Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (149) - Birlik ve Beraberlik Uhuvvet ve Kardeşlik - Ömer Öngüt
Birlik ve Beraberlik Uhuvvet ve Kardeşlik
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (149)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Eylül 2023

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (149)

 

Birlik ve Beraberlik Uhuvvet ve Kardeşlik:

“Bugün üstte, yarın alttayız. Bu yolun Hazret-i Allah’a ve Resulullah Aleyhisselâm’a âit olduğunu bilin. Ben şöyle diyorum: “Var ile övünüyorum, varlığımdan utanıyorum.”

Benim varlığım bir damla kerih su. Bununneresine ihtiras edeyim? Bu bir damla kerih suyu Halik-ı Azîmüşân şekilden şekile geçirmiştir ve çok güzel bir bebek meydana getirmiştir.

“Şekil verenlerin en güzeli olan Allah’ın şânı ne yücedir!” (Müminûn: 14)

Bu Rabb’e nasıl ibadet etmek lâzım, nasıl saygı ve sevgi göstermek lâzım?

Bir Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

“Hepiniz topluca sımsıkı Allah’ın ipine sarılın!” (Âl-i imrân: 103)

Bölünüp parçalanmamak için de topluca Allah’ın ipine sarılın.

Kur’an-ı kerim’e ve Sünnet-i seniyye’ye sımsıkı sarılanlar kendilerini her türlü tehlikeye karşı emniyet altına almış olurlar. Bu tehlikenin en büyüğü ise müslümanlar arasındaki tefrikadır, din adına bölünüp parçalanmalardır.

“Parçalanıp ayrılmayın.” (Âl-i imrân: 103)

Bölünmeyin, birbirinize arka çevirmeyin, ayrılık doğuracak, din kardeşliğinizi zedeleyecek işler yapmayın, yahudiler ve hıristiyanlar gibi tefrikaya düşmeyin, Hakk ve hakikatten ayrılıp uzaklaşmayın.

Bu ilâhî beyanda birlik ve beraberliğin, uhuvvet ve kardeşliğin ehemmiyeti apaçık görülmektedir.

Bu emr-i ilâhî karşısında bütün müslümanların yekvücud olması ve Allah-u Teâlâ’nın ipine sımsıkı sarılması gerekir.

Kim ki bunu yapmazsa Allah-u Teâlâ’nın apaçık emr-i şerifine itaat etmemiş olur. Din-i İslâm’ı parçaladığı için şeytan fırkasından olmuş ve kendisini cehenneme hazırlamış demektir.

Emr-i İlâhî çiğnendiği için, dinde ayrılık yapmanın, parçalanıp ayrılmanın mesuliyeti, suç ve cezâsı o kadar ağırdır ki; Allah-u Teâlâ azapların tehirini ahirete bırakmamış olsa idi, bölücülük yapanların, tefrikaya sapanların cezâlarını dünyada vererek onları hemen yok ederdi. Ezelden onlara tanınmış bir sürenin dolmasını murad ettiği için hemen helâk etmemektedir.”

“İhvan ihvanı bırakmamalı, düştüğü zaman kaldırmalıdır. Çok büyük tuzaklar var. Nefis, şeytan, şeytanlaşmış insanlar, şehvet, dünya muhabbeti. Bunlar imanı yok edecek kadar büyük düşmandır. Desteğe ihtiyaç var.

Bu kitaplara sarılın! Umarım Rabb’im yarın beraber haşr-u cem eyler.

Sıkıldığınız zaman kitaplara sarılın, ruhâniyet gelir. Sizi teselli eder.

Bu yola girmek, bu yolda olmak, bu yolda ölmek bir lütuftur.

Seccadeye otur, gözlerini yum, iç âlemine dal. Ne varsa orada var, içte bulmaya bak.

Allah-u Teâlâ bu ilmi fakire hediye etti, biz de size hediye bırakıp gideceğiz. Allah-u Teâlâ’nın hediyesini size bırakacağız. Kıyamete kadar sürecek bir ip, tutunan kurtulur. Bilen için...

Bu topluluğa ayak uydurmak zordur. Çünkü Allah yoludur. Gaye yok, maksat yok, menfaat yok. Ne var? Rızâ var. Allah’ım rızâsından ayırmasın. Bu gemiye bin, bu topluluğa ayak uydur; âhirette ne demek istediğimi o zaman anlarsın.

Muhalif rüzgâr estiği zaman sefere çıkma. Bunlar bir engeldir, yavaş. Sabırla, şuurla, temkinle hareket ederek engelleri geçmeye bak.”

“Efendim birbirinizi bırakmayın.

Çünkü Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz;

“Bir mümin diğer mümin kardeşi için birbirine kenetlenen tuğlalar gibidir. Birbirinden kuvvet alır.” buyuruyorlar. (Münâvî)

Ayrılanı şeytan kapar.

Halil Fevzi -kuddise sırruh- Hazretleri: “Kurda kuzuyu kaptıralım mı?” buyurmuşlar.

Yani birisi ayrılıyor diye peşini bırakalım mı? Kurttan murad şeytandır. Kuzu ise ihlâslı bir ihvana işarettir. Bu kuzuya sahip çıkalım, kurda kaptırmayalım mânâsınadır. Onun peşine gitmek ve bırakmamak lâzım.

Onun için insanın samimi olarak yolda bulunmak isteyen kimseyle beraber olması ve beraber ölmesi lâzım ki ahiret de beraber çıkabilelim.”

“Kardeşler! Herkesin bir şükretmesi lâzım, bizim bin şükretmemiz lâzım. Fakat şükründen aciziz.

Gaye rızâdır. Hazret-i Allah rızâya uygun işlerden râzı olur, rızâya uygun olmayan işlerden râzı olmaz. İnsanoğlu bunun farkına varamaz. Sebebi? Nefis ve şeytan bu işleri yapar.

Allah'ım bize suhulet, sevgi, saygı, birlik ve kaynaşmayı nasip etsin. İş muhabbette efendim. Ders sınıf geçirir, muhabbet ise birlik husule getirir.

Bağlılık, birlik ve beraberlik. Böyle olalım, böyle ölelim inşallah. Zaman çok acayip oldu. Onun için bunlara inceden inceye dikkat edelim. Allah'ım dünyada da ahirette de lütuf birliğinden, beraberliğinden ayırmasın.”

“Bir insan Hazret-i Allah’a güvenmekle, O’na itimat etmekle helâk olmaktan kurtulur. O’na bağlanan insan; kendisini O’nun halkettiğini, O’nun basit bir mahlûkçuğu olduğunu bilir. Hükmün esasının, faili mutlak olan Hazret-i Allah’ın fiili olduğunu görür. Cenâb-ı Allah ona o kuvveti verir. Kendi nefsini çıkarır ortaya koyar; evirir, çevirir bir bakar ki bir böcek. “Bu böcek ne yapar? Yapan faili mutlak Hazret-i Allah’tır, bu böceği de Hazret-i Allah yarattı” der.

Biz de bir iyilik varsa Hazret-i Allah’ın iyiliğidir, bir kötülük varsa nefsimizin kötülüğüdür. Bunun için o gibi kimseler, nefsini aradan çıkarır Hazret-i Allah’a dayanır.

Hiçbir mevzu olmasa, şu mevzu nasihat için yeterlidir.”

“Herkesin ahlâkı, huyu, ayrı ayrıdır. Herkesi buna göre, haline göre idare etmek lâzımdır. Ama onu itmek, bunu kakmak bizim yolumuza yakışmaz.”


  Önceki Sonraki