Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
EĞİTİM - Teknoloji Çağında Çocuklarımızın Eğitimi (1) - Ömer Öngüt
Teknoloji Çağında Çocuklarımızın Eğitimi (1)
EĞİTİM
Canan Büşra Kara
1 Mayıs 2019

 

Teknoloji Çağında Çocuklarımızın Eğitimi (1)

Tehlikeleri kendimize göre değil, çocuğumuzun yaşına göre algılayıp tedbir almak, daha sonra da çocuklarımıza ilk önce kendimiz örnek olup sonra onlara anlatmak gerekiyor.

 

Psikiyatrist doktorun yönlendirmesi ile yuvaya gelmeye başlayan, elinden telefonu alındığında çığlık atan ve inanılmaz tepki veren Alper; elinden tablet ve telefonu bırakmadığı için konuşamayan Ahmet; el kasları gelişememiş Ali ve Enes; tabletinde kendi yaşına uygun olmayan bir pencere açıp bazı şeylere şahit olan ve korkudan tuvalete gidemeyen, büyük abdestini altına yapan, yalnız uyuyamayan Sümeyye, Umut ve Musab; sürekli ekran başında olan ve içedönüklük yaşayan, sosyal beceriler ve iletişimde güçlük gösteren, gelişimsel bir bozukluk otizmine doğru kayan Fatma ve daha pekçok çocuk….

Maalesef her geçen gün sayısı artan benzer birçok vaka, ciddi bir toplumsal sorunun üzerimize doğru geldiğinin belirtileridir.

Ebeveynler olarak -her sorunda olduğu gibi- bu gibi sorunları bertaraf edebilmenin en önemli şartı "Anne ve baba hemfikirliliği ve kararlılığı"dır.

Örneğin günlük hayatta sıkça yaşanan bir sahne: Annesi "Telefonu verme, tamam yeter" diyor babasına. Fakat çocuk, telefon uzaklaştıkça seviyesi artan çığlığına devam ediyor, telefon yaklaştıkça çığlık yok oluyor. Ve etraftakiler, "Oh tamam verin eline telefonu, bitsin bu işkence" diye geçiriyor içinden.

Fakat gerçekten telefonu verince o işkence bitiyor mu? Elbette hayır. İşkencenin bittiğini düşündüğünüz o an; çocuğunuzu hayatı boyunca çekeceği bir tehlikenin içine atmış oluyorsunuz.

Birçok ebeveynden duyduklarımız:

"Ama hocam bu nasıl bir ağlama. Yazık. Çok üzülüyorum. Dayanamıyorum."

"Çok mu üzülüyorsunuz?"

"Evet, çok!"

"O halde sizin reçeteye de; 'Taviz vermekten kaynaklı üzüntü' yazıyoruz. Üzülün, çünkü bu çocuğu bu duruma sokan siz ebeveynlerisiniz. Üzülmeyi hak ettiniz. Fakat uzun vadede çok daha büyük üzüntüler yaşamak istemiyorsanız şimdi üzülün. Asla tutarsız ebeveynler olmayın ve taviz vermeyin. Bu şekilde tavizsiz bir davranışın çocuğunuzun üzerinde bıraktığı olumlu etkiye inanamayacaksınız."

Tableti, telefonu icat edenler kendi çocuklarını bu cihazlardan uzak tutuyorlar. Bunun nedenini hiç düşündünüz mü? Çocuklarımızı doğdukları andan itibaren onları teknolojiden korumalı mıyız? Evet, tam 3 yaşına kadar korumalıyız.

Oysaki daha birkaç aylık bebeklerini ayakta sallarken kulaklarının dibine cep telefonunu koyarak uyutan annelerimizin sayısı her geçen gün artmaktadır.

"Aman ağlamasın" diye bebek yaşta bağımlılığa ittiğimiz çocuklara, bir köşede elinde cep telefonu veya tabletle oynayan çocuklara artık aşinayız. Aileye sorsanız, "Nefes almak için" bunu yaptığını söylüyor. Bu noktada;

"Çocuğun o cihazla ne yaptığını takip ediyor musunuz?" diye sorduğumuzda;

"Arada bir bakıyorum Hocam; Elif diye bir çocuk günlük yaptıklarını aktarıyor." diye cevap veriyor.

Oysa birkaç hafta sonra aynı ebeveyn hiç yoktan (!) yere çocuğunda tuvalet korkusu ve kaygısı başladığını söylüyor.

Şunu ebeveynler olarak asla unutmamamız gerekir: Çocukta bir sıkıntı yoktan yere var olmaz; o sıkıntı sizin farkına varmadığınız herhangi bir şeyden var olmuştur. Mesela, bu örnekte çocukla çalışıldığında tuvalet korkusunun kaynağı; annenin masum gözü ile baktığı Elif'in videolarında Elif'in tişörtünün üzerindeki dinazor resmi çıkıyor karşımıza.

Evet, evlerine yorgun argın ulaşmış, kendinden ve hayatından bir türlü memnun olmayan anne-babalar çocuklarına yetecek solukları olmadığında bu rahatlatıcıyı (!) vermekten başka çareleri olmadığını düşünüyor.

Oysa, çocuk gözü hayatı bizim gibi görmüyor. Çocukların gerçeklik algıları bizden farklı. Meselâ geçtiğimiz yıllarda babasını gerçek silahla vuran 6 yaşındaki bir çocuğun babasına "Baba kalk, oyun bitti." dediği haberlere yansımıştı.

Bu nedenle biz ebeveynlere, çocuklarımızın algılarına karşı ciddi bir süzgeç olma görevi düşmektedir.

Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: "Çocuklarınızı kendi içinde yaşadığınız günlere göre değil, onların yaşayacağı günlere göre yetiştirin."

Bu söz eğitim adına çok değerli ve çok önemli bir sözdür.

İnternetin tehlikelerini de göz önünde bulundurmak, bunları kendimize göre değil, çocuğumuzun yaşına göre algılayıp tedbir almak, daha sonra da çocuklarımıza ilk önce kendimiz örnek olup sonra onlara anlatmak gerekiyor.

Eski zamanlarda çevre çocuğu eğitiyordu. Bugün ise artık böyle değil.

Bu yüzden ebeveynlerin yükü ve sorumluluğu günümüzde çok daha fazla.


  Önceki Sonraki