Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz diğer bir Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Bir tehlikeye düştüğün zaman bu duâya devam etmeli. Allah-u Teâlâ bunların şerefiyle belâ ve musibetlerin her türlüsünü kaldırır."
(Bismillâhirrahmânirrahîmi velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azîm)
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile.
Güç ve kuvvet ancak ve ancak pek yüce, azamet sahibi Allah'ındır." (Nevadirü'l-usûl)
Bir defasında Resulullah Aleyhisselâm'ın bineği tökezlemişti. Terkisinde bulunan Üsâme bin Umeyr -radiyallahu anh- "Körolasıca şeytan!" dedi.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdu ki:
"Körolasıca şeytan deme. Çünkü sen böyle söyleyince o böbürlenir ve 'Gücümle onu yere yıktım!' der.
Bunun yerine 'Bismillâh' diyecek olursan, sinek gibi oluncaya kadar küçülür." (Nesâi)
İşte bu, Besmele-i şerife'nin nuru, bereketi iledir.
Hadis-i şerif'te Besmele-i şerife'nin fazileti beyan buyurulmaktadır:
"Cehennemin başlıca memurları bulunan on dokuz zebâniyenin azâb etmesinden kurtulmasını arzu eden kimse Besmele-i şerife'ye devam etsin." (Nevâdir'ül-usûl)
•
Allah ile kulları arasındaki derûnî münasebeti ifade eden;
"Bismillâhirrahmânirrahîm."
"Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla."
Kelime-i tayyibe'sinin Kur'an-ı kerim'den bir Âyet-i kerime olup olmaması hususu şöyledir:
Neml Sûre-i şerif'inin 30. Âyet-i kerime'sinde geçen "Besmele"nin Âyet-i kerime olduğu kesindir. Tevbe Sûre-i şerif'inin başında bulunmaması istisnâ edilirse, Sûre-i şerif'lerin başlarındaki 113 Besmele'nin her birinin sûreden mi, yoksa müstakil birer Âyet-i kerime olup olmadığında ihtilâf vardır.
İmâm-ı Şâfi -rahmetullahi aleyh- Hazretleri, her birinin başında bulunduğu Sûre-i şerif'ten bir Âyet-i kerime olduğunu söylemiş, böyle olunca da Fâtiha Sûre-i şerif'inin başındaki Besmele'yi birinci Âyet-i kerime olarak kabul etmiştir.
İmâm-ı Âzam -rahmetullahi aleyh- Hazretleri ise, her birinin müstakil bir Âyet-i kerime olduğunu, fakat başında bulunduğu Sûre-i şerif'in bir cüz'ü olmadığını, sadece Sûre-i şerif'lerin arasını ayırmak ve teberrük olunması için nâzil olduğunu söylemiştir.
Vahiy kâtiplerinden olan İbn-i Mesud -radiyallahu anh-Hazretleri;
"Biz iki sûre arasındaki fasılayı, 'Bismillâhirrahmânirrahîm' ininceye kadar bilmiyorduk." buyurmuşlardır.