Ülke olarak büyük tehlikeler atlattık.
FETÖ-PKK-DAEŞ üçlüsü ile üzerimize gelen küresel güçler, bütün çirkin yüzleri ortaya çıkmasına rağmen hâlâ bu terör örgütlerini kullanarak bizi boğmaya, tökezletmeye çalışıyor, üzerimize geliyorlar.
"Terörle Savaş" ismi verilen, ancak küresel bir savaşın içinde ve ortasındayız. Küresel bir çete; taşeronu ABD, yancısı Almanya ve bu taşeron ülkelerin taşeronu terör orduları ile bize saldırıyor.
Karşı karşıya kaldığımız tehdit çok büyük.
Bu tehdidin büyüklüğünü, nasıl bir küresel savaşla karşı karşıya olduğumuzu doğru tanımlamamız ve bilmemiz gerekiyor. Bunu bilirsek nasıl bir teyakkuz hali içinde olmamız gerektiğini daha iyi kavrarız.
Bu kavrayıştan sonra; bu savaştan en az hasarla kurtulmak ve zafere ulaşmak için yapmamız gerekenleri doğru tespit edip uygulamamız icabediyor.
Hemen kısaca özetleyecek olursak;
Ortadoğu merkezli bir "Küresel Kraliyet" kurma planı yapan "Radikal-Dinci-Faşist" küresel paralel çete, bu planı uygulamak için harekete geçti. Sadece bölgeyi, Türkiye'yi değil, bütün dünyayı büyük bir kaos ve savaş bekliyor.
Plan bu kadar büyük olduğu için, hangi teyakkuz seviyesinde olursak olalım, mümkünse alarm düzeyini daha da üst seviyeye çıkartalım. Her bir kuruma, her bir makama en ehil kimse onu getirelim. Bulunduğu makamın hakkını veremeyenleri orada tutmayalım.
Bu ehliyetin en büyük ölçüsü şu olmalıdır:Vatanı için canını verecek, hiçbir şekilde satın alınamayacak karakterde olmak.
Bu karakterdeki kişiler bazen itirazcı olabilirler, sözünü sakınmayabilirler. Çünkü bunların idarecilerine olan bağlılıkları korkularından, yahut makam arzusundan değil, vatan ve devletin selametine olan düşkünlüklerinden gelir. Vatan ve devlete gönülden bağlıdırlar. Bu yüzden bu gibi halleri elden geldiğince tolere edilmelidir.
Eğer her bir makama ehlini getirmezsek, yahut ehil olanları küstürürsek o nispette bu küresel tehdite karşı işimiz zorlaşır. Zira vakit çok daraldı. Bir an bile hata yapma lüksümüz yok.
Yukarıda kısaca bahsettiğimiz üzere "Radikal-Fanatik-Faşist-Dinci-Siyonist" küresel paralel çetenin planı; Ortadoğu-İsrail merkezli "Küresel Kraliyet"i kurmaktır. Ana plan budur. Bütün dünyanın gün geçtikçe karışmasının, ABD gibi kelli-felli büyük bir devletin anlamsız bir şekilde kaos çıkartmak, dünyayı çamura batırmak için ısrarla ve azimle hareket etmesinin sebebi bu büyük plandır.
Türkiye'ye yapılan saldırılar bu büyük planın önemli bir parçası. Tehlike ve tehdit büyük.
Bu "Küresel Kraliyet" kelimesi rastgele seçilmiş bir tanımlama değildir. Bu faşist dincilerin peşinde oldukları şeyin tanımı da ismi de budur. Rahmetli Oktay Sinanoğlu eserlerinde bu çeteyi "Küresel Kraliyetçiler" diye damgalarken bir bilim adamı olarak gayet bilinçli bir isim tercihinde bulunmuştu. "Krallık" kelimesi bize masal kitaplarında kalmış bir şey gibi geliyor, ancak Batı dünyasında ve Siyonist bilincinde "Krallık" hâlâ güçlü ve ideal bir imgedir. (Bugün bütün dünyaya demokrasi, bilim, akıl diye ahkâm kesen Batı hâlâ kralların hüküm sürdüğü bir coğrafyadır. İngiltere, Hollanda, İspanya, İsveç, Norveç, Danimarka, Belçika birer krallıktır. Avustralya, Yeni Zelanda İngiliz kraliçesine bağlı birer devlettir. Avustralya halkı referandumda bağımsızlığı reddetmiştir.)
İsrail bu siyonist Küresel Kraliyetçi çetenin şımarık çocuğu, Amerika taşeronudur. Almanya "Kuntakinte" nin teslimiyetçi versiyonu, Çin menfaatçi sinsi işbirlikçisidir. "FETÖ-PKK-DAEŞ" zombi askerleri, Bilderberg-Mason vs. örgüt mensupları gayr-i meşru çocuklarıdır. Küresel ekonomi-finans tekelleri bu çetenin merkezî kadro elemanları, "Boğaziçi sermayesi" vs. isimlerle anılan para babaları bu küresel sermayenin masonik yerel uzantılarıdır. Sızdırılmış, satın alınmış, devşirilmiş yahut kumpas vs. ile esir edilmiş siyasetçi, bürokrat, yazar, profesör, iş adamı, aşiret lideri, cemaat-tarikat imamı-dedesi, kanaat önderi, sivil toplum yöneticisi … bu hasta yapıya hizmet eden virüslerdir. Bu sahte önderlere kapılan halk kesimleri ise virüsü, zokayı yutmuş kalabalıklardır.
Bu yapıyı anlamak için FETÖ'ye bakmak yeterlidir. Solcu, komünist, alevi, Atatürkçü, ateist, tarikatçı … her türlü maskeyi takarak, toplumun her tabakasına sızmaya çalışan FETÖ bu küresel çetenin çalışma şekli hakkında da bize bir fikir verecektir. Meselâ bu ülkede öteden beri hemen bütün sol örgütlerin yöneticileri Batı'nın taşeronu olmuştur. "Anti kapitalist", "Anti emperyalist" olduğunu iddia eden bu örgütlerin mensuplarının Batı ülkelerinde elini kolunu sallayarak dolaşması, PKK'nın Amerika'nın paralı askeri olmaya razı olması bunun canlı örnekleridir. Halbuki bu küresel faşistlerin çıkarlarına ve planlarına aykırı hareket edenler bizzat bu kapitalistlerin talimatı ile ortadan kaldırılmış, gariban örgüt üyelerine de "Faşistler öldürdü" diye propaganda yapılmıştır. Uğur Mumcu, Hablemitoğlu, Hrant Dink örneğinde olduğu gibi.
Dünyadaki bütün nüfusu 15-20 milyon ancak olan yahudilere dayanan Ortadoğu merkezli bir "Küresel Kraliyet" kurmak isteyince plan çeviriciler gerçek niyetlerini gizlemek, Amerika gibi ülkelerin arkasına saklanmak zorunda kalıyor. Aynı şekilde plan da ona göre büyük olmak zorunda.
Şimdi böyle büyük bir planın bu kadar küçük bir nüfusla uygulanabilmesi için neler yapılması lâzım?
1. Bir defa Ortadoğu'da büyük devlet, sorun çıkartacak bir ordu olmaması lâzım.
Lübnan, Irak, Suriye, Libya'nın başına gelenlerin bölge ülkeleri İran, Arabistan, Mısır ve Türkiye için de planlandığını, dağılan Suriye'yi toparlamaya çalışan ve bölgedeki askerî varlığını sağlama almaya çalışan Rusya'nın da hedefte olduğunu kesin bir bilgi düzeyinde tahmin edebilirsiniz. Arabistan ve Mısır'ın hem iç karışıklığa hem dış müdahaleye maruz kalacağını, İran'ın içerden karıştırılamaz ve Şii-Sünni savaşı çıkartılamazsa Irak gibi direkt taarruza uğrayacağını, Türkiye'nin siyasi birliğini ve ordusunu bozamadıkları müddetçe direkt işgale cesaret edemeyeceklerini, yaşanan gelişmelere bakınca nihai savaşın yirmi-yirmibeş yıllık yakın bir gelecekte Türkiye ile Amerika arasında yaşanacağını söyleyebiliriz.
2. Ortadoğu merkezli bir küresel kraliyet kurmak istiyorsanız, başka bir gücün buralarda dolaşması işinize gelmeyecektir. Bu sebeple Ortadoğu'da etki ve güç sahibi ülkelerin, sadece Rusya'nın değil, İngiltere, Fransa gibi ülkelerin de bölgeden tasfiye edilmesi lâzım.
3. Dayandıkları nüfusu kısa vadede istenilen düzeyde artırmak mümkün olamayacağına göre dünyanın ve bölgenin demografik yapısının bunlar lehine değiştirilmesinin tek yolu diğer milletlerin nüfusunun azaltılmasıdır. Bu da normal harplerle pek mümkün olmadığı için, nükleer-biyolojik-kimyasal harpler çıkartıp büyük bir tenkisat yapmak lâzım. (Oktay Sinanoğlu bir eserinde bu küresel kraliyetçilerin "Dünya nüfusunun %20'si köle olarak kalsa yeter" diye düşündüklerini yazmıştır.)
Bu küresel paralel çete bu büyük planına ulaşmak için Amerika'yı ateşe sürüklemekten, paçavra gibi kullanmaktan çekinmiyor.
Şimdi planın bu olduğunu bilirsek, yaşanan gelişmeleri ve gidişatın nereye doğru olduğunu tahmin etmek de pek zor olmayacaktır.
İlk büyük küresel savaşın Çin ile Amerika arasında değil, Rusya ile Amerika arasında olacağını tahmin edebiliriz. Çünkü bu çetenin kafası Ortadoğu merkezli çalışıyor. Rusya'nın S-400'leri, uçakları, gemileri ile Suriye'de, İsrail'in hemen dibinde bulunması, İran'ın aynı şekilde Lübnan'a kadar uzanan nüfuzu ve füze teknolojisi; Rusya'nın Ukrayna'yı yahut Gürcistan'ı işgal etmesinden, İran'ın ABD ile didişmesinden daha önemli bunlar için. Dikkat ederseniz Trump Kuzey Kore'yi hedefe koyduğu halde CIA başkanına kadar hemen bütün çete "Kuzey Kore tehdit değil" yollu açıklamalar yaptı, kriz ertelendi.
Bu fanatik, faşist, dinci çetenin bu büyük planı birçok ülkenin hatta bütün küresel güçlerin çıkarlarını da tehdit ediyor. İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya, Çin hatta bizzat Amerika'nın çıkarlarına aykırı bir plan. Bu ülkeler ne kadar durumun farkında tartışılır. Ancak çıkarlarının çiğnenmesinden hazzetmedikleri de ortada. Amerika'da yaşanan tartışmaların ve iktidar kavgalarının arkasında da bu var. Normalde bu çeteye karşı sesini çıkartmaya cesaret edemeyecek durumda olan emekli generaller öncülüğündeki WASP Amerikalılar'ın sesini çıkartmaya, gidişata dur demeye çalışmasının sebebi Amerika'nın bu çete tarafından kullanıldığını ve ateşe sürüldüğünü görmeleridir. Türkiye, Rusya ve hatta İngiltere ile kavgalı, bütün dünyayı kaosa sürükleyecek, Amerika'nın refahına zarar verecek, Amerikalıların tabutlarla ülkesine döneceği bu plana itiraz ediyorlar. Ancak ne hazindir ki bu grup maalesef umudunu Trump gibi bir adama bağlamak zorunda kalmıştır. Görüyorsunuz bu küresel çete Trump'un hakkından geliyor. Trump kolunu bile kıpırdatamıyor, istifa edeceği söylentileri dolaşıyor. Gidici görünüyor.
Yukarıda çizdiğimiz genel resime bakıldığında bu küresel çetenin en çok istemediği, çekindiği ülkelerin başında Türkiye'nin olduğunu tahmin etmekte zorlanmazsınız. Türkiye'de uğradıkları başarısızlığın bunların çok canını sıktığını, planlarına büyük bir sekte vurduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye'ye saldırmak, Türkiye'yi parçalamak için her yolu deneyecekler. Vazgeçmeyecekler.
Bu küresel çetenin ve taşeronu ABD'nin icratlarından rahatsız olan ülkelerin el altından Türkiye'ye destek verdiğini hissedebilirsiniz. Amerika ve Almanya gibi iki güçle Türkiye'yi sıkıştırmaya çalışmalarına rağmen bunda istedikleri gibi muvaffak olamamalarının arkasında İngiltere, Fransa gibi ülkeleri bu ittifaka dahil edememelerinin, WASP Amerikalıların içerden yaptıkları itirazların olduğunu tahmin edebiliriz.
Küffara güven olmaz. Ancak bu ayrışmadan ve çatışmadan yararlanmamız gerekiyor.
Bu çeteden ve planlarından rahatsız olan ülkeleri, küresel güç merkezlerini örgütlemeye, en azından bu çeteyle birlik olup üzerimize gelmemelerini temin etmeye çalışmalıyız. Uyanık ve derinden bir siyaset güdebiliriz.
Hatırlarsanız Rusya atom bombasını Amerikalı bilim adamları sayesinde yapmıştı:
"Rusya Başbakanı Vladimir Putin, Soğuk Savaş döneminde ABD nükleer gizli bilgilerini çalarak Moskova'ya getiren ve ABD'nin tek atom bombasına sahip güç olarak kalmasına engel olan Sovyet ajanlarını kutladı.
... ABD'nin Manhattan Projesi'nde çalışan bilim adamlarının nükleer silahın farkında olduklarını, Hiroşima ve Nagasiki'ye atılan bombaların nasıl bir sonuç verdiğini gördüklerini kaydeden Rusya Başbakanı, "Onlar da böylesine güçlü bir silahın tek elde olmasını doğru bulmuyordu…" değerlendirmesinde bulundu." (Haberrus.com, 24 Şubat 2012)
Türkiye elinde bilgi olanların itimat edebilecekleri bir mekanizma, kurum oluşturabilirse kendisi için lüzumlu olan bilgileri-teknolojileri bu şekilde elde etme ihtimali var. Meselâ FETÖ'nün piramit yapısındaki bütün isimler gayet belli ki Amerika'nın elinde var. Amerika'nın elinde varsa, İngilizlerin elinde de olabilir.
Amerika'nın DAEŞ'le mücadele için sonunu düşünmeden PKK gibi bir terör örgütüne bel bağladığını düşünen varsa kafasını kumdan çıkartması lâzım.
Ortada büyük bir plan ve büyük bir savaş var. Bu savaşın gideceği yer "Deccaliyet devri"dir. Taşeron Amerika'ya taşeronluk yapan, ekmeğine yağ süren FETÖ, PKK, DAEŞ gibi örgütlere destek veren, sempati duyan herkes bilmelidir ki, bunlar deccalin asker namzetleridir.
Dünya bu küresel çete ve Amerika'dan taraf olanlar, olmayanlar olarak ayrışıyor.
Bu fanatik dinci küresel çetenin güdümündeki ülkeler, milletler, terör örgütleri üzerimize salındıkça şaşırmayalım.
Bizler bu fanatik dinci küresel çeteye teslim olmayacağımıza, vatanımızdan, dinimizden ve devletimizden vazgeçemeyeceğimize göre her türlü savaşa hazır olmak zorundayız. Çünkü orta bir yol yok. Bırakmıyorlar.
Her türlü taktiği-tekniği-silahı ele geçirmek için var gücümüzle gayret etmemiz lâzım.