Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
HAZRET-İ MUHAMMED Aleyhisselâm - Allah-u Teâlâ’nın Nur’u, Âlemlerin Gurur ve Sürûru Muhammed Aleyhisselâm (18) - Ömer Öngüt
Allah-u Teâlâ’nın Nur’u, Âlemlerin Gurur ve Sürûru Muhammed Aleyhisselâm (18)
HAZRET-İ MUHAMMED Aleyhisselâm
Dizi Yazı - Resulullah Aleyhisselâm'ın Hayat-ı Saâdetleri
1 Eylül 2022

 

HAZRET-İ MUHAMMED
Aleyhisselâm

Allah-u Teâlâ’nın Nur’u, Âlemlerin Gurur ve Sürûru Muhammed Aleyhisselâm (18)

“Resulullah size ne verdiyse onu alın, neyi yasak ettiyse ondan sakının!” (Haşr: 7)

 

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde Resulullah Aleyhisselâm’a itaat edilmesini emrediyor ve şöyle buyuruyor:

“Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin.” (Teğabün: 12)

Peygamberler verdikleri emirleri Allah-u Teâlâ’dan alarak verirler. Kişi ona itaat etmekle Allah-u Teâlâ’nın emrine itaat etmiş olur. Ona itaat etmeyen ise Allah-u Teâlâ’ya da, gönderdiğine de iman ve itaat etmemiş olur. Bu hakikati böyle bilmek lâzımdır.

Allah-u Teâlâ’ya itaat edilip Resulullah Aleyhisselâm’a itaat edilmezse, Allah-u Teâlâ Zât-ı akdes’ine yapılan itaati kabul etmiyor. Nitekim yahudiler olsun hıristiyanlar olsun, hepsi de Allah’a iman ediyorlar ve fakat Muhammed Aleyhisselâm’ı hükümsüz saydıklarından ötürü imanları kabul edilmemektedir ve küfürde kalmaktadırlar.

Ey Vehhâbîler! İşte içyüzünüzü bu aynada görün!

“Eğer yüz çevirecek olursanız biliniz ki, Resul’ümüze düşen apaçık bir tebliğdir.” (Teğabün: 12)

O risaletini tebliğ etmiş ve ilâhî emaneti yerine getirmiştir. Sizin kabulünüzden dolayı onun bir menfaati yoktur, yüz çevirmenizin de ona bir zararı olmaz. Sizin bu yüz çevirmenizden, Allah-u Teâlâ’nın emirlerini hükümsüz saymanızdan ötürü dalâlet girdabına düşmüş olmuyor musunuz? Sizin dininizin doğruluğunu hangi Âyet-i kerime ile ispat edebilirsiniz? Eğer ispat edemezseniz, küfürde olduğunuzu bilin! Zira ben size delil olarak hep Âyet-i kerime gösteriyorum. Sizden de delil olarak Âyet-i kerime bekliyorum. Gösteremediğiniz takdirde küfürde olduğunuzu kabul edin!

Kur’an-ı kerim’de üç Âyet-i kerime’de ikişer emir vardır. Bu emirlerin her ikisinin de yerine getirilmesi lâzımdır. Birisi yapılmazsa diğeri de yapılmamış olur.

1 - “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.” (Âl-i imrân: 132)

Bir insan Allah-u Teâlâ’ya itaat edip Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-ine etmezse, Allah-u Teâlâ’ya itaat etmiş sayılmaz.

2 - “Namazı kılınız, zekâtı veriniz.” (Bakara: 43)

Namaz kılan bir kimse, eğer zekâtını vermiyorsa, namaz kılmış olmaz.

3 - “Bana ve anne-babana şükret.” (Lokman: 14)

Allah-u Teâlâ’ya şükredip de ana-babasına şükretmeyen bir insan Allah-u Teâlâ’ya şükretmemiş demektir.

Resulullah Aleyhisselâm’ın her emrine itaat etmek farz olup, aykırı hareket etmek ise haramdır. Bu ise ilâhî bir hükümdür.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:

“Biz hiçbir peygamberi, Allah’ın izni ile kendisine itaat edilmesinden başka bir hikmetle göndermedik.” (Nisâ: 64)

Şu ilâhî hitaba bir bakın! Bir de Vehhâbîler’in Resulullah Aleyhisselâm’a karşı takındıkları tutuma bir bakın!

Bu ilâhî hükümlere ters düşüp inkâr ettiklerinden dolayı küfre girmiş olmuyorlar mı?

Onu hükümsüz saydıklarından dolayı İslâm dininden çıkmış olmuyorlar mı? Zira Allah-u Teâlâ ona itaat edilmesini emrediyor, onlar ise ona itaat etmeyi şirk sayıyorlar. Bu hareketleri ile asıl şirk koşanlar onlardır. Dolayısıyle müşrik oluyorlar.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in her sözü ilâhî bir vahye isnad eder. Ona itaat etmek, getirmiş olduğu esasların hepsini kabul etmeyi, Sünnet-i seniye’sine sımsıkı sarılmayı, ahlâkı ile ahlâklanıp edebiyle edeplenmeyi gerektirir.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’de şöyle buyuruyor:

“Resulullah size ne verdiyse onu alın, neyi yasak ettiyse ondan sakının!” (Haşr: 7)

Bu bir emr-i ilâhî değil midir? Bu emr-i ilâhî’yi bizzat Allah-u Teâlâ buyuruyor ve iman edenlere duyuruyor. Bu emr-i şerif’e uyan ancak Allah-u Teâlâ’ya ve Resulullah Aleyhisselâm’a iman etmiş olur. Bu emr-i ilâhî’yi inkâr eden Allah-u Teâlâ’yı inkâr etmiştir. O’nu ve O’nun emrini inkâr eden de zaten dinden çıkmıştır.

Ona yapılan her türlü itiraz, bu Âyet-i kerime mucibince inkâr ve küfürdür. Siz bu emr-i ilâhî’ye uyup Resulullah Aleyhisselâm’ın yolunda mısınız, yoksa İbn-i Teymiye’nin, İbn-i Abdülvehhâb’ın yolunda mısınız?

Allah-u Teâlâ Hazret-i Kur’an’ı Muhammed Aleyhisselâm’a indirdi, yolun doğrusunu göstermek Allah-u Teâlâ’ya ve Resulullah Aleyhisselâm’a âittir. Yolu eğriltmek de sapıklara âittir.

Allah-u Teâlâ kullarına ona uymayı ve yolundan ayrılmamayı emir buyurmaktadır:

“O Peygamber’e uyun ki, doğru yolu bulasınız.” (A’râf: 158)

Bu Âyet-i kerime, Resulullah Aleyhisselâm’a uyanların doğru yolda olduğunu beyan ederken, ona uymayıp hafife alanların da doğru yolda olmadığını ilân ediyor.

Ey Vehhâbîler! Siz bu emr-i şerif’i inkâr ediyorsunuz, ilâhî hükümleri hükümsüz sayıyorsunuz, ilâhlarınıza uyuyorsunuz. Bu küfür değil midir? Bu da sizin aynanız olsun, kendinizi görün, beşeriyet de sizi görsün. Çünkü bir bu Âyet-i kerime’ye bakar, bir de sizin icraatınıza bakar. Dikkat eden gerçek mümin sapmaktan kurtulduğu gibi, imanını da kurtarmış olur.

Resulullah Aleyhisselâm’a itaat etmek, ilâhî rahmeti beraberinde getiren hususlardandır.

Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

“Peygamber’e itaat edin ki rahmete erdirilesiniz.” (Nûr: 56)

Bu ilâhî bir emirdir. Allah-u Teâlâ ona her defasında itaat edilmesini bizzat emir buyuruyor. Rahmet ancak onunla kâimdir. Onu hükümsüz sayan kimse ilâhî rahmetten mahrumdur. İlâhî rahmetten mahrum olan, her faziletten mahrum olmuştur. Ona itaat etmediğinden ötürü de ahirette ziyan edenlerden olacaktır.

Allah-u Teâlâ’ya ve Resul’üne tam bir teslimiyetle itaat etmek, imanın kemâli ve gereğidir.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyuruyor:

“Eğer siz gerçekten müminlerseniz, Allah’a ve Peygamber’ine itaat ediniz.” (Enfâl: 1)

Hitâb-ı ilâhî’ye bir bakın! Ona itaat etmeyenin gerçek mümin olmadığını anladınız mı? Üstelik size kâfir denildiği zaman belki de kızıyorsunuz. Amma bu Âyet-i kerime size hitap ediyor, beni söylüyor demeyin. Eğer bu Âyet-i kerime’ye inanmışsanız bu böyledir.

Allah-u Teâlâ ona itaati kendisine yapılacak itaatle birlikte emretti. Ona yapılan itaati kendisine yapılan itaat, ona muvafakatı kendisine muvafakat gibi saydı. İsmini ismiyle birlikte zikretti:

“Peygamber’e itaat eden, muhakkak ki Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisâ: 80)

Bu Âyet-i kerime mucibince ey Vehhâbîler, siz Peygamber’e itaat etmediğinize göre Allah-u Teâlâ’ya itaat etmiş olmuyorsunuz. Nasıl İslâm’dan çıktığınızı, nasıl küfre kaydığınızı bu Âyet-i kerime’den de mi anlamadınız? Kendinize bir dönün, vicdanınıza bir sorun, kararınızı kendiniz verin. Mümin misiniz, kâfir misiniz?

Siz ki Allah-u Teâlâ’nın nurunu söndürmeye çalışıyorsunuz, ben sizi niçin söndürmeyeyim? Saf ve temiz müslümanları kurtarmak için içyüzünüzü niçin dışarıya vermeyeyim?

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:

“Kim Allah’a ve Peygamber’ine itaat ederse, o gerçekten büyük bir kurtuluşa ermiştir.” (Ahzâb: 71)

İşte kurtuluş kapısı! Allah’a ve Peygamber’ine itaat edenler büyük bir kurtuluşa erenlerdir, dünya saâdetini ahiret selâmetini bulanlardır, Cennet-i âlâ’yı bulanlardır. Cehennem de sizin olsun!


  Önceki Sonraki