Üstün sıfatlarla mükerrem olarak yarattığı insanların dünya saâdetine, âhiret selâmetine kavuşabilmeleri için; hayatlarını tanzim edecek hükümler, emir ve yasaklar koyma hakkı yalnız Hazret-i Allah'a âittir.
Bunun içindir ki, ilk insanı ilk peygamber kılmış, insanların irade ve terbiyesini peygamberleri vasıtası ile gönderdiği ilâhi hükümlerle bizzat üzerine almıştır.
Âyet-i kerime'lerinde:
"Yolun doğrusunu göstermek Allah'a âittir." (Nahl: 9)
"Hüküm ancak Allah'ındır. O, yalnız kendisine kulluk etmenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur." (Yusuf: 40)
"Bu hükümler Allah'ın hududlarıdır. Kim Allah'ın hududlarını aşarsa, kendine yazık etmiş olur." buyuruyor. (Talâk: 1)
Hazret-i Allah'ın bütün hükümlerinde, emir ve yasaklarında birer hikmet, insanlar için birer menfaat vardır. Bu hikmet ya bir zararı gidermek veya bir menfaat sağlamak içindir.
Binaenaleyh neyi emretmişse seve seve yapmak, neleri yasaklamışsa onlardan uzak durmak üzerimize farzdır.
Bir Hadis-i şerif'te şöyle buyuruluyor:
"Allah'ın emrini aziz tut ki, Allah da seni aziz kılsın."
Zikrin mânâsı, Allah-u Teâlâ'nın yüceliğini meth-ü senâ etmek maksadı ile dilden ve gönülden gelen güzel kelimelerle anmak demektir.
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri:
"Benim zikrim için namaz kıl!" (Tâhâ: 14)
Âyet-i kerime'si ile namazı emretmiş olduğu gibi:
"Ey iman edenler! Allah'ı çok çok zikredin." (Ahzab: 41)
Âyet-i kerime'si ile de kendisini zikretmeyi emretmiştir. Namaz da ilâhî bir emirdir, zikrullah da ilâhî bir emirdir.
Âyet-i kerime'de:
"Zikrullah elbette en büyük (ibadet)tir." buyuruluyor. (Ankebut: 45)
Allah-u Teâlâ Mâide sûresi 91. Âyet-i kerime'sinde zikrullah ile namazı ayrı ayrı beyan etmiştir:
"Şeytan, içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi zikrullahtan ve namazdan alıkoymak ister."
Bir Âyet-i kerime'sinde de şöyle buyuruyor:
"Namazı bitirdiğiniz zaman, ayakta iken, otururken ve yanlarınız üzerinde yatarken de Allah'ı zikredin." (Nisâ: 103)
Bu emre uyan ve gereğini icrâ edenler Hakk'ın sevgisini kazanırlar.