Şefkat, acıyıp esirgemek demektir. Büyüklere saygı, küçüklere şefkat göstermek, emsallere karşı da müsamahalı davranmak dinimizin üzerinde durduğu ahlâki faziletlerdendir.
“Allah-u Teâlâ’nın emirlerine tâzim, mahlûkatına şefkat” büyük bir esastır.
Müslümanların herhangi bir işe başlamak istemeleri hâlinde ilk önce “Besmele” ile, yani Allah-u Teâlâ’nın sonsuz merhamet sahibi olduğunu bildiren “Rahman” ve “Rahim” ismi ile başlamaları emredilmiştir.
Her şey ilâhi rahmetin bir tecellisidir. Melâike-i kiram duâlarında şöyle söylerler:
“Ey Rabb’imiz! Rahmetin ve ilmin her şeyi içine almıştır.” (Mümin: 7)
Müminlere duâlarında şöyle söylemeleri beyan buyuruluyor:
“De ki: Ey Rabb’im! Bağışla, merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.” (Müminûn: 118)
Bir Hadis-i şerif’te şöyle buyuruluyor:
“İnsanlara merhamet etmeyenlere Allah merhamet buyurmaz.” (Buhârî)
Bir gün huzur-u saâdetlerine bir grup insan gelmişti.
“Siz çocuklarınızı öper misiniz ya Resulellah?” dediler.
“Evet” buyurunca “Fakat biz vallahi öpmeyiz!” dediler.
Buyurdular ki:
“Allah sizin kalplerinizden merhameti aldıysa ben verebilir miyim?” (Buhârî - Müslim)
Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyuruyorlar:
“Rıfk ve şefkat; yâni halk ile mülâyemet ve lütuf ve merhamet eylemek akıl ve hikmetin başıdır.” (Camiüs-sağir)
“Şefkat, insan için uğurlu ve mes’ûd olduğu gibi aksi olan sertlik dahî uğursuzluk sebebidir.” (Münâvî)
•
Bütün mahlûkata şefkat ve merhamet nazarı ile bakmak gerekir.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:
“İyilik yapın, çünkü Allah iyilik yapanları sever.” (Bakara: 195)
Tanıdığına tanımadığına sırf Allah rızâsı için elinden gelen yardımı esirgememek onların şiârıdır. Bu insana olduğu gibi hayvana da şâmildir.
Diğer bir Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:
“Müminlerden sana tâbi olanlara şefkat kanadını indir.” (Şuarâ: 215)