin etmiştir.

Âyet-i kerime'sinde:

"Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da var ki, onlar Hakk'a iletirler ve Hakk ile hüküm verirler." (A'râf: 181)

O'nun memur ettiği, vazife için ileriye sürdüğü kimseler bunlardır, Hakk'ı tebliğ eden ve halkı Hakk'a çağıran yine bunlardır.

Onların kalbinde yalnız Hazret-i Allah olduğu için Hazret-i Allah ile Hazret-i Allah'a götürürler.

Onlar Resulullah Aleyhisselâm'ın nurunu taşıyanlar ve Allah-u Teâlâ'nın Kudsî ruh ile desteklediği, kalplerine nuru akıtıp hakikati bildirmek için gönderdiği kimselerdir.

Hakk'a vardığın zaman, gerçeği öğrendiğinde, yalnız "O" olduğunu hem göreceksin hem de bileceksin.

Meğer hep O imiş, âlem bir tepsi imiş.

Allah-u Teâlâ Arş'tan bütün insanlara vücud ve hayat veriyor, mânevî hayat da yalnız ve yalnız "Rahmeten lil-âlemin" olan, Allah-u Teâlâ'nın Resul-i Ekrem'i Muhammed Aleyhisselâm'dan gelir. O hayat kaynağıdır. Her şeyin özü ve evvelidir. O sebebi mevcûdattır. O olmasaydı felekler yaratılmayacaktı. Hidayet rehberidir. Mânevi hayat odur. Onsuz mânevi hayat olmaz. Yani bir kimseye mânen ne verilmişse Allah-u Teâlâ'nın nuru olan Resulullah Aleyhisselâm vasıtasıyla verilmiştir. O mânevi hayat kaynağından hayat suyu gelmedikçe hiç kimsede hayat olamaz.

Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:

"Âlemlerin Rabb'i olan Allah'a hamdolsun." (Fâtiha: 2)

O, bütün âlemlerin Rabb'idir. Âlemleri yoktan yarattığı için O'na "Rabbü'l-âlemîn" denilmiştir.

Topraktan yaratıyor, toprağın üzerinde gezdiriyor, topraktan rızıklandırıyor.

Bütün nimetlerini ve ziynetlerini tepsisinin üzerinde gezdiriyor. İçte O...


  Önceki Sonraki