Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI - HAZRET-İ ÖMER’ÜL-FARUK -Radiyallahu Anh- (7) - Ömer Öngüt
HAZRET-İ ÖMER’ÜL-FARUK -Radiyallahu Anh- (7)
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI
Dizi Yazı - Ashâb-ı Kiram -r. anhüm-
1 Eylül 2022

 

ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN
HAYATI

"Ashâbım Yıldızlar Gibidir. Hangisine Uyarsanız Hidayeti Bulmuş Olursunuz." (Beyhâkî)

HAZRET-İ ÖMER'ÜL-FARUK -Radiyallahu Anh- (7)

 

Sağlam Bir İman:

Abdullah bin Ubeyy, Mustalıkoğulları savaşından dönerken eskiden beri sürdürdüğü bozgunculuğuna devam ederek muhacirler aleyhine çirkin sözler sarfetmiş;

“Medine’ye vardığımızda soylu ve güçlü olanlar, zelil ve güçsüz olanları kovacaktır.” diye tahrikte bulunmuştu.

Bunun üzerine Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- bu münafığın öldürülmesi için izin istemişse de Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz: “Muhammed arkadaşlarını öldürüyor.” tarzında bir ithama maruz kalmamak için bu teklifi kabul etmemiştir.

Ancak Resulullah Aleyhisselâm’ın bu kararını henüz duymamış olan oğlu Abdullah -radiyallahu anh- huzura gelerek imanının kuvveti ile, eğer babası öldürülecekse, bu görevi bizzat kendisinin yerine getirmek istediğini bildirmiştir.

Hazret-i Abdullah -radiyallahu anh- Bedir’den başlamak üzere Resulullah Aleyhisselâm’la birlikte bütün savaşlara katıldı. Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- zamanında yalancı peygamber Müseylemetül-kezzâb ile yapılan Yemâme savaşında şehid düştü.

Münâfıkların reisi durumunda olan Abdullah bin Ubeyy bin Selül İslâmiyet’i içten yıkmaya, müslümanları birbirine düşürmeye çalışmış durmuştu. Fakat Resulullah Aleyhisselâm ona ve etrafındakilere karşı tedbiri hiç elden bırakmamış, her zaman için itiyatlı davranmıştı.

Nihayet Abdullah bin Ubeyy hicretin dokuzuncu yılı Şevval ayının sonuna doğru hastalandı. Resulullah Aleyhisselâm hastalığı sırasında sık sık gidip kendisini yoklardı. Öleceği gün yine uğramıştı. Ölmek üzere olduğunu anlayınca:

 “Yahudilere karşı duyduğun sevgi en sonunda seni mahvetti.” buyurdu.

O ise cevap olarak;

“Yahudileri sevmenin ne zararı olabilir ki? Es’ad bin Zürâre onlara kin besledi de ölümden kurtulabildi mi?” dedi.

Daha sonra tenine değen gömleğini öldüğünde kendisine kefen yapmasını, cenaze namazını kılmasını ve Allah-u Teâlâ’ya yarlığanması için duâ edivermesini rica etti. Hastalığı yirmi gün sürmüştü, Zilkade ayında öldü.

Babasının ölümü üzerine oğlu Abdullah Resulullah Aleyhisselâm’a cenazenin namaz için hazırlandığını haber verdi.

Resulullah Aleyhisselâm namaz kıldırmak üzere kalktığında Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- elbisesinden tutarak:

“Yâ Resulellah! Rabb’in seni onun üzerine namaz kılmaktan nehyetmedi mi?” dedi ve kötülük yaptığı günleri birer birer saydı.

Resulullah Aleyhisselâm gülümseyerek:

“Allah beni muhayyer bırakmıştır. ‘Onlar için ister mağfiret dile ister dileme. Onlar için yetmiş defa af dilesen de Allah onları bağışlamayacaktır.’ buyurmaktadır. (Tevbe: 80)

Eğer ben yetmişi arttırınca bunun yarlığanacağını bilseydim, muhakkak arttırır, yarlığanmasını sağlardım.” buyurdu.

Sonra da onun cenaze namazını kıldı ve kabri başına kadar da gitti.

Resulullah Aleyhisselâm Hazret-i Abdullah -radiyallahu anh-e başsağlığı dileyerek oradan ayrıldı.

Aradan çok geçmeden Allah-u Teâlâ inzal buyurduğu Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurdu:

“Onlardan ölen kimsenin namazını sakın kılma! Mezarı başında da durma! Çünkü onlar Allah’ı ve Peygamber’ini inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler.” (Tevbe: 84)

Çünkü Resulullah Aleyhisselâm’ın namazı rahmettir, onlar ise o rahmete lâyık değildirler. İman ettiklerini söylüyorlar, kâfirliklerini gizliyorlardı, neticede ikiyüzlü münâfık olarak öldüler.

Bundan sonra Resulullah Aleyhisselâm hiçbir münâfığın cenaze namazını kılmadı, kabrinin başında da durmadı. Bir cenaze namazı kıldırması teklif edildiği zaman, ölen kimsenin durumunu araştırmaya başladı.


  Önceki Sonraki