Bedir bozgunu Kureyşliler'e büyük bir darbe vurmuştu. Elebaşlarını yitirmişler, şereflerini yitirmişler, akıllarına gelmeyen felâket başlarına gelmiş, itibarları iyiden iyiye sarsılmıştı.
Şam ticaret yolunun müslümanlar tarafından tutulması üzerine, Safvan bin Ümeyye Irak istikametinde Necid yolunu seçmiş, fakat Zeyd bin Hârise -radiyallahu anh- başkanlığındaki seriyye tarafından Kureyş ticaret kervanının önü kesilmiş, kafiledeki ticaret eşyası ganimet olarak ele geçirilmişti.
Kureyşliler paniğe kapılmıştı. Müslümanlar gittikçe güçleniyor, buna karşılık kendilerinin iktisadi güçleri azalıyordu. Ötedenberi İslâm'a ve müslümanlara olan kin ve düşmanlıkları bir ise şimdi iki olmuştu. Savaşta ölenlere matem tutmaya bile müsaade edilmedi. Yenilgi haberi geldikten hemen sonra, derhal intikam harbi için hazırlıklar başladı.
Resulullah Aleyhisselâm'ın amcası Abbas -radiyallahu anh- Mekke'de kalıyor, müslümanlığını gizliyordu. Bedir'de çok zarar gördüğünü bahane ederek bu orduya katılmamıştı. Fakat Kureyş'in bütün hazırlıklarını bir mektupla Resulullah Aleyhisselâm'a haber verdi. Gönderilen keşif kolları da Kureyş'in Medine'ye doğru yürüdüğünü bildirdiler.
•
Âni bir baskına karşı müslümanlar silâhlandılar, Medine'nin mühim yerlerine nöbetçiler diktiler.
Resulullah Aleyhisselâm bu hususta nasıl bir yol takip edileceğine dair Muhâcirler'le Ensâr'ı çağırdı. Vahiy gelmediği zaman bütün işlerini meşveretle yapardı. İstişare yapılan husus şu idi:Medine içinde kalarak müdafaa tertibatı almak mı doğrudur, yoksa Medine dışına çıkılarak düşmanı karşılamak mı?
İleri sürülen ilk fikir, şehrin içeriden savunulması idi. Çoğunluk ise şehir dışına çıkıp göğüs göğüse çarpışmayı istedi.
Resulullah Aleyhisselâm bir gece önce rüyâsında; yanında bir sığır boğazlandığını, kılıcının ağzında bir gedik açıldığını ve mübarek elini sağlam bir zırhın içine soktuğunu görmüştü.
Kılıcında açılan gediği, bir zarara uğrayacağına; sığırın boğazlanmasını, Ashâb-ı kiram'ından bazılarının şehit düşmelerine; zırhı ise Medine ile tâbir buyurmuş, bu sebeple şehir dışına çıkılmayarak Medine'de savunma yapılmasını uygun görmüştü.
Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- ve Sa'd bin Muâz -radiyallahu anh- gibi kibâr-ı Ashâb'dan olan kimseler de bu fikirde idi...