Allah-u Teâlâ Hazretleri:
"İman edenlerin zikrullah için kalplerinin saygı ile yumuşaması zamanı hâlâ gelmedi mi?" (Hadid: 16)
Âyet-i kerime'si ile müminlerin kalplerini Allah'ın zikrine vermelerini emir buyurmaktadır. Kalplerin Hazret-i Allah'tan gâfil olma tehlikesinden korunması, ancak zikrullah ile mümkündür.
•
Diğer âyet-i kerime'lerde şöyle buyuruluyor:
"Allah'ı çok çok zikredin. Tâ ki umduğunuza kavuşabilesiniz." (Enfâl: 45 ve Cum'a: 10)
"Ey iman edenler! Ne mallarınız, ne evlâtlarınız sizi zikrullahtan alıkoymasın." (Münâfikûn: 9)
"Rabb'ini gönülden, yalvararak, boynu bükük ve ürpererek hafif bir sesle sabah-akşam zikret! Sakın gâfillerden olma!" (A'raf: 205)
"Hacc ibadetlerinizi bitirdiğinizde, atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı zikrediniz." (Bakara: 200)
"Rabb'inin adını an ve her şeyi bırakıp yalnız O'na yönel." (Müzzemmil: 8)
•
Allah-u Teâlâ iman edip amel-i sâlih işleyenleri ve çok çok zikredenleri ayırmaktadır:
"Ancak iman edip amel-i sâlih işleyenler ve Allah'ı çok çok zikredenler müstesnâdırlar." (Şuarâ: 227)
•
Zikrullah, hidayete ermenin bir şükran ifadesidir:
"O size nasıl hidayet ettiyse, siz de O'nu öylece zikredin." (Bakara: 198)
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde:
"Zikre muvaffakiyet Allah tarafından bir nimettir. O nimetin şükrünü yerine getiriniz." (Münâvî)
İnanan bir mümin için hidayete ererek dünya saâdetine ve âhiret selâmetine nâil olmaktan daha büyük bir lütuf tasavvur edilemez.
Kudsî Hadisi şerif'lerde şöyle buyuruluyor:
"Ey Âdemoğlu! Beni zikrettikçe şükrümü ifa etmiş ve beni unuttukça hakkımı unutmuş olursun." (C. Sağir)
"Ben kulumun zannına göreyim, beni zikrettiği yerde ben onunlayım. Kulum beni kendi içinde zikrederse, ben de onu kendi nefsimde zikrederim. Beni toplulukta zikrederse, ben de onu daha hayırlı bir toplulukta zikrederim." (Buharî)
•
Zikrullah; dinimizin emri, imanın alâmeti, ibâdetlerin beyni, aklın nûru, kalbin cilâsı, ruhun hayatı, gönlümüzün miracı ve her derdin ilâcıdır.
Hadis-i şerif'te:
"Zikrullah kalplerin şifâsıdır." buyuruluyor. (Münâvî)
Zikir nûrdur, zikrullahla meşgul olanın içi nûrlanır. İç nûrlanınca hikmet husule gelir.
Zikrullah, kulu gafletten koruyan mânevî bir zırhtır.
Rızâullah'a, Likâullah'a vâsıl olmak isteyenler zikrullaha devam etsinler.
"İnsan bir şeyi severse, daima onu yâdeder." (C. Sağir)
Hadis-i şerif'i mucibince, bir şeyi seven onu hiç dilinden düşürmez.
Allah-u Teâlâ da o kulunu şu ilâhî iltifatlarla taltif buyurur:
"Kulum beni zikredip dudaklarını benim için kıpırdattığı müddetçe ben kulumla beraberim." (İbn-i Mâce)
"Bir kul benim zikrimle meşgul olmasından dolayı kendi ihtiyaçlarının talebini unutursa ben o kuluma kendisi istemezden önce in'am ve ihsan ederim." (Tirmizi)