Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Hakikat Dergisi 317.SAYI - Ömer Öngüt
317.SAYI, Şubat 2020
Hakikat 317. Sayı

Bis­mil­la­hir­rah­ma­nir­ra­him

“Al­lah-u zül-ce­lâl vel-ke­mâl Haz­ret­le­ri’ne; O’nun sev­di­ği ve be­ğen­di­ği şe­kil­de bit­mez-tü­ken­mez hamd-ü se­nâ­lar ol­sun.

Pey­gam­be­ri­miz Efen­di­miz’e, onun di­ğer pey­gam­ber kar­deş­le­ri­ne, hep­si­nin Âl ve As­hâb-ı ki­ram’ına, et­bâ­ına, ih­san duy­gu­suy­la kı­ya­me­te ka­dar on­la­ra tâ­bi olup izin­den gi­den­le­re; son­suz­la­rın son­su­zu­na ka­dar sa­lât-ü se­lâm­lar ol­sun.”

 

Muh­te­rem Oku­yu­cu­la­rı­mız;

Al­lah-u Te­âlâ Ha­bib-i Ek­rem -sal­lal­la­hu aley­hi ve sel­lem-ini:

“Biz se­ni âlem­le­re rah­met ola­rak gön­der­dik.” (En­bi­yâ: 107)

Âyet-i ke­ri­me’si­ne mu­ha­tap yap­mış, “Rah­me­ten lil-âle­mîn” kıl­mış, onu âlem­le­re rah­met ola­rak gön­der­miş­tir. Onun nu­ru âlem­le­ri ihâ­ta et­miş­tir. O “Se­beb-i mev­cû­dat”tır, o “Rah­me­ten lil-âle­mîn”dir.

Haz­ret-i Al­lah onu dost edin­di. Adı­nı adı ile an­dı. Onun hoş­nut­lu­ğu­nu ken­di hoş­nut­lu­ğu ile bir tut­tu. Ona ima­nı, Tev­hid'in iki rük­nün­den bi­ri yap­tı. “Lâ­ ilâ­he il­lâl­lah”tan son­ra “Mu­ham­me­dün Re­su­lul­lah” ün­va­nı­nı ge­tir­di. Ona inan­ma­yan ki­şi­nin müs­lü­man sa­yıl­ma­ya­ca­ğı­nı be­lirt­ti. Onun sa­ye­sin­de da­lâ­let­te olan­la­rı hi­da­ye­te er­dir­di.

Al­lah-u Te­âlâ’nın Nur’u, âlem­le­rin gu­rur ve sü­rû­ru Mu­ham­med Aley­his­se­lâm bir Âyet-i ke­ri­me’de be­şe­ri­ye­te şu şe­kil­de ta­nı­tı­lı­yor:

“O Pey­gam­ber mü­min­le­re öz ne­fis­le­rin­den ev­lâ­dır, can­la­rın­dan da ile­ri­dir.” (Ah­zâb: 6)

Al­lah-u Te­âlâ böy­le bu­yu­ru­yor ve iman eden­le­re du­yu­ru­yor.

Bu­nu böy­le bi­lip iman ede­nin ima­nı ke­mâ­le er­miş­tir. Bu hal­de ol­ma­yan­lar her ne ka­dar iman et­miş gi­bi gö­rü­nü­yor ise­ler de iman­la­rı su­ret­te kal­mış­tır, iman­dan mah­rum­dur­lar.

Re­su­lul­lah -sal­lal­la­hu aley­hi ve sel­lem-e tâ­bi ol­mak, yo­lun­da bu­lun­mak, onu ma­lın­dan da hat­ta ca­nın­dan da faz­la sev­mek; hem Al­lah sev­gi­si­nin de­li­li ve te­za­hü­rü, hem de Al­lah ta­ra­fın­dan se­vil­me­nin se­be­bi­dir. İn­sa­nı Al­lah sev­gi­si­ne maz­har eder.

Re­su­lul­lah Aley­his­se­lâm’a sev­gi ima­nın alâ­me­ti ise ona buğz ve düş­man­lık da küf­rün alâ­me­ti­dir.

Al­lah-u Te­âlâ’ya ulaş­mak; Re­su­lul­lah Aley­his­se­lâm’ı gö­nül­den se­vip, ona olan sev­gi­si­ni bü­tün sev­dik­le­ri­ne ter­cih et­mek­le, Sün­net-i se­ni­yye’si­ne bağ­lan­mak­la an­cak müm­kün olur.

Âyet-i ke­ri­me’sin­de şöy­le bu­yur­muş­tur:

“Re­sul’üm! On­la­ra söy­le: ‘Eğer Al­lah’ı se­vi­yor­sa­nız ba­na tâ­bi olu­nuz ki, Al­lah da si­zi sev­sin ve gü­nah­la­rı­nı­zı ba­ğış­la­sın.’” (Âl-i im­ran: 31)

Bu Âyet-i ke­ri­me’nin hük­mü, Re­su­lul­lah Aley­his­se­lâm’ın yo­lun­da ol­ma­dı­ğı hal­de Al­lah-u Te­âlâ’yı sev­di­ği­ni id­dia eden her­ke­se şâ­mil­dir. Bir kim­se bü­tün söz ve fi­il­le­rin­de ona uy­ma­dık­ça bu id­di­asın­da ya­lan­cı­dır.

Re­su­lul­lah -sal­lal­la­hu aley­hi ve sel­lem- Efen­di­miz’e Al­lah-u Te­âlâ hiç­bir be­şe­re ver­me­di­ği pa­ye­yi ver­miş, ken­di­si­ne “Ha­bi­bim” ya­ni “Sev­gi­lim” di­ye hi­tap et­miş­tir. Ona tâ­bi ol­ma­yan, onu sev­me­yen­le­rin “Al­lah sev­gi­si”ni ka­bul et­me­miş, kul­la­rı­na olan sev­gi­si­ni Re­su­lul­lah Aley­his­se­lâm’a tâ­bi ol­ma­ya bağ­la­mış­tır.

Bir de­fa­sın­da Re­sul-i Ek­rem -sal­lal­la­hu aley­hi ve sel­lem- Efen­di­miz Haz­ret-i Ömer -ra­di­yal­la­hu anh- Efen­di­miz’in elin­den tut­muş­tu. “Yâ Re­su­lel­lah! Sen ba­na ca­nım­dan baş­ka her şey­den da­ha sev­gi­li­sin.” de­yin­ce bu­yur­du­lar ki:

“Ha­yır! Ha­ya­tım kud­ret elin­de olan Al­lah’a ye­min ede­rim ki, ben sa­na ca­nın­dan da­ha sev­gi­li ol­ma­dık­ça ima­nın ke­mâ­le er­mez.”

Bu­nun üze­ri­ne Haz­ret-i Ömer -ra­di­yal­la­hu anh- “Öy­le ise, şu an­da yâ Re­su­lel­lah! Sen ca­nım­dan da sev­gi­li­sin.” di­ye­rek bağ­lı­lı­ğı­nı ifa­de et­ti.

Re­su­lul­lah -sal­lal­la­hu aley­hi ve sel­lem- Efen­di­miz “Yâ Ömer! Şim­di ima­nın ke­mâ­le er­di.” bu­yur­du­lar. (Bu­ha­rî. Tec­rid-i sâ­rih: 2069)

Ge­çen ay­ki der­gi­miz­de Haz­ret-i Al­lah’ın azâ­me­ti­ni, O’nun Vah­dâ­ni­yet ve Sa­me­dâ­ni­yet’ini, ya­ra­tan, yö­ne­ten, ya­şa­tan ve öl­dü­ren ol­du­ğu­nu, hü­lâ­sa “Ger­çek Mür­şid Haz­ret-i Al­lah” ol­du­ğu­nu arz et­miş­tik.

Haz­ret-i Al­lah’ın azâ­me­ti, ge­rek dün­ya­da ge­rek âlem­ler­de “Nûr-i Mu­ham­me­dî” ile te­cel­li bu­yur­du. O öy­le bir nur­dur ki; Haz­ret-i Al­lah’ı bil­mek, bul­mak, Haz­ret-i Al­lah’a var­mak için bu yo­lun ta­kip edil­me­si ge­re­kir. O’na an­cak onun­la gi­di­lir. Va­sıl-ı Hakk’a ve­si­le odur.

Bu ay baş­la­ya­cak olan “Üç Ay­lar”ını­zı ve id­rak edi­le­cek olan “Re­ga­ipKan­di­li”ni­zi teb­rik eder, tüm İs­lâm âle­mi’ne ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı Ce­nâb-ı Al­lah’tan ni­yaz ede­riz.

Ba­ki es­se­lâ­mü aley­küm, ve rah­me­tul­lah...


Başyazı ve Makaleler
Başyazı - Hazret-i Allah’a Vuslat Resulullah Aleyhisselâm İle Mümkündür. Allah-u Teâlâ Onsuz İmanı Kabul Etmiyor - Ömer Öngüt
Başyazı
İsmail Yavuz
Hazret-i Allah’a Vuslat Resulullah Aleyhisselâm İle Mümkündür. Allah-u Teâlâ Onsuz İmanı Kabul Etmiyor