"Hatmü'l-Evliyâ" kitabı Şeyh Ebu Hasan Şâzelî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin kurduğu "Şâzeliyye medresesi"nde oldukça derin bir merak ve ilgi uyandırmıştı. Öyle ki, bu medresede yetişip kemâle eren zâtlar "Hatmü'l-Evliyâ" kitabı'nı okuyarak yetişmiş, kitap üç kuşak boyunca Şâzeliyye medresesi şeyhlerinin âdetâ başucu kitabı hâline gelmişti.
Doktor Abdülfettah Bereke "el-Hakîm et-Tirmizî ve Nazariyetühû fi'l-Velâye" isimli kitabında bu husûsa işaret ederek şöyle söylemiştir:
"Hakîm et-Tirmizî'nin kitapları hicrî 656 yılında vefat etmiş olan Ebu Hasan eş-Şâzelî'nin kurduğu 'Şâzeliyye medresesi'nde derin bir haz ve hisse toplamıştır. Nitekim Şâzelî, bir süre 'Hatmü'l-Evliyâ' kitabı'nı öğretmeye söz vermiş; bu medresenin şeyhleri de bu derslere dikkat ve özen göstermişlerdir."
Şâzeliyye medresesi'nde yıllarca üzerine en çok titrenen ve hayranlık uyandıran; tâlimi hususunda da en çok merak ve iştiyak duyulan eser konumunda olan "Hatmü'l-Evliyâ" kitabı'nı, Ebu Hasan Şâzelî -kuddise sırruh- Hazretleri, Ebu'l-Abbas Mürsî -kuddise sırruh- Hazretleri başta olmak üzre; Ebu'l-Hasan Cerîrî'nin de aralarında bulunduğu seçkin ve güzide talebelerine tâlim ediyor, ondaki gizli mânâları bir bir açığa çıkarıyor ve âhir zaman velisinin zuhuru ile ilgili, oldukça mühim olan pek çok gizli sırrı onlara ifşâ ediyordu.
Ebu'l-Abbas Mürsî -kuddise sırruh- Hazretleri onun huzurunda "Hatmü'l-Evliyâ" kitabı'nı öğrenmek için herkesten daha büyük bir hırs duyuyor, onu gönlüne ve zihnine nakşetmek için müthiş bir çaba sarfediyordu. O, Ebu Hasan Şâzelî -kuddise sırruh- Hazretleri "Hatmü'l-Evliyâ" kitabı'nı okuttuğu vakit, İskenderiyye'ye oldukça uzak bir mesafede bulunan "Mukassim" adlı bölgedeki evinden, tayy-i mekân yoluyla sür'atle meclise gelir, gizlice dinleyenlerin arasına katılırdı.
Nitekim bu derslere iştirak edenlerden Ebu'l-Hasan Cerîrî -kuddise sırruh- Hazretleri bir defasında bunu farketmiş; gözü birdenbire hiç tanımadığı ve o çevrede daha önce hiç görmediği bu zâta ilişmişti.
O bu ânı şöyle anlatır:
"Bir gece Ebu Hasan Şâzelî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin yanında idim. Onun huzurunda Hakîm et-Tirmizî'nin "Hatmü'l-Evliyâ" kitabı okunuyordu. Bu sırada orada oturan birini gördüm. Geldiğimizde orada yoktu ve bizimle birlikte de gelmemişti. Yakınında oturan birisine onu sordum. Bana orada, mevcut görünen cemaatin dışında herhangi bir kimse olmadığını söyledi. O zaman hemen sustum. Anladım ki o, benim kastettiğim, oturan zâtı görmüyordu.
Cemaat dağılıp gidince Ebu Hasan Şâzelî'ye onun kim olduğunu sordum. "Efendim, burada birisi vardı; biz geldiğimizde yoktu, bizimle beraber gelmiş de değildi. Kimdi bu?" dedim. Ebu Hasan Şâzelî;
'O Ebu'l-Abbas Mürsî'dir. Her gece Mukassim denilen yerden gelir, sohbeti dinler ve yine oraya döner.' buyurdu.
Halbuki Ebu Hasan Şâzelî o zaman İskenderiyye'de bulunuyordu ve arada çok uzak bir mesafe vardı."
Ebu Hasan Şâzelî -kuddise sırruh- Hazretleri Ebu'l-Abbas Mürsî -kuddise sırruh- Hazretleri'ni "Hatmü'l-Evliyâ" kitabı'nı tâlim ederek yetiştirdiği gibi; o da İbn Atâullah el-İskenderî -kuddise sırruh- Hazretleri'ne yıllarca onu tâlim ve telkin ederek, bu fiili Şâzeliyye medresesi'nin bir düsturu hâline getirmiştir. Böylelikle, Ebu'l-Hasan Şâzelî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin öncülüğü ile başlayan "Hatmü'l-Evliyâ" dersleri Şâzeliyye medresesi'nin temel bir prensibi hâline gelmiş; Şâzeliyye yolunun velâyet ve velilerle ilgili kâide ve esaslarının ortaya çıkıp şekillenmesinde oldukça mühim bir rol oynamıştır.
Nitekim bu derin tesir ve etki, biraz önce arzettiğimiz; bu medresede "Hatmü'l-Evliyâ" kitabı'nı yıllarca tedris ve tâlim eden Ebu'l-Abbas Mürsî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin meşhur talebesi İbn Atâullah el-İskenderî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin eserlerinde açıkça kendini gösterir. O "Hatmü'l-Evliyâ" kitabı'ndan nakillerle bezeyip süslediği "Letâifu'l-Minen" adlı kitabında Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri'ne "Rabbânî imam" vasfını adamış; gerek üslûp, gerekse konuların ele alınış tarzı bakımından "Hatmü'l-Evliyâ"dakine benzer bir yol izlemiştir. Kitabın bütünü ele alınıp incelendiğinde, bütün konularda bu etki müşâhade edilir.
•
İsmail Hakkı Bursevî -kuddise sırruh- Hazretleri Bursa Eski Yazma ve Basma Eserler Kütüphanesi'nde muhafaza edilen "Kitâbu'n-Netîce" adlı eserinde ise, Hâtem'ül evliyâ olan zâtın kitaplarının Hazret-i Kur'an'la dolu olacağını, bu ilmin has bir ilim olduğunu iki asır öncesinden haber vermekte, o devirde yaşayacak bütün ehl-i imânı bu zâta tâbi olup kurtulmaya teşvik etmektedir:
"Ve bu bir dergâhtır ki, havâs (zâtlar) ona meşyen ale'l-vücuh (yüzüstü sürünerek) gelir." (Kitâbü'n-Netice; Genel, no: 1136, 248a yaprağı)
Nazargâh-ı ilâhî olduğu için...
Resulullah Aleyhisselâm'ın velâyeti mevcut olduğu için...
"Hatmü'l-Evliyâ" kitabının üslûbundan ve konusundan çok etkilenen İbn-i Atâullah el-İskenderî -kuddise sırruh- Hazretleri, "Letâifu'l-Minen" isimli kitabında, Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin "Hatmü'l-Evliyâ"da kapalı tuttuğu "Aşk şarabı"ndan ve onu içecek olan kimseden bahsederek şöyle buyurmuştur:
"Onunla konuşan dedi ki: Aşkı öğrendim. Peki aşk şarabı nedir? Aşk kâsesi ne demektir? Kim içer? Tadı nedir? Ne şekilde içilir?..
Buyurdu ki: Şarap, Mahbûb'a yüklenen göz kamaştırıcı Nur'dur. Kâse, kalpler O'na dâir kuvvet buluncaya kadar, buna vâsıl olabilme lütfudur. İçen, en büyük tahsisle velâyete erdirilen kimse ve O'nun kullarından olan birtakım sâlihlerdir. O Allah'ın takdiri ile âlim ve O'nun sevgililerinin en sâlihidir. Onun keşfi de işte bunu taşıyacak olan kimseye âittir." "(Kitâbu Letâifu'l-Minen"; Cârullah, no: 1620, 28b yaprağı)
Bu nur nasıl taşınır? Sen yok olursan O taşır, kendi nurunu kendisi taşır! Kişinin sadece ismini geçirir. Şöhretini yaymayı murad ettiği zaman ismini kullanır, onu öne sürer, kendi nurunu ancak kendisi taşır. Çünkü zaten O var, sen yoksun.
•
İbn-i Atâullah el-İskenderî -kuddise sırruh- Hazretleri "Hatmü'l- Evliyâ" kitabından nakillerle donattığı "Letâifü'l-Minen" isimli eserinde; onun bilinen ve bilinmeyen diğer bütün eminlerden farklı olduğunu ve âhir zamandaki fitnelerin onun velâyet nurlarını kirletemeyeceğini, bilâkis onun bu devirdeki fitneleri kirletip örteceğini haber vermiştir:
"Bil ki o, açık ve gizli eminlerden başkadır. Sıddîk ve velinin fesad devrinde de nurları kirlenmez; onların değeri de düşmez. Çünkü onlar devirlerle birlikte değil, devrin Sâhibi ile birliktedirler. Devrin Sâhibi ile olan kimse ise devrin dışladığı herhangi bir şeyle dışlanamaz. Devrin Sâhibi ile beraber olan kişi (bilâkis) onun dışladığını tağyir eder (değiştirir) ve onun kirlettiğini de kirletip örter." ("Letâifü'l-Minen"; Cârullah Ef: no. 1620, 11b yaprağı)
Allah-u Teâlâ bu hakikat güneşinin doğmasını murad etmiş. O murad ettiği zaman o güneşi doğdurur, karlar erir.