Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
GÜNDEM - Arabistan-İsrail Dostluğu Bölgeyi Ateşe Atacak! - Ömer Öngüt
Arabistan-İsrail Dostluğu Bölgeyi Ateşe Atacak!
GÜNDEM
Şinasi Çapa
1 Aralık 2017

 

Arabistan-İsrail Dostluğu Bölgeyi Ateşe Atacak!

Arabistan'ın Hristiyan-Haçlı-Siyonist ittifakının tuzağına düştüğü ve yeni prensin bunların güdümüne girdiği anlaşılıyor. Yine olan müslümanlara, mazlum halklara olacak.

 

Arabistan, İngiliz imzası ile kurulan; Vehhabi zihniyeti ile İslam Dini'ne en büyük darbeyi vuran; petrol zenginliği daima Haçlı-Siyonizm'in emrinde, Batı'nın para kasası ve kesesi olarak hizmet görmüş bir devlettir. Ortadoğu'da içinde barındırdığı Mekke ve Medine gibi Müslümanların göz bebeği olan iki Mübarek Beldeyi temsil kabiliyetinden yoksun bu ülke, Körfezdeki kardeş ve dindaş devletlerle devamlı problemler yaşamış, Filistinliler başta olmak üzere Yemen ve Afganistan gibi ülkelerin tarumar edilmesinde baş aktörlerden birisi olmuştur.

Radikal dinci akımlar adıyla ortalıkta görünen ve Müslüman coğrafyanın kan deryasına dönmesinde etkili olan; İslâm maneviyatını, tasavvufu, Allah dostlarını ve hatta Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in ruhaniyetini ve nuraniyetini inkâr eden örgütlerin, fitne kaynaklarının finansında ve desteklenmesinde birinci dereceden sorumludur.

Afganistan'dan Bosna Hersek'e, Kafkasya Çeçenistan'dan Yemen'e kadar Müslümanların yaşadığı bölgelerde Vehhabilik Dini'ni yaymak için Petro-dolarlarını akıtmış, bu coğrafyaların 'Kan gölü' haline gelmesinin sebeplerinden birisi olmuştur. Bu ülke İngiliz-Siyonist ittifaka hizmet için sahneye sürülmüş, onlar da tam anlamıyla kendilerine verilen görevi yerine getirmişlerdir.

Şimdilerde yeni bir oluşum ve değişimin habercisi olarak 'Ilımlı İslam' projesinin Ortadoğu ayağını kaldırmaya çalışmaktadır. FETÖ Terör Örgütü ile Türkiye'de istediği başarıyı yakalayamayan Batı-Siyonist-Haçlı İttifakı, yeni bir ortak olarak Suudi Arabistan'ı seçmiş oyununu sahneye sürmeye başlamıştır.

Arabistan Kraliyet Ailesi'nde Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın gizli bir şekilde İsrail'e gittiği ve Siyonistlerle işbirliği içine girdiği, ardından ABD'ne gidip orada Trump ve şürekâsı ile görüştüğü biliniyordu. Mısır'a Batı ve Siyonizm adına el koyan Sisi'ye söylendiği gibi Veliaht Prense de 'İsrail ile dost olursan rahat edersin' sözleri söylenmiş, o da geleceğini sağlama almak adına saray şürekâsını, prensleri, zengin işadamlarını birer birer tutuklatmaya başlamış, servetlerine el koyulmuştur. Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu adı altında yeni yargılama sistemi için bazı hâkimler terfi ettirilmiş, yenileri görevlere getirilmiş, seksen bir yaşındaki babası Kral Selman'a görevleri onaylattırılmıştır. Arabistan'da yolsuzluk soruşturması kapsamında 1700 hesabın dondurulduğu ve 800 milyar dolar bir servete el konulabileceğinden bahsediliyor. Trump'un Arabistan ziyaretinden sonra ortalarda dolaşan Arabistan'a 300-400 milyar dolar haraç kestiğine dair rivayetlerin ardından bu gelişmeler yaşanmıştır.

Şu anda Arabistan'da Yahudilerin, Amerikalıların planladıkları tezgâhlar oynanıyor. ABD Başkanı D. Trump'ın başkan seçildikten sonra ilk ziyaretini Suudi Arabistan'a yapması, milyarlarca dolarlık silah anlaşması yapması bölgede yeni planların başlangıcı olmuş ve Trump'ın Yahudi damadı J. Kushner'in Veliaht Prens ile görüşmek üzere Riyad'a gitmesinden sonra tutuklamalar başlamış, yaşlı Kral bay-pass edilerek yeni Ortadoğu politikası sahneye sürülmüştür.

Lübnan, Katar, İran hedefte. Mısır ve Arabistan aynı şekilde parçalanacaklar ülkeler listesinde. Arabistan katiline aşık bir ülke durumunda maalesef. Çünkü Üst Akıl diye adlandırılan Yahudi Sermayedarları, dünyanın elde kalan mevcut kaynaklarını -ki doğalgaz ve petrol başta olmak üzere- avuçlarının içine almak ve sömürü düzenlerini sürdürmek istemektedirler. Niyetleri şimdilik 800 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilen Prensler ve işadamlarının mallarına el koymak ve nihayetinde Arabistan'ın bütün mevcut rezervlerini kontrol altına almaktır.

Arabistan, çalkalanacağı ve büyük bir felakete sürükleneceği günlere götürülüyor.

 

Neler Oluyor?

Kısa adı Saudi ARAMCO olan Suudi Arap Amerikan Petrol Şirketi'nin Amerikan Borsaları'na açılması Trump'ın isteği ile başlamış; buna saraydaki üst düzey yetkililer, bazı bakanlar ve çok zengin işadamları karşı çıkmışlardı. Dünyanın en büyük petrol şirketi olan bu şirket ağırlıklı olarak Suud sermayesi ile kurulmuştu. Bu şirketin Amerika'ya ağırlıklı olarak alınması fikri Trump için çok iyi bir ekonomik başarı olacaktı. Kavganın bir sebebi de budur.

Lübnan Eski Başbakanı Refik Hariri 2005 tarihinde Beyrut'ta büyük çaplı bir bombalama eylemi ile öldürülmüştü. ABD cinayetten Suriye'yi sorumlu tuttu. Refik Hariri çok zengindi ve Arabistan'da büyük yatırımları vardı. Servetinin önemli bir bölümü oğlu şimdiki başbakan Sa'd el Hariri'ye kaldı. O da yatırımlarına devam etti, zenginliğine zenginlik kattı, babasının çizgisinde yürüdü, başbakan oldu. Suudi Arabistan'ın Lübnan'daki vatandaşlarının bu ülkeyi terk etmelerini istemesi, savaşın kapıda olduğu şeklinde yorumlandı. (Hemen ardından Kuveyt ve BAE de vatandaşlarına aynı çağrıda bulundu.) Arabistan'da bulunan Sa'd el Hariri ise hayatının tehlikede olduğu gerekçesiyle başbakanlıktan istifa ettiğini duyurdu. Rehin alındığı söylendi. 17 gün sonra önce Fransa'ya sonra ülkesine dönebildi.

Yemen'de ayrılıkçılar, hükümet güçleri, Husi'ler kıyasıya savaşıyor. Bu ülkenin karıştırılmasında İran'ın rolü olduğu ileri sürülüyor. İsrail, İran ile Suudi Arabistan'ın kapışmasına zemin hazırlıyor. Bölgede meydana gelen bütün olaylarda, savaşlarda, vuruşmalarda İsrail kazançlı çıkıyor. Güney Lübnan'daki Hizbullah'ın varlığı İsrail için beka meselesidir. Hizbullah'ın bölgedeki gücü biliniyor ve bu örgüt 2006 İsrail saldırılarında İsrail'in beklemediği bir direnişte bulunmuş ve İsrail ağır bir yenilgiye uğramış, unutamayacağı bir ders almıştı. Şii Lübnan Hizbullah'ının İran'la olan bağı İsrail için ayrı bir korku kaynağıdır.

İran, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri büyük bir tehlikenin içine çekiliyor. Bunun fitili ateşlenmiş durumda. İsrail, Arabistan ve BAE dostluğu! BOP'nin yeni şekliyle ortaya sürülüyor. Bölgedeki karışıklıkları paraya çevirmenin planını yapan ülkeler bu karmaşık ortamdan faydalanarak harekete geçmişlerdir. Fransa BAE'ne iki adet savaş gemisi satmıştır. BAE'nin Abu Dabi'de Fransa'nın açtığı Louvre Müzesi için Fransa'ya 525 milyon dolarlık büyük bir meblağ ödeyeceği söylenmektedir.

Daha evvel İran-Irak savaşında Batılılar kasalarını doldurmuşlar iki komşu ülkeyi birbirlerine kırdırmışlardı. Hatırlanacağı üzere bu savaş tam sekiz yıl sürmüştü.

ABD bölgede etkinliğini daha derinden sürdürmek isterken İran Rusya ve Çin ile ikili ilişkilerini geliştiriyor. Diğer yandan Pakistan da Türkiye gibi ABD baskılarından muzdarip ve ABD'ne karşı bir siyaset geliştiriyor. Pakistan Genelkurmay Başkanı İran'ı ziyaret etti. Pakistan ile İran yakın işbirliği yapma kararı aldı; İran Devrim Muhafızları komutanı "Düşmanların tehditlerine karşı 40 yıllık direniş deneyimiyle İran İslam Cumhuriyeti, savunma ve direniş birikimlerini Pakistan'a sunmaya hazırdır." dedi. Pakistan Genelkurmay Başkanı da, "Pakistan'ın İran ile olan ilişkilerine herhangi bir üçüncü tarafın müdahalesine izin vermeyeceğini" söyledi.

ABD Başkanı Trump 'Pakistan'ın Afganistan politikasında değişikliğe gitmesi, aksi takdirde sonuçlarına katlanacağı' tehdidinde bulunmuştur. Aynı şekilde son zamanlarda İran'a yönelik baskıları da artmaktadır. ABD son olarak İran Devrim Muhafızları Ordusu'nu küresel terörizme ilişkin Başkanlık kararnamesi ve Amerika'nın düşmanlarına Yönelik Yaptırım Yasası kapsamına almıştır.

"Akdeniz-Hindistan çizgisini oluşturan ülkelerin/hattın iki ucunu tutan Suriye ve Pakistan'da yaşananlar anımsandığında, ABD ve İsrail'in bu hattan korkusu iyi anlaşıldığında, Amerika'nın Afganistan'a yeniden abanması, yine Pakistan'da son haftalarda yaşananlar, Türkiye ve Rusya'nın bu cepheye verdiği sırt da eklendiğinde, S. Arabistan'dan zirve yapan yeni "denge bozucu hareketler"i anlamlandırmak kolaylaşır...

İran'ın yeni Amerikan yaptırımları ve İsrail kışkırtmalarına karşı, İslamabad'ın Washington'a güvensizliğini 'ittifaka' katma arzusu anlaşılır.

… Kısaca; iki ülke, ABD ve İsrail'in bölgeye yönelik hazırlıklarına karşı politikalarını uyumlulaştırmaya çalışıyor…" (Nedret Ersanel, 11.11.2017)

 

İran ve Arabistan'ın Savaştırılması Oyunu:

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Riyad'ın Tahran'la karşılıklı direk çatışma içine girmek istemediğini söylemekle beraber şu açıklamarı yapmıştır:

"Suudi Arabistan'a füze fırlatılması bir savaş nedenidir. İran'ın balistik füze programı ve teröre destek vermesi uluslararası kararları ihlal anlamına geliyor. Bunlardan ötürü İran'a ambargo uygulamayı görmek isteriz. Uluslararası toplum bu konuda harekete geçmeli. İran desteği ile terörist Hizbullah'ın faaliyetleri esef vericidir. …. Hizbullah, Lübnan sistemine el koymuştur. İran, Hizbullah ve benzeri silahlı örgütleri, Suriye'de olduğu gibi Hamas ve Husiler'i de kullanarak ülkelere hâkim olmak istiyor. Sa'd Hariri'nin yapmak istediği tüm girişimlere Hizbullah engel oluyor. Bizler Hizbullah'ı bir terörist örgüt olarak sınıflandırıyoruz. Tüm dünyanın bunu iyi bilmesi ve bunların faaliyetlerine engel olunması gerekir. Lübnan'ın Suudi Arabistan'a sıkıntı kaynağı olmasına izin vermemiz mümkün değildir."

Çok ince işler çevriliyor. Lübnan'da gerilim tırmanırken Suudi Arabistan ile İsrail'in bu ülkeyi vuracağı konuşuluyor.

İsrail eski Savunma Bakanı Yaalon; "İsrail ve Suudi Arabistan yeni müttefik olabilir. İsrail ile Sünni Arap ülkeleri İran'ın nükleer tehdidine karşı birleşmeliler." diyerek yürünecek yolu göstermektedir.

İsrail bu arada boş durmadan Lübnan sınırında Hizbullah'a karşı tatbikatlar yapıyor, savaş hazırlığını sürdürüyor.

Arabistan'ın Hristiyan-Haçlı-Siyonist ittifakının tuzağına düştüğü ve yeni prensin bunların güdümüne girdiği anlaşılıyor. Yine olan müslümanlara, mazlum halklara olacak. Bölgemizi ve dünyayı korkunç felaketler beklemektedir. Allah akıbetimizi hayreylesin.


  Önceki Sonraki