Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (83) - Dikkat Edilmesi Gereken Bazı Hususlar - Ömer Öngüt
Dikkat Edilmesi Gereken Bazı Hususlar
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (83)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Ocak 2018

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (83)

 

Dikkat Edilmesi Gereken Bazı Hususlar:

Güzel, tatlı geçinmek ne güzel şey. Güler yüz, tatlı söz ne kadar güzel şey.

Onun için fakir der ki:

Yap da geç ama kırma! Çünkü yarın topraktasın. Düşman olacağına olmayıver!

Yolun çok nazik olduğunu, Hazret-i Allah'a ve Resulullah'a ait olduğunu bilin. Ona göre söyleyeceğiniz söze, atacağınız adıma, yiyeceğiniz lokmaya çok dikkat edin. Çünkü yediğin lokma helâl ise ibadetle hikmet olur ve hikmetle konuşursun. Atacağın adımın nihayetine bakacaksın, sonu nereye varıyor?

Onun için bu üç noktaya çok dikkat etmek lâzım.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyuruyorlar:

"Bir kimse, Allah'ın sevdiği bir söz söyler de o söz ile Allah-u Teâlâ'nın rızâsına ulaşabileceğini zannetmez.

Hâlbuki Allah-u Teâlâ o hayırlı söz sebebiyle kıyamete kadar o kimseden râzı olur.

Diğer bir kimse de Allah'ın gazabını mucip bir söz söyler, o sözün kendisini Allah'ın gazabına ulaştırabileceğini zannetmez.

Hâlbuki Allah-u Teâlâ o kimseye o kötü söz sebebiyle kıyamete kadar buğzeder." (Tirmizî)

Bir söz vardır, hiç kimse uymaz ebedi saadete erdirir. Bir söz vardır, kimse umursamaz ebedi felakete erdirir.

Çok dikkatli olmamız gerektiğini, Huzur-u ilâhi'ye çıkacağımızı size yavaş yavaş duyurmaya çalışıyorum.

Allah'ım ezelden aldıklarından etsin. Bu yol Hazret-i Allah'a ve Resulullah'a ait bir yoldur. Bunun için Cenâb-ı Hakk kimi nasip edip de aldıysa, bu alış kurtuluş olmuş oluyor.

Çünkü Âyet-i kerime'de:

"Ancak iman edip amel-i sâlih işleyenler, birbirlerine Hakk'ı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler müstesnâdır." buyuruluyor. (Asr: 3)

Onlar gerçek imana erenlerdir. Yaptıkları hayırlı amellerin karşılığını ahirette alabilmak için sabırla ömür sürerler, sonsuz olanı geçici olana tercih ederler. Bunun içindir ki haram yollarla elde edebilecekleri her türlü kazancı reddederler. Ömür sermayesini iyiye kullanarak kârlı çıkarlar.

Hazret-i Allah'a, Kitabullah'a, Resulullah'a iman ve sonra sâlih amel işlemek bizim için en büyük vazife.

Cenâb-ı Hakk bizi bununla mükellef tuttu. Bu yola da münevver denmiş. Zâhirden bâtına geçmiş. Bu zâhirden bâtına geçiş ise, dış âlemden iç âlemine geçmiş ve birinci geçiştir.

Zâhirde bütün ilimler dışarıda. Fakat Allah-u Teâlâ kime nasip etti ise zâhiri ilimle meşgul olduğu gibi ona kalbinin kilidini açar ve kişi iç âlemiyle de meşgul olmaya başlar. Hazret-i Allah'ı zikreder, fikreder, tefekkür eder ve böylece meşgul olur.

Cenâb-ı Hakk buyuruyor ki:

"İçinizde... Görmüyor musunuz?" (Zâriyat: 21)

Dış âlemdeki bunu duymaz. Çünkü dışta. Bir insan ne kadar âlim olursa olsun dışta olduğu için içte olduğunu, bunu hissetmesi mümkün değil. Dışta arar, yerde arar, gökte arar, arşta arar. "Allah-u Teâlâ oradadır." der. Ondan ona yakın olduğunu bilmez. Dış âlemde kalır. Ne kadar âlim olursa olsun bilmez. Bilse de sureta bilir, gerçek manada bilmez.

Ve içeriye alınma basamakla olur. Ondan sonra murakabalarla içeriye nüfuz ede ede ede, bir gün olur varlığını ifna eder, Var'ı bulur. O zaman "Hakikaten içerdeymiş!" der, ama seneler geçti. O da nasibi olana.

 

Nurlu, Hikmetli ve Özlü Sözler:

"Benim hiçbir gün tahsilim yok. Böyleyken nasıl diyebilirim bu kitap benimdir diye. O'ndan değil de kendimden mi bileyim?

Yemin ederim ki benim çöp kadar değerim yoktur. Hem mânevi gözle görüyorum, hem de açık ediyorum. Hep O'nun, hepsi O'nun...

O beni gösteriyor, resim gibi gösteriyor. Ben bugün varım yarın yokum. Bunu çok iyi öğrenin. Birisi çıkıp:"Ben!" dediği zaman ona:"Yalancı!" deyin."

"Yapılan yanlış işleri hoş görürsen, zâlimin zulmüne ortak olmuş olursun. Onları desteklersen, küfrüne ortak olmuş olursun. Haksızlığa sükût edersen, dilsiz şeytan olursun. Allah için Hakk'ı söylersen, Allah ehli olursun."

"Isıtalım, soğutmayalım; kolaylaştıralım, zorlaştırmayalım."

"Sen yapma! Yapınca, bulmamak mümkün değil."

"Rahat zamanda Hazret-i Allah'a yönelen bir kimseye, musibet zamanında Hazret-i Allah ona rahatlık verir. Buraya çok dikkat edin."

"Hazret-i Allah'a sevilmek lâzım, sevilmek içinde O'nun seveceği işleri yapmak lâzım. Bunu unutmayın!

Ama O'nun düşmanıyla dost oldun mu da seni sevmez."

"Tavsiye ederim hayatta Hazret-i Allah'a dayanın. Allah ve Resul'üne dayanmayan bina yıkılmaya mahkûmdur. Vallahi Allah yıkar. Gizli sırrı ifşa ediyorum, Allah yıkar da âlem yıktı görünür."

"Bu topluluğa ayak uydurmak zordur. Çünkü Allah yoludur. Gaye yok, maksat yok, menfaat yok. Ne var? Rızâ var. Allah'ım rızâsından ayırmasın. Bu gemiye bin, bu topluluğa ayak uydur; ahirette ne demek istediğimi o zaman anlarsın."

"İhvan rahat aramaz, toplulukta gönül birliği arar."

"Nefsimiz vermeyi hiç sevmez. Bir kuruş da olsa beş kuruş da olsa hep almak ister, vermeye hiç yanaşmaz."

"Az söz hayır getirir, insan haklı da olsa çok sözde hayır yoktur."

"Ruh gıdasını aldıkça kuvvet bulur ve doyar. Nefis ise gıdasını aldıkça acıkır."

"Bir insan edebini muhafaza edebilirse, daima abdestli bulunup zikirle-fikirle çeşitli ibadetlerle meşgul olursa, evini cennet bahçesine çevirebilir."

"Namaz kılarken zihnim dağılıyor." diyen bir kardeşimize şöyle buyurdular:

"Namaza başlamadan evvel inşallah râbıta yapın, Salât-ü selâm getirin. Cenâb-ı Hakk dilerse huzurunuzu artırır. Çünkü râbıta ile kendinizi ve kalbinizi toplamış olursunuz."

"Bir insan kendisine istikamet vermeye çalışırken, hanımının, çoluk-çocuğunun üzerinde de cidden eğilmesi lâzım. Onları ahkâm mucibince yetiştirecek, cehennemden kurtaracak, cennete doğru yönlendirecek. Aksi halde onlar cehenneme doğru giderlerken kendisini cennette bırakmazlar."

"Öyle insan vardır ki; yalnız Allah için çalışır, malını da canını da ortaya koyar. Fakat halk ona düşmandır. Zaten onun halk ile hiç işi olmaz. O hep Hakk iledir.

Öyle insan da vardır ki; sırf maksat ve menfaat için çalışır. Görünüşte o halkın dostudur, halk da bu gibilerin hastasıdır. Çünkü o dalâlette, onlar da dalâlette. Bu gibilerin Hakk'la ilgisi olmaz."


  Önceki Sonraki