Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayete göre, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:
Kim bir ibtilâya uğrayanı görünce şu duâyı okursa, artık yaşadığı müddetçe hangi belâ olursa olsun o ibtilâya maruz kalmaktan muaf kılınır:
(Elhamdülillâhillezi âfânî mimmebtelâke bihi ve fazzalenî alâ kesîrin mimmen haleka tafdîlen)
"Seni imtihan ettiği şeyde bana âfiyet veren ve bir çok yarattığından beni üstün kılan Allah'a hamdolsun." (Tirmizî)
Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in, başa bir musibet gelince söylenecek olan aşağıdaki duâyı kendisine öğrettiğini rivayet etmiştir:
(Lâ ilâhe illâllahül-halîmül-kerîm, sübhâneke, tebârekellahü Rabbül-arşil-azîm, elhamdü lillâhi Rabbil-âlemîn)
"Halîm ve kerîm olan Allah'tan başka ilâh yoktur. O'nu noksan sıfatlardan tenzih ederiz. Yüce Arş'ın sahibi Allah, mukaddes ve münezzehtir. Hamd, âlemlerin Rabb'i olan Allah'a mahsustur." (Ahmed bin Hanbel)
Abdullah bin Abbas -radiyallahu anhümâ-dan rivayete göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle duâ ederdi:
(Rabb'i eınnî velâ tuin aleyye vensurnî velâ tensur aleyye vemkürlî velâ temkür aleyye vehdinî ve yessirlîl-hüdâ vensurnî alâ men beğa aleyye, Rabb'ic'alnî leke şekkâran, leke zekkârân, leke rehhâban leke mitvâan, leke muhbiten ileyke evvâhan münîben. Rabb'i tekabbel tevbetî vağsil havbetî ve ecib da'veti ve sebbit huccetî Ve seddid lisânî vehdi kalbi. Veslül sehîmete sadrî)
•
"Ey Rabb'im! Bana yardım et, aleyhime yardım etme! Beni muzaffer kıl, aleyhime zafer verme! Lehime tertip kur, aleyhime kurma! Bana hidayet et ve hidayeti bana kolaylaştır! Üzerime saldırana karşı bana yardım et!
Ey Rabb'im! Beni sana çok şükreden, seni çok zikreden, senden çok korkan, sana pek çok itaat eden, senin için eğilen ve sana yönelerek yakarışta bulunanlardan eyle!
Ey Rabb'im! Tevbemi kabul eyle, günahlarımı yıkayıver, duâmı kabul buyur, delilimi sabit kıl, dilimi doğru kıl, kalbimi hidayet et, göğsümün kin ve hasedeni çıkar." (Tirmizî: 3551)
•
Abdullah bin Ömer -radiyallahu anhümâ- şöyle buyurmuşlardır:
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir cemaatte oturduğu zaman, Ashâb'ı için şu duâyı okumadan nâdiren kalkardı:
(Allahümmaksim lenâ min haşyetike mâ yehûlü beynenâ ve beyne meâsîke ve min tâatike mâ tübelliğunâ bihi cenneteke ve minel-yakîni mâ tühevvinu bihi aleynâ mesaibed-dünya ve metti'nâ biesmâinâ ve ebsârina ve kuvvetinâ mahyeytenâ vec'alhül-vârise minnâ vec'al sa'renâ alâ men zalemenâ vensurnâ alâ men âdânâ velâ tec'al musîbetenâ fî dîninâ velâ tec'alid-dünya ekbere hemminâ velâ mebleğa ilminâ velâ tüsellit aleynâ men lâ yerhamünâ)
"Ey Allah'ım! Bize haşyetinden öyle bir pay ayır ki, bu korku sana karşı işlenecek günahlarla aramızda bir engel olsun. İtaatinden öyle bir nasip ver ki, o bizi cennete ulaştırsın. Yakîninden öyle bir hisse lütfet ki dünya musibetlerine tahammül etmeyi kolaylaştırsın.
Yaşattığın müddetçe bizleri kulaklarımızdan, gözlerimizden ve kuvvetimizden faydalandır. Aynı şeyi bizden sonra gelecek olan neslimize de nasip eyle.
İntikamımızı yalnız bize zulmedenlere karşı kıl. Bize düşmanlık edenlere karşı bize zafer ver. Musibetimizi dinimizde kılma. Dünyayı en büyük kaygımız kılma, ilmimizin son hedefi de kılma. Bize merhameti olmayanları üzerimize musallat eyleme." (Tirmizî)
"Hatmü'l-Evliyâ" kitabının müellifi Hakîm-i Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri şöyle söylemiştir:
"Allah-u Teâlâ'yı rüyâmda gördüm ve O'na;
'Yâ Rabb'i!
Ben imanımı kaybetmekten korkuyorum.' dedim.
O da bana; sabahın farzı ile sünneti arasında bir kere şu duâyı okumamı emretti:
(Yâ Hayyu yâ Kayyûm, yâ bedîussemâvâti vel-ard, yâ zel-celali vel-ikrâm, es'elüke en tuhyiye kalbî binûri ma'rifetike ebeden. Yâ Allah! Yâ Allah! Yâ Allah!)
"Ey Hayy! Ey Kayyûm!
Ey göklerin ve yerin yaratıcısı!
Ey Celâl ve ikram sahibi! Senden, kalbimi mârifetinin nuruyla ebediyyen diriltmeni isterim. Yâ Allah! Yâ Allah! Yâ Allah!"