Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
İSLÂM İLMİHALİ - ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu Anhüm-a SAYGI ve SEVGİ - Ömer Öngüt
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu Anhüm-a SAYGI ve SEVGİ
İSLÂM İLMİHALİ
Dizi Yazı - İslâm İlmihali
1 Nisan 2020

 

İSLAM İLMİHALİ

ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu Anhüm-a SAYGI ve SEVGİ

 

Habib-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in şeref-i sohbetinde bulunan Ashâb-ı kiram -radiyallahu anhüm- Efendilerimiz’in hepsine hürmet ve muhabbet de edeptendir.

Sebeb-i mevcudat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz diğer Peygamberân-ı izam Aleyhimüsselâm Efendilerimiz’den üstün olduğu gibi, onun Ashâb-ı güzin’i de bütün insanlardan üstündür.

Onlar Resulullah Aleyhisselâm’ın ef’al ve ahvâlini gördüler. Onların imanları şuhudidir, vahyin ve sohbetin bereketi ile hakikatleri göre göre iman ettiler. Böyle bir devlet onlardan başkasına müyesser olmamıştır. Resulullah Aleyhisselâm ile sohbet faziletine muâdil tutulacak hiçbir fazilet ve kemâlât tasavvur edilemez.

Hadis-i şerif’lerde şöyle buyurulmaktadır:

“Ne mutlu beni görüp iman edene! Ne mutlu beni göreni görene!” (Ahmed bin Hanbel)

“Ashâb’ım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayeti bulmuş olursunuz.” (Beyhâki)

“Ashâb’ımın her biri kıyamet günü vefat ettiği belde halkı için önder ve nûr olarak diriltilecektir.” (Tirmizî)

Bu seçilmiş bahtiyar insanların birisinin bile aleyhinde söz söylemek asla caiz değildir. İstisnasız hepsini sevmek ve saymak Ehl-i sünnet vel- cemaat olmanın alâmetidir. Birini sevmemek, hiçbirini sevmemek demektir. Onların birine dil uzatmak, Hazret-i Allah’ın biricik Habibi Ekrem’ine -sallallahu aleyhi ve sellem- dil uzatmak gibidir.

Kitabımızın kâtipliğini yapanlar, Hadis-i şerif’leri rivâyet edenler, daha doğrusu Cenâb-ı Hakk’ın son dinini yayanlar ve bize ulaştıranlar onlardır. Bu ulvi hizmette hepsinin hissesi vardır. Hepsi mevsuk, hepsi âdil, hepsi de ehl-i cennettir.

Onlardan herhangi birine dil uzatınca, dolayısı ile Kur’an-ı kerim’e olan itimat sarsılır, İslâmiyet hakkında gönüllerde şüphe uyanmış olur. Bir kısmını inkâr etmek, Kur’an-ı kerim’i tebliğ edenleri inkâr etmeye kadar gider.

Aralarındaki anlaşmazlıklar hiçbir zaman nefsani değildi. Sebeb-i mevcudat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in taht-ı terbiyesinde öyle bir hâle gelmişlerdi ki, Hakk’tan gayrı hiçbir istekleri kalmamıştı.

Ayrılık gibi görünen hususlar, bir hikmete mebni ve içtihat ayrılığı idi. Gaye ve maksatları en doğruyu ortaya koymaktı. Doğruyu bulanlara en az iki derece olduğu gibi, Hazret-i Allah hata edenlere de bir derece vermektedir.

Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:

“Sahabe’mi bana terkediniz. Nefsim kudret elinde olan Cenâb-ı Allah’a yemin ederim ki, fakir ve düşkünlere Uhud dağı ağırlığında altın infak etseniz, onların amelinin sevabı gibi sevaba nâil olamazsınız.” (Buhâri)

“Ashâb’ımdan birine dil uzatana Cenâb-ı Hakk lânet etsin.” (Buhâri)

“Ümmetimin en edepsizi ashab’ımın aleyhinde söz söylemeye cüret edendir.” (Münâvi)

“Şefaatım ümmetimden her birine şâmildir. Yalnız ashab’ıma dil uzatanlar mahrumdur.” (Münâvi)

“Ashâb’ımdan birine sayıp sövenlere Cenâb-ı Allah ile melâike-i kiram ve bütün insanların lâneti olsun.” (Câmiu’s sağir)


  Önceki Sonraki