Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (75) - "Önce İhlâs, Sonra Çalışmak" - Ömer Öngüt
"Önce İhlâs, Sonra Çalışmak"
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (75)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Mayıs 2017

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar(75)

 

Önce İhlâs, Sonra Çalışmak:

“Muhakkak ki mümine bir şey batacak. Benim her zaman bir dikenim vardır hamdolsun. Ve biz ondan hoşlanırız. Çünkü o diken seni rahat ettirmiyor, O’na yöneltiyor, sabrını çoğaltıyor... Anlayacağınız çok faydaları var.

Aslıyetin bir damla kerih su. Buraya döndüğün zaman kendini bulursun, Yaratan’ını görürsün. Esas tahsil budur. Mektepte okunan tahsil varlık getirir. Bu tahsil sayesinde ise fenâdan sonra Var olan ortaya çıkar. Onun için esas tahsil budur.

İtimat edin insan süzülüp incelmedikçe, sonra da hiç olmadıkça Var’ı bulması mümkün değildir.

Bu nimeti elden kaçırmayalım. Bu da ancak ihlâslı çalışmalarla olur. Dikkat ederseniz vasiyette bir yer var:

İhlâslı olsun velev ki yaptığı iş az da olsa. Yani evvela ihlâs, sonra iş. İhlâssız olan çok pahalıya mâl olur; cemiyete zarar verir, beşeriyete zarar verir, kasaya zarar verir, çok zararı olur. Onun için önce ihlâs, sonra çalışmak.

Siz, Allah’tan ihlâs ve kalbi selim isteyin. Bu yolda kapalı olarak yürümeye çalışın, size bu yeter. Yoksa derûni noktaları anlamanız mümkün değil.

Niyeti hâlis, azmi çok ve Hazret-i Allah’a yöneleni desteklerler. Bunu unutmayın!

Söyleyeceğin şeyleri önce nefsine söyle, nefsin duyarsa halka söyle. Nefsin duymazsa halka ne söylüyorsun? Hikâye...”

 

Mühim Bir Hassasiyet:

“Mümkün olduğu kadar şüphe ettiğiniz kimselerin yemeğini yemeyin. “Perhizdeyim!” dersiniz. Buna dikkat etmezseniz zarar görürsünüz. Allah-u Teâlâ ihvanı sevmiş, çekmiş. Çektiği için de evvelâ helâle-harama dikkat ediyor. Lokmayı süzdükçe O da onu kendisine çekiyor.

Haram yiyenin gözlerine siyah bir perde çekilir, artık helâli ve haramı ayırt edemez olur. Rotu çıkmış araba gibi, kime neye çarpacağı belli olmaz.

Haram; insanın içini karartır. Haram yiyen kişiden iyi şey beklemek boştur. Çünkü küpün içinde ne varsa dışına o sızar.

Yola alınmanın ilk alâmeti; helâle harama dikkat etmektir. Bu ilk adımdır. Daha sonra atacağı adıma, söyleyeceği söze dikkat etmeye başlar. Bir mümin yiyeceğine, kazancına dikkat etmezse boşluktadır.

Bunlara dikkat etmeyen ihvan varsa, ismi ihvandır. İbadetin onda dokuzu helâl lokmada aranıyor. Bu işler bu kadar incedir.

Allah’ım bize yaşamayı nasip etsin. Hangi yaşamayı? Emri mucibince, rızâsı mucibince yaşamayı nasip etsin.”

“Konuşurken kendinize problem çıkarıyorsunuz. Şöyle ki, insanın ömrü azdır. Bu az ömürde huzur lâzım. Huzurla yaşarsanız, huzurla ibadet etseniz, huzurla Hakk’a varırsınız. Bu huzuru kendiniz kaybediyorsunuz, problem çıkarıyorsunuz. Nitekim telâşa lüzum yok. Huzur oldukça insan kuru ekmekle de doyar.

Onun için mümkün olduğu kadar helâl lokmaya, iyi bir arkadaşa ihtiyaç var. Helâl lokma ibadet ile hikmet husule getirir. Hikmetle konuşmaya başlarsınız.

İyi arkadaş sizi Hakk’a götürür, Hakk yolculuğuna vesile olur. Şimdilik bu iki noktayı tutun, ondan sonra yavaş yavaş kendinize döneceksiniz. Kendinize döndüğünüz zaman şu Âyet-i kerime ile karşılaşırsınız.

Hakk Celle ve Alâ Hazretleri buyurur ki:

“İçinizde... Görmüyor musunuz?” (Zariyat: 21)

Bu hallerden sonra içine döneceksin. Senden sana yakın olanı arayıp bulacaksın. Onun için helâl lokmaya, iyi bir arkadaşa ihtiyaç var.”

 

Vermekle Bitmez Efendim:

“Birbirinizi uyandırın efendim, yolu bilmek için. Mühim olan nur.

O’nun rızâsını kazanacağın şeye bak, nefsinin rızâsına değil.

Vermekle bitmez efendim.

Hazret-i Allah Âyet-i kerime’sinde:

“Allah zengindir, hamde lâyıktır.” buyuruyor. (Teğâbün: 6)

“Allah gânidir.” Yani size vermek ister, siz de gayret edin, oldu mu?

Var veya yok. Olmasa da siz hep var, var deyin, nankörlük yapmayın.

Bu yolda O’nun rızâsından başka bir şey arayan kendisine yazık etmiş olur. Bu sebeple bu yolda herkes tutunamaz. Bu yolda; gaye, makam, yeme içme yok.

Ahiret için attığımız bir tek adım dahi bizim için faydalıdır. Ama dünya için ne kadar adım atarsak atalım, boş. Gölgenin peşinden koşmaya benzer. Gölge tutulur mu hiç?

Dünya aslında değersizdir. Ama kalbinden çıkar da değersiz olduğunu bil. Kalbine girdi mi kıymetli olur.

Mülk O’nundur, hükümranlık O’na mahsustur. Eğer onlar inanmazlarsa O’nun hükümranlığı yıkılmaz. Bitmez tükenmez zenginliklere sahiptir. Hiçbir şekilde hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, hiç kimsenin övgüsüne de muhtaç değildir. Herkes her nefeste O’na muhtaçtır. En güzel övgüler ancak O’na yaraşır, O her övgüye lâyıktır.”

“Buralı olmak kolay değil. Çünkü gönül esiyor. Fakat bazılarına bakıyorum, uzaklaştıkça muhabbetleri artıyor, özlem oluyor. Bu köke bağlandığı zaman o kökün dibi onun kalbine yerleşiyor, özlem yerleşiyor. O özlem muhabbet oluyor. O muhabbetle feyiz geçiyor ve feyiz borusu artıyor, genişliyor.”

“Herkes bir imtihandan geçmektedir. Kişi dininde kuvvetli ise imtihanı arttırılır. Derecesine göre kimisi her an imtihandadır, kimisi ara sıra, kimisi de pek seyrek imtihana tabi tutulur. Her an imtihana tabi tutulanların Allah-u Teâlâ ile her anının ipi gergindir, diğerlerinin gevşektir, bazılarının daha gevşektir.”


  Önceki Sonraki