•“Kefen”, cenazenin yıkanıp kurulandıktan sonra sarıldığı bez demektir. Bedeni örtecek şekilde cenazeyi kefenlemek bütün müslümanlara farz-ı kifâyedir.
Bir Hadis-i şerif’te şöyle buyuruluyor:
“Muhtaç bir ölüyü kefenleyen mümine Cenâb-ı Allah cennet ipeği giydirir.” (Münâvi)
• Erkek ölüsünün Sünnet-i seniyye üzere olan kefeni:
“İzar”,
“Kamis”,
“Lifâfe” olmak üzere üç kattır.
İzar ve Lifâfe, ölünün baştan ayağa kadar bütün vücudunu kuşatır.
Kamis bir gömlek yerindedir, omuz başlarından ayaklara kadar uzanır. Yen ve yakası olmaz, yanları da oyulmaz.
• İçine ölü konulmadan önce, kefenler buhurlanır. Ölünün başına, sakalına ve secde uzuvları olan alnına, burnuna, ellerine, diz kapaklarına ve ayaklarına kâfur veya benzeri güzel bir koku sürülür.
• Önce Lifâfe kilim gibi bir şey üzerine serilir. En üste geleceği, baş ve ayak tarafından düğümleneceği için, İzar’dan daha uzunca tutulur.
Onun üzerine de baştan ayağa kadar uzanan İzar yayılır.
Ölüye Kamis adı verilen ve omuzdan ayaklara kadar uzanan, yakasız yensiz kefen gömleği giydirilir. Ölü İzar’ın üstüne konur.
İzar ölünün önce soluna sonra sağına getirilerek sarılır. Lifâfe de önce sol yandan sağ yana, sonra sağ yandan sol yana atılmak üzere sarılır. Böylece kefenin sağ kanadı sol kanadın üzerine gelmiş olur.
Ayaklarının altından ve başının üstünden düğümlenir.
Açılma korkusu olursa kefen bir de belden dikişsiz bir kuşakla bağlanır.
• Kadın ölüsünün Sünnet-i seniyye üzere olan kefeni:
“İzar”,
“Kamis”,
“Lifâfe”,
“Göğüs örtüsü”,
“Baş örtüsü” olmak üzere beş parçadır.
Saçları iki örgü edilerek gömlek üzerinden göğsünün üzerlerine konur. Onun üzerine baş örtüsü, yüzüyle birlikte örtülür. Onun üzerine de İzar sarılır. İzar’ın üzerinden göğüs örtüsü göbeğe ve hatta diz kapaklarına kadar enlice bağlanır. En sonra da Lifâfe sarılır.
Kefenleme sırasında yapılacak diğer işler erkek için yapılanların aynıdır.
• Bu anlatılan kefenleme işi “Sünnet-i seniyye olan kefenleme”dir.
Bir de: “Yeterli sayılan kefen” mânâsına gelen “Kefen-i kifâyet” vardır. Erkeğe göre İzar ve Lifâfe’den ibaret olmak üzere iki kat, kadına göre ise bir de baş örtüsü ile üç kattır.
“Kefen-i zaruret”e gelince; hem erkekler için hem de kadınlar için yalnız bir kattır. Böyle bir zaruret durumunda cenaze, örtünmeye yeterli ne bulunursa ona sarılır. Fakat bir zaruret bulunmadıkça böyle bir kat kefen ile yetinilmez.
• Kefenin beyaz renkli pamuk bezinden olması daha faziletlidir. Gelenek olarak da beyaz patiskadan yapılmaktadır. Kefen çok basit ve âdi olmamalı, fakat çok pahalı olmasına da gerek yoktur, ölünün servetine uygun olmalıdır. Bunda da süse lükse kaçılmamalıdır.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde kefende pahalıya kaçılmamasını, çünkü çok kısa bir sürede kefenin değerinin kaybolacağını beyan buyurmuştur. (Ebu Dâvud)
• Düşük veya ölü doğmuş olan çocuklar bir bez parçasına sarılırlar.
• Herkesin kefeni kendisine âittir, kendi malından karşılanır. Borcundan, vasiyetinden ve vârislerin haklarından önce gelir.
• Kadınların kefenleri kocalarına âittir.
• Bir ölünün vücudunun çoğu veya başı ile beraber yarısı varsa yıkanıp kefenlenir, namazı kılınır. Şayet bedenin çoğu yoksa, veya başsız olarak yarısı varsa yıkanmaz, kefenlenmez, cenaze namazı kılınmaz. Bir beze sarılıp defnedilir.
• Ölünün yüzü üzerine, kulaklarına, el ve ayak parmaklarının aralarına pamuk konulabilir. Bunda bir beis yoktur.