Zirâ Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde:
“Bir kimse kendisi için arzu ettiği ecir ve sevabı din kardeşi için de arzu etmedikçe imanın kemâline ulaşamaz.” buyuruyorlar. (Buharî)
Âyet-i Celile’de ise:
“İyilik ve takvâ üzerine yardımlaşınız. Kötülük ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayınız.” buyuruluyor. (Mâide: 2)
Mükemmel ehline gelince onlar:
“Ben beni zikredenle beraberim.” (Keşfül-Hafâ)
Kudsî Hadis-i şerif’inin tecelliyatına mazhar olmuşlardır. Ne bir kimseyi kendilerine çekmek isterler, ne de dar kalıplara sığarlar. Onlarda hiçbir zaman bu gaye olmaz. Allah nâmına hareket ederler, iş ve icraatlarını Allah için yaparlar. Daima Hakk iledirler, halk ile değil.
Allah-u Teâlâ Habib-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-ini insanların en mükerrem ve en değerlisi kıldığı gibi, ümmet-i muhteremesini de ümmetlerin en hayırlısı en faziletlisi yapmıştır.
Âyet-i kerime’sinde şöyle buyuruyor:
“Siz beşeriyet için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder kötülükten vazgeçirmeye çalışırsınız ve Allah’a inanırsınız.” (Âl-i İmran: 110)
Bu efdâl ümmetin, bütün ümmetlerden hayırlı olması; tâbi oldukları âlicenap peygamberin bütün peygamberlerden hayırlı olmasından dolayıdır.
Bir Hadis-i şerif’te:
“Ümmetim, ümmetlerin en hayırlısı kılındı.” buyuruluyor. (Ahmed bin Hanbel)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde müminlerin özelliklerini beyan buyurmaktadır:
“Mümin olanlar, ehl-i iman ile ülfet ederler. Müminler ile dostluk bağından kopmuş bulunanlarda hayır yoktur.” (Ahmed bin Hanbel)
“Müminin insanlar üzerinde külfet ve meşakkati az olur.” (Camiu’s-sağir)
“Vaaz ve nasihat için insanların arasına karışıp ezâ ve cefalarına sabır ve tahammül eden âlim ve âbid, yalnızlığı seçerek kimseye faydası dokunmayan sâlihlerden efdâldir.” (Tirmizî)
“Mümin-i kâmil olanlar Allah katında bâzı melaîkeden efdâldir.” (İbn-i Mâce)
“Mümin-i kâmil vakur ve işleri sehl ve kolay olur.” (Camiu’s-sağir)
“Bir kimse kendi nefsi için arzu ettiği ecir ve sevâbı din kardeşi için de arzu etmedikçe mümin-i kâmil olamaz.” (Buhârî)
“Mümin, iman sebebiyle tatlıdır. Binâenaleyh tatlıya meyyaldir.” (Münâvî)
“Müminin yumuşaklığı o kadar ziyâde olur ki kendisini görünce ‘ahmak’ zannedersin.” (Münâvî)