Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
GÜNDEM - "Altın" Ne Zaman İniyor, Ne Zaman Çıkıyor? - Ömer Öngüt
"Altın" Ne Zaman İniyor, Ne Zaman Çıkıyor?
GÜNDEM
Uğur Kara
1 Temmuz 2019

 

-"Dolar-Altın" Tahminlerinde Gözden Kaçan Bir Parametrenin Analizi-

"Altın" Ne Zaman İniyor, Ne Zaman Çıkıyor?

Altının son yüz yıllık tarihi süreci iyi analiz edilirse "Amerikan doları"nın arkasındaki güç olan "Amerikan devleti'nin güç algısı"nın en az ekonomik veriler kadar hatta belki daha fazla altın fiyatlarına etki ettiği görülüyor.

 

Daha önce küresel ekonominin içinde bulunduğu durumu ve bütün dünya ekonomilerini etkileyecek bir küresel ekonomik kriz ihtimalini dile getirmiştik.

Kısaca bahsetmek gerekirse; 2008 yılında Amerika'da başlayan ekonomik krizi bastırmak için Amerika ve arkasından Japonya, İsviçre başta olmak üzere pek çok ülkenin merkez bankası trilyonlarca dolar tutarında karşılıksız para bastı. Ancak daha büyük bir krize engel olmak için başvurulan bu yöntem yeni sıkıntılara yol açtı. Ve bugün yeni ve daha büyük bir ekonomik kriz yaşanma ihtimali iyice kuvvetlendi. Bu durum sağlam para kabul edilen "Altın"a olan talebi artıran bir sebep olarak dile getiriliyor.

Bu doğru. Ancak buna mümasil ekonomik gerekçelerden başka "Altın" fiyatlarına etki eden ve gözden kaçan dolaylı ve fakat çok etkili bir parametreyi dikkat nazarlarınıza arzetmeye çalışacağız.

Siyasal, ekonomik, askerî analizler yaparken, genel olarak geçmişte yaşanılanlara, yani tarihî süreç içerisinde topladığımız verilere dayanarak bir sonuca gitmeye çalışırız. Fakat genellikle sadece analizini yaptığımız alanın içinde kaldığımız için sürece etki eden belki de çok önemli detayları kaçırmış oluruz ve sonuçta eksik bir değerlendirme ortaya çıkar.

Bugün ekonomi adı altında bir faiz-kumar düzeninin yürüdüğü malum. Bu düzen ağırlıklı olarak Amerikan para birimi "Dolar" üzerinden yürüyor. Paradan para kazanma düzeninde kumarhanenin sahipleri her türlü durumda parasını katlayarak çoğaltıyor. Üç kuruş sermayesinin bu kumar düzeninde erimesini istemeyen sade vatandaş ise genel olarak altına yatırım yaparak parasını korumaya çalışıyor. Haliyle altın fiyatlarının geleceği de merak ediliyor.

Ekonomistler doların, altının geleceği hakkında yorum yaparken genelde; "Amerikan merkez bankası faiz indirecek, faiz bindirecek", "Likidite şöyle artacak, böyle azalacak", "Şu veriler şöyle oldu bu veriler böyle oldu" gibi ekonomik veriler üzerinden analizler yapıyor. Bu tür tavsiyeler elbette göz açıcı ancak özellikle uzun vadeli (birkaç yıl, beş yıl hatta on yıl ve ötesi) trendleri tanımlamamıza yardımcı olan çok daha önemli bir unsur var:

Altın'ın değerinden bahsederken aslında altının dolar olarak karşılığından bahsetmiş oluyoruz. Dolayısı ile altının fiyatına dair son yüz yıllık tarihi süreç iyi analiz edilirse "Amerikan doları"nın arkasındaki güç olan "Amerikan devleti'nin seyri ve dünyadaki güç algısı"nın en az ekonomik veriler kadar hatta belki daha fazla altın fiyatlarına etki ettiği görülüyor.

Yüz yıllık tarihi süreçte altının düştüğü ve çıktığı birkaç on yıllık periyodlara bakıldığında "Amerikan gücü"nün yenilmezlik algısının güçlendiği süreçlerde altın fiyatlarının düzenli bir şekilde düştüğünü, tersi durumlarda, "Amerikan gücü"nün yenilmezlik algısının sarsıldığı durumlarda altın fiyatlarının yükseldiğini görüyoruz. Büyük ekonomik krizler bu algıyı beslediği oranda altın fiyatlarına etki ediyor. Yoksa etki edemiyor. Yine meselâ savaşların altın fiyatlarını yükseltmesi bekleniyor ancak savaş ne kadar büyük olursa olsun bu algıya olumsuz etki yapmıyorsa altın fiyatları beklendiği gibi yükselmiyor.

Meselâ 1929 buhranında aynı zamanda Amerika algısı da düştüğü için altın fiyatları büyük bir çıkış yaşıyor. Ancak 1933 yılında Roosevelt'in başkan seçilmesi "Yeniden Yapılanma (New Deal)" programını başlatması ile beraber ekonomik krizin şiddeti devam ettiği halde Amerikan algısı güçlendiği için altın tekrar düşmeye başlıyor. Yine 1939 yılında insanlık İkinci Dünya Savaşı gibi büyük bir savaş yaşadığı halde altının dolar karşılığı savaş esnasında da düşüyor ve bu düşüş 1970'lere kadar neredeyse otuz beş yıl devam ediyor.

Bu tarihte bir dip yapan altın 10 yıl içinde adeta bir füze gibi değer kazanıyor. Ekonomistler bu duruma tek sebep olarak Amerika'nın 1972 yılında doların altına endeksli olduğu düzeni terketmesi olarak gösteriyorlar. Halbuki tek sebep bu demek yanıltıcı olur. Zira bu tarihler aynı zamanda Amerika'nın Vietnam'da batağa saplandığının ortaya çıktığı tarihtir. 31 Ocak 1968'de Kuzey Vietnam ordusu ani bir hareketle aynı anda 36 bölgesel merkeze ve altı büyük şehirden beşine birden saldırmış ve Saygon'da ABD elçilik binasına girmeyi başarmıştı. Bu saldırı bir dönüm noktası oldu ve süreç 1973'de Amerika'nın Vietnam'dan çekilmesi ile sonuçlandı. 1975'te Amerika vatandaşlarını Vietnam'dan kaçırırken insanların helikopterlere binebilmek için verdiği mücadele belleklere kazındı.

1973'e tarihlenen bir başka gelişme ise "Petrol Krizi" idi. Petrol üreten Arap ülkeleri İsrail ile savaşlarında İsrail tarafını tutan Batılı ülkelere tepki olarak petrol kartını kullandı ve petrol fiyatları hızla yükseldi. Bu olay Batı merkezli küresel ekonomide önemli değişimlere sebep oldu.

1970'lerde, 1980'e gelinceye kadar altın tarihte görülmemiş derecede adeta bir füze gibi değer kazandı. Amerikan algısının düşüşüne, siyasal, ekonomik, askerî gelişmelerin eşlik etmesi altının yükselişinde adeta bir çarpan etkisi oluşturdu.

1980'e gelindiğinde para babalarının altının yükselişini engellemek için türev piyasaları kullanmaya başladığı söyleniyor. Ancak yine burada da Amerikan algısının yükselmesine sebep olan askerî-siyasî bir gelişme gözden kaçıyor: Sovyetlerin Afganistan'a müdahalesi. Bu müdahale Sovyetlerin yıkılışını hızlandırıp, 1989'da dağılması ile neticelendi. Altın da 2000 yılına gelinceye kadar 20 yıl boyunca -bazı dalgalanmalarla beraber- genel olarak sürekli bir düşüş yaşıyor. Komünist bloğun yıkılması ile birlikte Amerika'nın mutlak zaferinin konuşulduğu ve "Tarihin sonu" diye tezlerin yazıldığı bir dönemden bahsediyoruz.

Ve yine 2001 yılında Amerikan algısını bozan ve hatta bütün dünyayı geri dönülmez bir kargaşaya sürükleyen mühim bir hadise yaşandı. 11 Eylül saldırıları.

Bu tarihten sonra yeniden yükselişe geçen altın on yıl sonra 2011 yılında yeni bir zirveye 1900 dolar/ons seviyesine yükseldi. Mortgage krizinin ardından yaşanan 2008 ekonomik krizinin bile (biraz daha sert bir dalgalanma yaşanmış olsa da) 2001 yılından sonra başlayan bu genel yükselen grafik çizgisine anormal bir tesiri olmadığını görüyoruz.

Bu gerçeklik bahsettiğimiz siyasal algının ekonomik gelişmeler kadar, hatta ekonomik gelişmelerden daha fazla altın fiyatlarına etki ettiğini gösteriyor.

2011 yılı Eylül ayındaki altın ons fiyatlarının zirve yaptığı tarihe kadar son yüzyıldaki altının dolar karşılığının iniş çıkışlarını bu şekilde sistemleştirmek mümkün görülüyor.

Son 10 yılda ise altın dalgalı bir seyir takip ediyor. Bu dönemde "Amerikan algısı"nın da dalgalı bir seyir izlediğini söyleyebiliriz. Fakat gelişmeleri anlamlandırmak biraz daha zor. İklim uzmanlarının 2010 yılından sonra iklim tahmini yapmakta zorlandıklarını söylediği gibi; sosyal, ekonomik, siyasal bilimlerde de benzer bir durum yaşanıyor. Yerküre bir kaos ve kargaşa dönemi yaşıyor. Her türlü duruma hazırlıklı olmak gerekiyor.

Yine de altınla ilgili yukarıda izah ettiğimiz sistemle de bağlantılı olarak bazı tahminler ileri sürebiliriz. Tabii burada altının ons fiyatının 1980 yılında çıktığı zirve ile 2011 yılında yakaladığı zirvede fiyatlara türev piyasaların kullanılarak büyük bir müdahale geldiğini söyleyen görüşleri de dikkate almak lazım. Zira küresel kumar düzeni içinde miktar olarak nispeten küçük kalan altın piyasasının müdahalelere açık olduğunu söylemek mümkün.

Amerikan algısından gidersek Obama'nın ikinci döneminde (2012-2016) Amerikan algısının biraz düzeldiğini hatırlayabiliriz. Bu dönemde de altın fiyatlarının nispeten düştüğü görülüyor. Trump'la beraber Amerikan içindeki kavganın da ayyuka çıkması ile beraber Amerikan algısının tekrar bozulduğunu, 2008 krizinin devamında devasa boyutlarda basılan karşılıksız paraların artçı sarsıntılarının görülmeye başlandığını görüyoruz. Küresel ekonomik kriz beklentisi; doların rezerv para özelliğine karşı Çin, Rusya, İran, Türkiye gibi ülkelerin başını çektiği karşı duruşun yayılması ve buna mümasil ekonomik gelişmeler bozulan Amerikan algısı ile birleşince altın fiyatları da yükselişi zorlamaya başladı. Ancak fiyatları baskılamaya çalışan bir güç var. Amerika'nın trilyonlarca dolar para bastığı, hemen bütün merkez bankalarının altın stoklarını artırmaya çalıştığı bir dönemde fiyatların bu seviyelerde kalmasının bu baskı sayesinde olduğunu söyleyebiliriz.

Binaenaleyh görüldüğü üzere "Küresel ekonomik kriz çıktı altın da çıkacak", yahut "Amerika İran'a harp açacak altın çıkacak" gibi tek parametreye dayanan yorumlar eksik kalacaktır. Hatta farz-ı muhal Amerika'nın İran'da kolay bir zafer kazanması fiyatlara negatif etkide dahi bulunabilir. Ancak zorba Amerika'nın artık kolay bir zafer kazanması zor.

Amerikan devletinin hoyrat, zorba karakterine, yularından kurtulmuş hayvan gibi sağa sola saldırmasına bakıldığında altında yıllara uzayan bir düşüş grafiği beklemenin boş bir hayal olduğunu söyleyebiliriz. Bilakis altının yükselişinin baskılanamadığı durumlarda tarihte görülmemiş yükselişlerle de karşılaşabiliriz. (Önemli not: Bu analizin altının dolar karşılığına göre yapıldığını hatırlatmak isteriz. Türk parasının dolar karşısında değer kazanması yahut değer kaybetmesinin bu iniş çıkışları katlayan bir etkiye sebep olabileceği unutulmamalıdır.)

Binaenaleyh yukarıda bahsettiğimiz gibi son on yılda nasıl ki iklimsel değişimleri tahmin etmek zorlaştı, ani değişimler, seller, afatlar çoğaldı; bunun gibi ekonomik, siyasi, askerî olarak da benzer bir dönemin içerisindeyiz.

Bütün bu belirsizlikler ve beklenen tehlikeler içerisinde altının iniş-çıkışını takip ederek paradan para kazanma hevesine düşmek yerine; altının güvenli bir liman ve her halükârda geçer akçe olduğu gerçeğini unutmamak lâzımdır.

Muhterem bir zâtın bu hakikati tek cümle ile özetleyen beyanları ile:

"Kâğıt yanar kül olur, altın yanar külçe olur."


  Önceki Sonraki