Hadis-i şerif'lerde şöyle buyuruluyor:
"Bir kimsenin kıldığı namazı kendisini kötülüklerden alıkoymazsa o kimseye Cenâb-ı Allah'ın rahmetinden uzaklaşmadan başka bir fayda vermez." (Ahmed bin Hanbel)
"Nice oruçlular vardır ki, oruçlarından onlara sadece bir açlık kalmıştır." (İbn-i Mâce)
Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz buyururlar ki:
"Bir ameli yerine getirmek için göstereceğiniz ihtimamdan ziyade amelin kabul edilmesi için ihtimam ediniz."
Kendini kabul ettirmen için oralarda ne yapman lâzım?
Son derece edep gerek. Yalnız ve yalnız Azamet-i İlâhî tefekkür edilecek. Âciz olduğunu, değersiz olduğunu, hiç olduğunu itiraf edeceksin. Boynunu öylece bükeceksin ve o boyun orada kalacak.
Gerçek mânâda Hacc böyle yapılır ve bu gibi kimselerin sayısı çok azdır. Bunlar Rahman'ın dâvetine icabet edenlerdir. O'nun lütfu ile gidip-gelirler.
Bir de şeytanın dâvetine icabet edenler, "Hacca gittim, hacı oldum geldim." kabilinden gidip gelenler vardır, sayıları çoktur. Onlarınkisi "Uydum kalabalığa" dır. Güzel bir deryaya gitmiş, dalmış çıkmış. Yağmur yağdığı zaman, toprak suyu emer, nebatat fışkırtır. Taş ise suyun içine de girse, ancak dışı ıslanır, içine nüfuz etmez. Bunlar da böyledir.
• Mikatta "Lebbeyk!" diyerek sesini yükselten kişi Allah-u Teâlâ'nın davet emrine uyduğunu hatırlamalıdır.
Çünkü Âyet-i kerime'de:
"İnsanları Hacc'a çağır." buyuruluyor. (Hacc: 27)
Allah-u Teâlâ Mekke-i Mükerreme'yi doğuların ve batıların kıblesi olan Kâbe-i muazzama ile şereflendirmiş, rahmetinin indiği yer kılmış ve Âyet-i kerime'sinde üzerine yemin ederek şöyle buyurmuştur:
"Bu beldeye yemin ederim ki!" (Beled: 1)
Allah-u Teâlâ bu beldeyi güvenli kılmıştır. Hâtem-i enbiyâ olan Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm bu beldede dünyaya gelmiştir.
"Sen bu beldede oturmaktasın." (Beled: 2)
İçinde Muhammed Aleyhisselâm'ı bulundurmakla Mekke-i Mükerreme daha da şeref kazanmıştır.
• Mekke-i Mükerreme'ye yaklaşıldığında Harem sınırında şu duâ okunur:
"Allahümme hâzâ haramüke ve emnüke feharrimnî alen-nâri ve âminnî azâbeke yevme teb'asü ibâdeke vec'alnî min evliyâike ve ehl-i tâatike"
"Allah'ım! Burası senin haremindir ve emin kıldığın beldedir. Benim vücudumu da cehennem ateşine haram kıl! Kullarını yeniden dirilteceğin günde, beni azabından emin olanlardan eyle! Ve beni sana itaat eden sevgili kullarından eyle!"
Kâbe-i muazzama ve çevresi için kullanılan "Harem" tabiri, bölgedeki bütün ilişkilerin Allah-u Teâlâ'nın emir ve yasaklarına saygı esasına göre düzenlendiğini, başta insan olmak üzere ağaç ve bitkilerden hayvanlara kadar bölgedeki bütün varlıkların ilâhî muhafaza altına alındığının ifadesidir.
İnsan kendisini bu lütfa ehil görmeyip, Allah-u Teâlâ'nın haremine mahrum olarak girmekten korkarak ve fakat rahmetini ümit ederek tevazu ile, edeple girmeli, kendisini bu makamlara ve bu mertebelere ulaştırdığı için Allah-u Teâlâ'ya şükretmelidir...