Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh-Hazretleri’nin bu husustaki beyanları şöyledir:
“Tasavvuf nedir?
Bir ilim-irfan mektebidir. Alınmakla girilir.
Hülâsa mânası nedir?
Koca bir adam olarak girdim, zerre hakir olduğumu bildim.”
Onun için insanın hiç olduğunu bilmesi lâzım. Değer ancak Hazret-i Allah’ındır. Kendi yaratılışımı düşünüyorum beni bir zerreden halkeden Allah’a zerre olarak secde ederim. Zerre olarak deyince biz tam o zerreye düşeriz. Kelime manası ile değil o zerreye düşeriz ondan sonra secde ederiz. Ve secdede azâmetini ikrar, acizliğimi, değersizliğimi, günahımı itiraf ederim. Ondan sonra niyaz ederim.
Çünkü insan dediğin bir zerrecik. Hükümsüz, mahlûk. Her şey O’nun ve O’ndan. Ben bunun Sahib’imin olduğunu biliyorum ve itiraf ediyorum.
Hazret-i Allah’ın varlığı ile övünürüm
Varlığımdan utanırım.
Hükümsüz ve değersiz mahlûkum
Hüküm ve değer Sahibim’e aittir.
“Allah göklerin ve yerin nûrudur.” (Nûr: 35)
Bu Âyet-i kerime’yi bilen O’nu görür.
Yerin de nuru O, göğün de nuru O, arşın da nuru O, amma sen perdede kaldın. Perdeleri kaldır O var. O’ndan başka hiçbir mevcut yok. Amma bunu diyebilmek için evvelâ kendini inkâr etmen lâzım. “Lâ” deyince evvelâ kendini ve bütün yaratılanları yok bileceksin ki Var olanı göreceksin...
Bu Hadis-i şerif ile bu Âyet-i kerime’yi yan yana getirdiğin zaman Allah’tan başka bir şey olmadığını gözünle göreceksin. Ama gözünle görebilmen için gözünü kaybetmen lâzım, kendini de kaybetmen lâzım. O’nun nuru ile O’nu görebilirsin. Kendi varlığın O’nu görmeye mânidir. Kalbin ukba kapısını aç, dünya kapısını kapa.
Hazret-i Allah’ı bilmek ayrı, bulmak ayrıdır. Bilmek; biliyorsun O’na doğru gidiyorsun. Buluyorsun; kendini kaybettiğin zaman O kendiliğinden meydana çıkar. Çünkü O’ndan başka bir mevcut yok. Senin varlığın O’nu bilmene perdedir. İnsanlar Hazret-i Allah’ı mahşerde görecek. İnsanoğlu zanneder ki şöyle görecek. Hayır! Kendisini kaybettiği zaman O’ndan başkası yok.
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri Âyet-i kerime’lerinde buyurur ki:
“De ki: Allah bir tektir.” (İhlâs: 1)
O “Ehad”dır. O’ndan başka hiçbir mevcut yoktur.
“Allah Samed’dir.” (İhlâs: 2)
Yarattığı her şey O’na muhtaç, yani Yaratıcı O, O’ndan başka bir mevcut yok. Her şey O’na muhtaç. Hem nasıl muhtaç? Ne kadar muhtaç olduğunu bile bilemez. Bir an nefesini kesse, yoksun. Hani sen vardın? Bütün kâinat da böyledir. Her an onu tutuyor. Bir an ilgisini çekse her şey mahvolur. Yer de öyle, gök de öyle, arş da öyle. O’nunla kâim olduğu için O ilgisini çektiği zaman her şey mahvolur.
Olanlar “Ol!” diyor oluyor, “Öl!” diyor ölüyor. Hani sen vardın?