Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
İSLÂM İLMİHALİ - Ölümün Hakikati Cenaze İşleri ve Berzah Hayatı (3) - Ömer Öngüt
Ölümün Hakikati Cenaze İşleri ve Berzah Hayatı (3)
İSLÂM İLMİHALİ
Dizi Yazı - İslâm İlmihali
1 Şubat 2021

 

İSLAM İLMİHALİ

Ölümün Hakikati Cenaze İşleri ve Berzah Hayatı (3)

 

İm­ti­han Sah­ne­si (2) 

Ab­dul­lah bin Me­sud -ra­di­yal­la­hu anh-den ri­va­ye­te gö­re, Re­su­lul­lah -sal­lal­la­hu aley­hi ve sel­lem- Efen­di­miz bir de­fa­sın­da yer üze­ri­ne değ­nek­le bir ka­re çiz­di. Onun or­ta­sın­dan ya­na doğ­ru bir çiz­gi çek­ti. Bu çiz­gi­den de yu­ka­rı­ya, aşa­ğı­ya bir kaç hat çek­ti ve bu­yur­du ki: 

“Şu in­san­dır. Şu da in­sa­nın ece­li­dir ki, in­sa­nı ta­ma­men kap­la­mış­tır. Şu ecel çiz­gi­sin­den dı­şa­rı­da ka­lan hat ise in­sa­nın ga­ye­si­dir. 

Dı­şa­rı­ya uza­nan hat­tan aşa­ğı ve yu­ka­rı çı­kan hat­lar ise in­sa­nın ba­şı­na ge­le­cek âfet­ler ve mu­si­bet­ler­dir. İn­san bu­nun bi­ri­ni ge­çer­se bir baş­ka­sı ge­lir. Onu da ge­çer­se bir baş­ka­sı. 

Onu da ge­çer­se ecel ge­lip ça­tar.” (Bu­hâ­rî. Tec­rîd-i sa­rîh: 2164) 

İn­san­lar ki­mi za­man mu­si­bet­ler­le, ki­mi za­man ni­met­ler­le, ki­mi za­man dar­lık ki­mi za­man bol­luk­la, ki­mi za­man has­ta­lık ki­mi za­man sıh­hat­la im­ti­han­dan geç­mek­te­dir­ler. 

Al­lah-u Te­âlâ in­san­la­ra mal ve can ver­miş, in­san­la­rı bun­lar­la im­ti­han et­mek­te­dir. Bu im­ti­han ecel ge­lin­ce­ye ka­dar de­vam eder. 

Âyet-i ke­ri­me’le­rin­de şöy­le bu­yur­mak­ta­dır: 

“An­dol­sun ki mal­la­rı­nı­za ve can­la­rı­nı­za ib­ti­lâ­lar ve­ri­le­rek im­ti­han ola­cak­sı­nız.” (Âl-i im­rân: 186) 

“An­dol­sun ki bi­raz kor­ku, bi­raz aç­lık, bi­raz da mal­lar­dan, can­lar­dan ve mah­sul­ler­den ya­na ek­silt­mek­le si­zi im­ti­han ede­ce­ğiz. 

Re­sul’üm! Sab­re­den­le­ri müj­de­le!” (Ba­ka­ra: 155) 

Sab­re­den­ler bu ib­ti­lâ­lar baş­la­rı­na gel­di­ğin­de ta­ham­mül edip Al­lah-u Te­âlâ’ya sı­ğı­nan ve yö­ne­len­ler­dir. 

Âyet-i ke­ri­me’de şöy­le bu­yu­ru­lu­yor: 

“On­lar ki, ken­di­le­ri­ne bir mu­si­bet gel­di­ği za­man: ‘Biz Al­lah içi­niz ve biz O’na dö­ne­ce­ğiz.’ der­ler.” (Ba­ka­ra: 156) 

Bu bir tes­li­mi­yet­tir ve Hakk’a bo­yun eğ­mek­tir. Bu­nu yal­nız dil ile de­ğil bü­tün ka­lı­bı ile söy­ler. Bu ise sab­rın en ile­ri nok­ta­sı­dır, rı­zâ ise bun­dan da­ha üs­tün­dür. 

Böy­le­ce O’ndan çı­ka­cak hükm-i ilâ­hi­yi pe­şin ola­rak ka­bul et­tik­le­ri gi­bi, vak­ti ge­lir­se O’na dö­ne­cek­le­ri­ni de be­lirt­miş olu­yor­lar. 

On­la­rın bu sa­mi­mi iti­raf­la­rı ve ih­lâs­la yö­nel­me­le­ri ne­ti­ce­sin­de Al­lah-u Te­âlâ on­la­ra il­ti­fat­ta bu­lun­mak­ta­dır: 

“İş­te Rabb’le­rin­den ba­ğış­la­ma­lar ve rah­met hep on­la­ra­dır, yal­nız­ca on­lar doğ­ru yo­lu bul­muş­lar­dır.” (Ba­ka­ra: 157) 

Haz­ret-i Ömer -ra­di­yal­la­hu anh- Efen­di­miz bu­yu­rur­lar ki: 

“İki şe­ye (sa­bır ve sı­ğın­ma­ya) kar­şı ve­ri­len iki şey (mağ­fi­ret ve rah­met) ve ay­rı­ca ya­pı­lan ila­ve (hi­da­ye­te er­di­ril­mek) ne ka­dar gü­zel­dir!”

Di­nin esa­sı iş­te bu­dur. Al­lah-u Te­âlâ bu kim­se­le­rin hi­da­ye­te er­di­ril­dik­le­ri­ne, doğ­ru yol­da ol­duk­la­rı­na şe­ha­det et­mek­te­dir. 

Re­su­lul­lah -sal­lal­la­hu aley­hi ve sel­lem- Efen­di­miz di­ğer bir Ha­dis-i şe­rif’le­rin­de şöy­le bu­yur­mak­ta­dır­lar: 

“Mü­min iki kor­ku ara­sın­da­dır. Bi­ri­si geç­miş öm­rü hak­kın­da­dır, ki Al­lah-u Te­âlâ’nın geç­mi­şi­ne da­ir ken­di­si­ne ne gi­bi bir mu­ame­le ede­ce­ği­ni bil­mez. Di­ğe­ri ise ge­ri ka­lan öm­rü­ne da­ir­dir ki, bu­ra­da da Al­lah-u Te­âlâ’nın ken­di­si hak­kın­da ne gi­bi bir hü­küm ve­re­ce­ği­ni bil­mez. 

Bi­na­ena­leyh kul ken­di­sin­den ken­di­si için, dün­ya­sın­dan ahi­re­ti için, ha­ya­tın­dan ölü­mü için ve genç­li­ğin­den ih­ti­yar­lı­ğı için azık al­sın. Çün­kü dün­ya si­zin için, siz ahi­ret için ya­ra­tıl­mış­sı­nız. 

Ha­ya­tım kud­ret elin­de bu­lu­nan Al­lah’a ye­min ede­rim ki; öl­dük­ten son­ra af­fı mu­cip bir amel ya­pı­la­ma­ya­ca­ğı gi­bi, dün­ya­dan son­ra da cen­net ve­ya ce­hen­nem ol­mak üze­re iki yer var­dır.” (Bey­ha­kî) 

Mer­ha­met­li­le­rin en mer­ha­met­li­si olan Al­lah’ımız Te­bâ­re­ke ve Te­âlâ Haz­ret­le­ri kul­la­rı­na en bü­yük öğüt­le­rin­den bi­ri­si­ni ve­re­rek Âyet-i ke­ri­me’sin­de şöy­le bu­yur­mak­ta­dır: 

“Ey iman eden­ler! Al­lah’tan na­sıl kork­mak lâ­zım­sa O’na ya­ra­şır şe­kil­de öy­le­ce kor­kun. 

Sa­kın siz müs­lü­man ol­mak­tan baş­ka bir sı­fat­la can ver­me­yin.” (Âl-i im­rân: 102)


  Önceki Sonraki