Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI - HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyallahu Anh- (74) - Ömer Öngüt
HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyallahu Anh- (74)
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI
Dizi Yazı - Ashâb-ı Kiram -r. anhüm-
1 Aralık 2019

 

ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN
HAYATI

"Ashâbım Yıldızlar Gibidir. Hangisine Uyarsanız Hidayeti Bulmuş Olursunuz." (Beyhâkî)

HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyallahu Anh- (74)

 

Dünya Muhabbetine Kapılmaktan Korkması:

Bir gün Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- Efendimiz'e içmesi için bal şerbeti ikram edilmişti. Şerbeti ağzına yaklaştırdığında ağlamaya başladı. Yanındakiler de gözyaşlarını tutamadılar.

Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-e ağlamasının sebebi sorulunca şu cevabı verdiler:

"Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ile birlikte bulunuyordum.

O sırada:

"Uzaklaş benden, uzaklaş benden!" diyerek, bir şeyi yanından kovmaya çalıştığını gördüm.

Ancak, ben bir şey göremiyordum. Ne olduğunu öğrenmek isteyince, Allah Resul'ü -sallallahu aleyhi ve sellem- şunları söyledi:

"Dünya bütün varlığıyla bana gösterildi. Ona, benden uzaklaş dedim. O da uzaklaştı, ancak şöyle seslendi:

Allah'a yemin olsun ki benden kaçıp kurtulsan da, senden sonra gelenler benden kaçamayacaklar!"

Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- sözlerine şöyle devam etti:

"İşte ben de dünya muhabbetine kapılmaktan korktum ve bu sebeple ağladım." (Ebu Nuaym, Hilye; I, 30-31)

 

Zekâttan Hisse Almak İçin Gelenler:

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Mekke'nin fethinde yeni İslâm'a girmiş bazı kimselere zekâttan pay vermişti. Bunların içinde henüz İslâm'a girmeyenler de vardı.

Bunlardan bazıları Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-in hilâfeti zamanında yine zekâttan hisse almak için geldiklerinde Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-;

"Bu, Resulullah Aleyhisselâm'ın sizi İslâm'a ısındırmak için verdiği bir şeydi. Bugün ise Allah dini, size ihtiyaç olmayacak derecede yükseltti." buyurdu.

Başta Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- olmak üzere bütün Ashâb-ı kiram buna muvafakat ettiler.

 

İnce Bir Husus:

Vergi kesinlikle zekât yerine geçmez. Çünkü her ikisinin gayeleri, sarf edilecek yerleri, miktarları birbirinden apayrıdır.

Zekâtın devlet eliyle alınması:

"Onların mallarından zekât al." (Tevbe: 103)

Âyet-i kerime'si ile ifade edilmiştir.

Asr-ı saâdet'te zekâtlar Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'e ve onun görevlendirdiği memurlara verilirdi.

Ondan sonra halife olan Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-e veya tayin ettiği memurlara, Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- devrinde de yine kendisine veya zekât memurlarına veriliyordu.

Hazret-i Osman -radiyallahu anh-in hilâfeti zamanında da aynı şekilde devam etmişse de, onun şehid edilmesinden sonra müslümanların bir kısmı zekâtını devlete vermekte devam ettiler, diğer bir kısmı da kendileri dağıtmaya başladılar. Bu uygulama o günden bu güne kadar bu şekilde devam edegelmiştir.

Binaenaleyh İslâm devletinde toplanan zekâtlar Beytülmâl'e konulur, devlet üzerine aldığı fakirin hakkını yine fakirlere sarfeder, Tevbe Sûre-i şerif'inin 60. Âyet-i kerime'sinde tesbit edilen yerlere harcar.

"Sadakalar (zekâtlar), Allah'tan bir farz olarak ancak fakirlere, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, kalpleri İslâm'a ısındırılacak olanlara, kölelik altında bulunanlara, borçlulara, Allah yoluna ve yolcuya mahsustur. Allah bilendir, hükmünde hikmet sahibidir." (Tevbe: 60)

Zekât her şeyden önce bir ibadettir ve dinin gereğidir. Bu ibadet dinin emrettiği şekilde yapılır.

İslâm yaşanmıyorsa bu durumlar nazar-ı dikkate alınmadığı için, verilen vergiler hâliyle zekât yerine geçmez. Günümüzde her hâlükârda malın zekâtını çıkarıp vermek, mal sahiplerine âit bir vecibe durumuna gelmiştir.


  Önceki Sonraki