Ebu Abdullah [Muhammed bin Ali el-Hakîm et-Tirmîzî] -rahimehullâh- buyurdu ki:
Bana Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-in:
"Ben size iki şey bıraktım: Biri Allah'ın Kitabı, diğeri ise yakın akrabamdır." (Tirmizî, Menâkıb: 31; Ahmed bin Hanbel, Müsned, III/14, 17, 26)
Hadis'inden soruyorsunuz. Bu, Kûfeliler'in Hadis'lerindendir; Marûf bin Cerbûd'un Ebâ't-Tufeyl'den, onun Huzeyfe bin Esed el-Gaffârî'den, onun ise Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-den rivâyet ettiğine göre; o Vedâ Haccı sırasındaki Hutbe'sinde şöyle buyurmuştur:
"Ey insanlar!
Ben Havz'ımın başında benimle buluşacağınız an için sizden iki şey istiyorum. Size bıraktığım en büyük iki şey hakkında nasıl davranacağınıza bakarak onları gözetin:
Biri Allah'ın kudret eli ve desteğinin tarafınızda olması, sizin tarafınızdan el üstünde tutulması sebebiyle Allah'ın Kitab'ıdır; hepiniz ona sımsıkı sarılıp tutunduğunuz müddetçe katiyyen sapıklığa düşmezsiniz ve durumunuz değişmez.
Biri ise akrabam, yani Ehl-i Beyt'imdir; Latîf ve Habîr olan Allah bana haber verdi ki, bu ikisi Havz'ın başında benimle buluşuluncaya dek hiç ayrılmayacaklardır." (Ahmed bin Hanbel, Müsned: 10681; Hâkim, el-Müstedrek, I/93)
Onu ayrıca yine bu minvâl üzere Abdülmelik bin Süleyman Atıyye el-Avfî'den, o Ebâ Sa'îd el-Hudrî -radiyallahu anh-den, [94] o da Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-den rivâyet etmiştir.
Bu Hadis Kûfe ehlinden gelir, insanların ise büyük çoğunluğu Kûfe halkına bu şeylerden dolayı ithamlar yöneltirler.
Ancak Süfyân ve Müsir gibiler, Şaabî, İbrahim ve onlar kâbilindan olan benzerleri, Alkame ve el-Esved gibileri de delil sahibi güvenilir imamlardır. Bu (ithâmı yönelten)ler ise öyle kimselerdir ki, hiçbir şey bilmezler. Onların imamları da yoktur, delilleri de yoktur; onlara mukabele edebilecek türden kimseler de değildirler. Çünkü onlar iftiracı bir topluluktur, onunla ilgili yaygara çıkarmak isterler, sonra tartışmaya girişir ve fitneye öncülük ederler, sonra da ayakları kayıverip birden düşerler. Zira onlar bu Hadis'leri kabul edebilecek bir noktada değildirler. Nitekim biz sözlerine bakarak onları teftiş ettik; onların üzerini örttükleri dışında umumiyetle ihtilaflı Hadis'ler de bulduk. Onlar çoğu zaman ifrata kaçarlar, nitekim Ganem ve fitne ehline de rücû ederler.
...
Nitekim Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-den rivâyet edildiğine göre şöyle buyurmuştur:
"Size benden bir Hadis iletilirse onu anlamaya çalışın, sakın inkâra kalkışmayın!
Onu dile getirin, veya küçümsemeyin; mutlaka onu tasdik edin! Şüphesiz ki ben ne anlaşılamayacak, ne de inkâra sebep olacak bir şey söylerim." (Tirmizî, Nevâdirü'l-Usûl, I, 233; Muttakî el-Hindî, Kenzü'l-Ummâl: 902)
Bu Hadis'i Hasan bin Alî el-Accilî Yahyâ bin Âdem'den, o İbn Ebî Zeb'den, o Saîd el-Makarrî'den, o Ebu Hureyre -radiyallahu anh-den, o ise Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-den bize bildirmiştir.