"Yunus Emre Hazretleri'nden mevzu geçti. Cenâb-ı Allah'ın ona aşk verdiğini, aşk verilen kulların otomatikman merhaleleri aştığını söylediler."
Bir sohbetlerinde de şöyle buyurmuşlardır:
"Hakk'a ulaştıran çeşitli vasıtalar vardır. Ahmed Rufâi -kuddise sırruh-, Mevlânâ -kuddise sırruh- ve Yunus Emre -kuddise sırruh- Hazretleri gibi zâtlar aşk ve muhabbet ile vuslata ermişlerdir. Aslında her veliye verilmiş, fakat bu gibi zâtlarda daha açık tezahür etmiştir.
Aşk, öyle bir hâlâttır ki ifadeye sığmaz.
"Noktası bir kitaptır aşkın,
Zerresi âfitaptır aşkın."
Aşk ateştir, Hâlik ile mahlûk arasındaki perdeleri bir anda yakar atar. Bütün sıfatları ve dilekleri kül eder.
Aşk; öyle bir güneştir ki, kendisini yakar, etrafını ziyâlandırır.
Aşık; güneşin karşısında karın eridiği gibi erir, deryaya düşen yağmur damlası gibi yok olur.
Aşk, lezzettir.
Aşk, hakikat erbabının güç kaynağıdır.
Muhabbet suyu ile sulanan bir ağaç çabuk meyve verir, ayrılık ateşi ile sararmaz. Buradaki ağaçtan murad, tekâmüle meyil ve istidadı olan insandır.
Aşk ateşinin kavurucu yakıcılığı olmasaydı, vuslatın doyumsuz lezzeti bilinemezdi. Unutulmamalıdır ki, altını saf haline getiren de ateştir.
Elem ve mihnet aşkın lezzetidir. Aşkı tercih eden kimsenin elem ve mihnetlere alışması lâzımdır. Sevilen sevenin başkası ile meşgul olmasını istemez. Sevilen her ne kadar ezâ-cefâ ederse de sevgisinde samimi olan aşık, bunları hoş görmelidir.
"Sevgilinin yaptığı her şey sevimlidir."
Aşıka en tatlı gelen şey, sevgili için yanmaktır. Gam ve kederden kurtulup rahatlamayı arzu edenler, ölümü tercih etmelidirler. Sevenin rahatı rahatsızlıkta gizlidir.
Sevgi bir sermayedir, alış-veriş onunla kaim.
Mânen gıdalanmak elbette aşkullah ve muhabbetullah'a bağlıdır. Aşk ve muhabbetsiz yapılan işlerde hayır yoktur.
Aşk ve muhabbetin kemâline erenler, mahbûb-u hakiki ile olmaktan ve O'na hizmetten başka hiçbir şey düşünmezler.
"Vâsıl-ı Hakk olmaya eylersen heves,
Aşka ulaş, gayrı yerden gönül kes."
"Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
"Fakirliğimle övünürüm." buyuruyorlar. (Münâvi)
"El-fakru fahri = Fakirliğimle övünürüm."
Fakir demek hiçbir şeyi olmayan demektir.
Biz hiçbir şeyimiz yok derken bile bu sözümüzde birçok varlıklar var.
Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ise olduğu gibi söylemişlerdir.
Hiçbir iyiliği yaklaştıramıyoruz, hiçbir kötülüğü de uzaklaştıramıyoruz, şu halde bir saman çöpünden ne farkımız var?
Ruh çıktıktan sonra bir saman çöpü kadar değerimizin kalmayacağını kabul ediyoruz, bunu daha evvel kabul etsek ya..."
Hanımının rüyâsını anlatan kardeşimize, dersli olup olmadığını sordular.
"Fırsat buldukça derslere katılıyor." diye cevap verdi.
Buyurdular ki:
"Manen tasarruf altındasınız, bütün eviniz tasarruf altına girmiş. Ne güzel...
Şeyh Es'ad Efendi -kuddise sırruh- Hazretlerimiz; "Bir evden bir kişi intisap ederse, bütün o hane halkı tasarruf altına alınır." buyururlar.
Evinizdeki insanlar hadd-i zatında sıfat-ı hayvaniye ile muttasıf, buna rağmen yine de kontrol altında. İçerdeki az kişiye mukabil bütün ev taht-ı tasarrufa alınmış oluyor. Hayvanlara dahi Cenâb-ı Hakk'ın lütuf nazarı ile bakılıyor. Dikkat ederseniz sevdiğiniz bir kimsenin her şeyi seviliyor, kelbi bile seviliyor. Bir müridan sevildiği zaman, artık onun her şeyi hıfz-ı himaye içerisine giriyor. Sevilmeyen bir kimsenin de hiçbir şeyi sevilmiyor."
"Hakk Celle ve Alâ Hazretleri bir kardeşe hidayet bahşettiği zaman hali hemen değişiyor. O kendi halini değiştirmemiştir, Mevlâ'nın ihsanı onu değiştirmiştir. Yeme-içme durumları, herkesi hoş kendini boş bilme ve sığınma noktaları, onu halktan hemen ayırıverir. O sebeple, ondan başkası da istifade eder.
Sofradaki yemeği anlatır gibi açık anlatıyoruz. Çünkü biz diyoruz ki; Hazret-i Allah var, başka bir şey yok. O'nun sevgili Habib-i Ekrem'i var, onun da nurlu yolu var. O yolda yürüyen mürşidler, onların da izinden giden sâdık ihvanlar var diyoruz.
Ene girmedikçe, Hazret-i Allah'ın nuru mevcuttur, başkaları da ondan menfaatlanır. Ene girerse, Hazret-i Allah nurunu çeker alır. Kendisi karardığı gibi etrafını da karartır."
"Sabır çok acıdır, nihayeti çok tatlıdır. Acılığın verdiği gözyaşının altında hayat vardır."
•
"İbadetlerimizi beğenirsek Rabb'imiz beğenmez. Beğenmezsek ola ki beğenir ve kabul eder. Yıkılıncaya kadar yaptıktan sonra yapmamış kabul edeceğiz."
•
"Hakk için yorulanı Hazret-i Allah dinlendirir. Dünyada huzura, ahirette de ebedi saadete kavuşturur."
•
"Mücevher kutunun içinde iken kutu da kıymetlidir. Mücevher alınınca kutunun hiç kıymeti kalmaz."