• Kerahat vakti değilse iki rekât Tahiyyetül-mescid namazı kılınır. İmkân bulunursa bu namazı kabr-i saâdet ile minber arasında kalan kısımda kılmak çok faziletlidir.
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Minberim ile hânemin arası cennet bahçelerinden bir bahçedir." (Buhârî)
• Mescid-i nebevî'de ard arda kırk vakit namaz kılmak çok faziletlidir.
Enes -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Kim benim mescidimde hiç birini kaçırmadan ard arda kırk vakit namaz kılarsa ona ateşten kurtulma, kabir azabından kurtulma ve münafıklıktan uzak olma beratı yazılır." (Ahmed bin Hanbel)
• Medine-i münevvere'de kalındığı müddetçe Mescid-i nebevî'den ayrılmamak gerekiyor.
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Beyt-i şerif'de edâ olunan namazın birisi diğer yerlerdeki namazların yüzbinine ve benim mescidimde kılınan namazın biri, aynı şekilde başka yerlerde kılınan namazların binine ve Beyt-i makdis'te (Mescid-i aksa'da) kılınan namazın birisi dahi diğer yerlerde kılınan namazların beşyüzüne denktir." (Tirmizî)
• Müslüman olup Medine'de göçmen olarak kalacağına dair Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-e biat eden bir bedevî ertesi günü sıtmaya yakalanınca, tekrar eski yerine dönmek için biattan muaf tutulmasını istemiş ancak her defasında reddeden Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Medine demircilerin körüğü gibidir. Demirin pasını giderir. İyisini, madenini parlatır." (Buhârî)
Öyle bir Medine ki, lâyık olmayanı dışarı atar.
Diğer Hadis-i şerif'lerde ise şöyle buyuruluyor:
"Medine-i münevvere'de bir Ramazan-ı şerif'i tutmak, diğer beldelerin bin Ramazan'ından, kezâ bir Cuma namazını orada edâ etmek diğer beldelerin bin Cuma'sından efdâldir." (Câmiüs-sağir)
"Allah'ım! Bize Medine'yi, Mekke'yi sevdiğimiz gibi hattâ daha fazlası ile sevdir. Rızık ve azıklarımıza bereket ihsan et; Medine'yi bize sıhhatli kıl, sıtmasını Cuhfe'ye defet." (Buhârî)
• Medine-i münevvere bir nur beldesidir. Gerçekten çok büyük hürmet ve tâzim lâzımdır.
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Medine Âir dağından filân yere kadar haremdir, muhteremdir. Kim ki Medine'nin bu haremi içinde dine aykırı bir bidat çıkarır, Kitap ve Sünnet'e muhalif bir iş işlerse, veya çıkaranı korursa Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti üzerine olsun. Bunların ne tevbesi ne de fidyesi kabul olunmaz." (Buhârî. Tecrid-i sarîh: 882)
"Medine, falan yerden filân yere kadar haramdır. Ağaçları kesilmez. Kim bunu yaparsa Allah'ın meleklerin ve bütün insanların lâneti üzerine olsun." (Buhârî)
Ayrıca Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
"Allah'ım! Mekke'ye verdiğin bereketten iki kat fazlasını Medine'ye ihsan eyle!" diye duâ etmişlerdir. (Buhârî. Tecrid-i sarîh: 895)
• O mübarek nur beldesinde büyük bir aşk deryası vardır, herkesin göremeyeceği bir âlem mevcuttur. Çok büyük bir makamdır.
Şâirin dediği gibi:
"Sakın terk-i edebten kûy-ı mahbubu Hüdâ'dır bu,
Nazargâh-ı ilâhidir, makam-ı Mustafa'dır bu."
Her an huzurda olma hâlini muhafaza edip, çok resmi durulmalıdır. Kişi her zaman edebini muhafaza etmeli, içini, dişini, dışını temiz tutmalıdır.
Böyle hareket edilirse büyük lütuflara nâil olunur, kimsenin görmediği güzel nimetlerle, ihsanlarla merzuk olunur.
Orada alınacak bir tek nefeste bile mânevî bir hayat gizlidir. Orada cennet hayatı var. Burası bir damla feyze muhtaç, orada feyiz deryaları mevcut.