Kırım 5. asırdan beri Türk toprağıdır. 1783 yılından itibaren Moskof tarafından işgal edilmiş, Stalin zalimi tarafından topluca sürgüne gönderilmiş, sonra Ukrayna topraklarına dâhil edilmiştir.
Bugün de Putin'in çizmeleri altında inleyen mazlum Türk Yurdu'dur. Kırım Yarımadası Ruslar tarafından gayr-i meşru bir şekilde işgal edilmiş ve sonrasında Rusya'ya ilhak edilmiştir. Kırım Türkleri yeni bir sürgün ve işgal yaşamaya başlamışlardır.
18 Mayıs 1944 yılında Stalin'in emriyle milyonlarca Kırım Türkü Asya'nın değişik bölgelerine, Sibirya steplerine hayvan vagonlarına doldurularak topluca sürgüne gönderilmişlerdi. Bu acıklı sürgün yıllarında yüz binlerce Kırım Türkü açlık, susuzluk, ilaçsızlık, hastalık, acımasızca süngülenme neticesinde ölmüşler, kalanlar ise emredilen yerlere götürülmüşlerdi. Binbir meşakkat ve çok yorucu ve yoğun mücadeleler sonrasında Mustafa Cemiloğlu gibi kahramanların önderliğinde yeniden Vatan Kırım Toprakları'na dönüş başlamıştı. Bu defa yine Rus zulmü başlamış; Kırım bir oldu-bitti ile Rusya tarafından işgal edilmiştir.
Kırım Tatar Milli Meclisi'nin(KTMM) meşru yetkileri Rusya tarafından ellerinden alınarak faaliyetleri durdurulmuştur. Oysa bu meclis yasal yollardan kurulmuş, seçilmiş delegeler tarafından teşkil edilmiş meşru bir karar organı olarak yasalar çerçevesinde faaliyetlerini yürütüyordu.
Türkiye, Kırım ve Kırımlılar için elinden geleni yapmaya çalışıyor, ama maalesef istediği neticeleri de elde edemiyor. Son olarak İslam Teşkilatı Toplantısı'nda Kırım'a yer verilmesi için çabaları neticesiz kalmıştır. Sonuç bildirisinde Kırım Türklerinin yer almasını İran, Mısır Rusya'ya olan yakınlıkları sebebiyle engellemişlerdir.Cemiloğlu bunu Rusya'nın engellediğini söylemektedir.
Ukrayna toprağı iken Rus işgali altında yapılan referandum sonrasında Rusya'nın ilhakı gerçekleşmiş; Kırım Türleri'nin Sovyetler Birliği döneminde yaşadıkları sürgünün anılması etkinlikleri yasaklanmıştır. Rusya Devlet Başkanı Putin, Moskova'da bir araya getirdiği Kırım temsilcilerine; "Geleceklerinin Rusya'da olduğu" fikrini dikte ettirmeye çalışmış, bu yeni esaret isteği elbette ki Kırım Tatarları tarafından kabul görmemiştir.
Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM), Rus yanlısı yönetimin yasağı üzerine, provokatif eylemler olabileceği gerekçesiyle anma mitinginin yapılmaması kararı almışlardır. Kırım, sıkıntılar çekmeye devam ediyor.
Kırım Tatar Milli Meclisi 26 Haziran 1991 yılında Kırım'ın Akmescit şehrinde yapılan 11. Kırım Tatar Kurultayı'nda alınan kararla kurulmuştur. 33 üyeden oluşan Meclisin 2013 yılına kadar başkanlığını efsane mücadele adamı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu yapmıştır. Şimdi Rusya tarafından Kırım'a girişi yasaklanmıştır. 2013 yılında yapılan seçimde 90850 kişi oy kullanmıştır. KTMM para ve mülk edinme işlemleri Kırım Vakfı üzerinden yapılmaktadır. Kırım'da her şey eskiye dönmeye başlamış, Kırımlıları yine çileli günler beklemektedir.
AGİT Toplantısında konuşan Kırım Türklerinin Milli Lideri aynı zamanda Ukrayna Cumhurbaşkanı'nın Kırım Tatarlarından sorumlu yetkilisi ve Ukrayna milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu; "Bu güne kadar yaklaşık 35 bin kişi Kırım'ı terk etti, bunlardan 17 bini Kırım Tatarı. Biz onlara vatanlarını bırakmama çağrısı yapıyoruz, ancak tutuklamaların, cinayetlerin, aramaların gerçekleştiği ortamda bu durdurulamaz bir durum haline geldi. 2015 yılının sonunda 200'ü aşkın arama yapıldığı kaydedildi. Aramaların yüzde 95'i Kırım Tatarlarının evlerinde ve camilerinde yapıldı. Orada (Kırım'da) hiçbir yasa, kanun yok, orda sadece Kırım'ı alıp sıradan bir Rus bölgesi yapma isteği var. Minsk anlaşmalarının en büyük eksiği sadece Ukrayna'nın doğu bölgelerine değinip Kırım'ı kenarda bırakmasıdır. Donbas'ı geri aldıktan sonra yaptırımları kaldırırsanız, Kırım'daki çatışma dondurulmuş olur ve yerli halkı olan Kırım Tatarları yok olma tehdidi altında kalacak…"
Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov Avrupa Birliği'nin Rusya'ya karşı uyguladığı yaptırımları artırması gerektiğini belirterek şu açıklamayı yapmıştır: "Avusturya, İtalya, Fransa gibi bazı ülkeler tarafından bazı oyunlara başlandı ve Rusya ile diyaloğa gidilmek için yaptırımlar azalsın diye fikirler ortaya atıldı. Bunlar yanlıştır. Çünkü Rusya bunu bekliyor. Rusya Kırım'ı işgal edeli iki sene oldu. İki sene içinde Rus işgalcileri KırımTatarları'nı ezmek, parçalamak için hareket ediyorlar. Kırım Tatar Milli Meclisi demokratik bir şekilde seçilmiş ve yasal bir meclistir. Bu meclisin Rusya tarafından kapatılma kararı ve üyelerinin 'terörist' olarak nitelendirilmesi sonrasında meclis üyelerine karşı zorluklar çıkartılmaktadır. Ne derecede baskılar yapacaklarını bilmiyoruz ve korkularımız var. İşgalciler bizim toprağımızı aldılar. Kendilerine mahkemeler kurdular. Bu mahkemeler haklı deyip karar alıyorlar. Uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler (BM) kararları açısından hepsi adaletsizliktir ve cinayettir. Almanya, AB içinde en önemli ülkelerden birisidir. Rusya'ya karşı yaptırımların devam etmesi, azaltılması veya genişletilmesi konusunda Almanya'nın kararı önemlidir. Rusya'yı zayıflatmak için AB'nin siyasi ve ekonomik yaptırımlar uygulaması önemlidir. Rusya'nın saldırganlığının durdurulması siyasi ve ekonomik baskı yoluyla başarılabilir."
Rusya, durmak şöyle dursun Batı'nın destek, himaye ve göz yumması ile çevreye karşı ataklarını sürdürmekte, komşu ülkeleri tehdit etmekte, NATO'ya gözdağı vermekte, Suriye'ye yardım bahanesi ile daha emin bir şekilde bu ülkede katliamlarını sürdürmekte, Akdeniz'e daha rahat bir şekilde yerleşmektedir. Rusya Suriye'ye yardım bahanesiyle bu ülkeyi harabeye döndürürken Baltık ülkelerine karşı hasmane tavrını artırarak sürdürmektedir. Ermenistan'ı silah deposu haline getirip Azerbaycan'a karşı silahlı eylemlere başlatıyor, Kafkasya'yı yeniden avucunun içine almaya çalışıyor. IŞİD terörü bahanesiyle Suriye cehenneme çevriliyor. Putin Rusyası eski Sovyetler'i inşa etmeye çalışıyor.
Baltık Ülkeleri Letonya, Litvanya, Estonya Rusya'nın tehdidi altında yarınını düşünüyor.
Batı ve NATO da boş durmuyor, Baltık bölgesine ve Doğu Avrupa'ya silah ve asker yığıyor.
Rusya bu arada Kırım'ı silahlandırmaya devam etmektedir. Kırım'ın işgal edilmesinden önce yarımadaya getirilemeyen modern silahlar ve askeri araçlar şimdi daha fazla olarak getirilmekte ve yarımadada Rusya büyük bir askerigüç oluşturmaktadır. Seyir füzeleri taşıyan yeni denizaltılar getirilmiştir.Bu seyir füzeleri Ukrayna'nın her tarafını istediği şekilde vurabilecek güç ve kapasiteye sahip. Sahillere füze sistemleri yerleştirilmiş, uçak gemileri ve diğer gemi grupları güçlendirilmiş, Rusya Hava Kuvvetleri Karadeniz Bölgesi'ndeki NATO ülkelerine karşı keşif ve bombalama operasyonları için takviye edilmiştir. Aynı şekilde keşif ve gözlem uçakları; Romanya, Bulgaristan ve Türkiye'nin askerî, ekonomik ve devlet altyapılarından oluşan hedefleri tespit etmek amacıyla keşif uçuşları gerçekleştirmektedir.
Yani Rusya, 'Karadeniz benim' diyor. NATO buna mukabil göstermelik tatbikatlarla meşgul oluyor. Kırım'ın işgali ve Kırım Türkleri'nin dramı kimseyi ilgilendirmiyor. Biz Kırım'la kendi öz vatanımız gibi ilgileniyoruz ve ilgilenmeye devam edeceğiz. Nerede Türk varsa, nerede gözyaşı döken Müslüman varsa, nerede zulme uğrayan insanlar varsa onlarla ilgilenmek bizim imanî ve İslâmî görevimizdir. Kırımlılar bizim öz gardaşlarımız, dindaşlarımızdır. Kültürümüz, dilimiz, dinimiz birdir. Onların her türlü derdi ile dertlenmek vazifemizdir.
Kırım, yine 'Kırım kırım' kırılıyor.