Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (65) - Rızâ İçin... - Ömer Öngüt
Rızâ İçin...
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (65)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Mart 2016

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (65)

 

Kardeşliğin Özü:

Gerçek manada kardeşlik Allah-u Teâlâ ve Resulullah Aleyhisselâm'da birleşmektir. Hazret-i Allah ve Resul'ünde birleştikten sonra Hazret-i Kur'an'a uyduktan sonra gaye, maksat ve menfaat olmazsa, sevgi husule gelirse, işte kardeşliğin özü oradadır. Ötekilerin kardeşliği sözdedir. Bu kardeşlik özdedir. Çünkü Hakk'ta birleşiyor, halkta değil.

Gaye, maksat, menfaat, rütbe, gösteriş kalkıyor, rızâ kalıyor. Allah-u Teâlâ'nın rızâsını celbetmek için yegâne vesile de bu kardeşlik. Gaye, maksat, menfaat olmadan; Allah için sevmek ve Allah için sevmemek.

Hakk yolunda sevişirsek ne olur?

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyururlar ki:

"Kişi sevdiği ile haşrolunur." (K. Hafâ)

Bu bir mümin için kâfidir. Niçin seviyordu? Allah için seviyordu. Kendi kardeşiyle haşrolunacak. Demek ki burada tezahür eden sevgi, huzur oraya intikal ettiği zaman; orası daha geniştir. Çünkü burada birçok dünyevi meşakkatler, sıkıntılar, mevzuatlar var, ama orada hiçbir şey yok fakat her şey var.

Bizi davetine alınca; huzuruna, saadetine, selâmetine alıyor, meşakkatleri kaldırıyor, kardeşliği gerçekleştiriyor ve kulunu saadet, selâmet içine alıyor. Bu ne kadar güzel bir şey.

Allah'ım bizi dünyada da, ahirette de gerçek kardeşliği, İslâm kardeşliğini yaşattığı kullardan eylesin.

Allah'ım Zât'ına has bir kul, Habib'ine ümmet etsin. Rızâ yolunda çalışmayı bize nasip etsin.

Çünkü dikkat ederseniz Resulullah Aleyhisselâm nasıl çalıştı? O çalışmaya bakıyorum ve utanıyorum. Çünkü her tarafını zülûmat karı örtmüştü. O tek başına bütün gücüyle Hazret-i Allah'a sığındı, her güçlüğe rağmen o zülûmatı dağıtmaya çalıştı, ama şimdi Cenâb-ı Hakk, zülmânâtı dağıtmak için bu lütfu bahşetmiş.

Bir insan, bir insanı hakikaten Allah için severse, onunla olmak isterse, onun hayatını yaşamak isterse, bu Hadis-i şerif'in sırrına mazhar olur. Yoksa; "Ben sevdim!" demekle olmuyor.

Allah için muhabbet edecek, onu her şeyiyle benimseyecek, bu şekilde bu muhabbet ahirete intikal eder.

Çok ince bir nokta var. Ahirette kurtulmak için; "Ben seni seviyordum!" denir, amma senin gönlün başka yerdeydi, kabul etmezler. "Sevdiğinle ol!" derler. Emir budur, orada bırakırlar.

Ancak şefaat izni verirlerse, dilerse şefaat eder yoksa herkes sevgisi ile beraber gider. Kimi, niçin seviyorsa? Yarın kimse iddia edemez ki; "Ben sana bağlıydım, seni seviyordum!" Hayır! Niyetini Hazret-i Allah bildiği için "Kimi seviyorduysan onun peşine git!" denir.

 

Gönüle Girenler:

Herkesi seviyorum amma bazı insanı çok seviyorum. Yoksa hamdolsun her ihvanı seviyoruz fakat bazı ihvan sokulmuş, gönüle sokulmuş.

Bu o kadar gizli bir şeydir ki, Seyyid-i Kâinat Sebeb-i Mevcûdat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyururlar ki:

"Allah bir kula hayır murad ettiği zaman, onun kalbinin kilidini açar. Onun kalbinde yakîn ve sıdk hasıl eder. Onun kalbinin içine girenleri koruyan bir muhafaza kabı kılar ve o kimsenin kalbini selim, lisanını sâdık, ahlâkını müstakim, kulağını işitici ve gözünü de görücü kılar." (Râmûz El-Ehâdîs)

Hadis-i şerif'te geçen; "Onun kalbinin içine girenleri koruyan bir muhafaza kabı kılar" oraya giren kurtulur.

Allah'ım cümlemizi kurtarsın.

 

Rızâ İçin...

Evet birçok çalışan zümreler var, görünüşte herkes çalışıyor amma kabuğunda.

Kimisi koltuk için, kimisi cep için, kimisi mevki için çalışıyor. Rızâ çalışanlara kaldı.

Rızâ yoluna girmeyi nefis, şeytan istemiyor. Amma diğer yollara akıntı var. Rızâ'ya yanaşan yok amma gayri yollara yanaşan çok!

Rızâ yolunda olanlar kabukta değil. Bunlar biiznillâh-i Teâlâ, Hazret-i Allah'ın ve Resulullah Aleyhisselâm'ın yolu üzerinde bulunuyor.

 

Kimseye Kapılmayın!

Kimseye kapılmayın, kimsenin haline uymayın. Kendi iç durumumuz üzerine gideriz. Fakat insan kendisini görmüyor, âlemin hesabını görüyor. Cenâb-ı Hakk seni kendi hesabından hesaba çekecek, âlemin hesabından seni hesaba çekmeyecek.

 

Aşevi'nin Hikmeti:

Aşevi'nin, bu hizmetin mahiyeti şudur:

Bir insan hakikaten Allah rızâsı için bir fakiri doyurup da içirmeye kalkarsa Allah-u Teâlâ onun ömrünü uzatır. Kötü ölmesinden muhafaza eder, imanla ölmesine vesile olur.

O kadar mühimdir ki; hem ömrünü Cenâb-ı Hakk uzatıyor, hem de imanla ölmesine vesile kılıyor.

O bir fakire çorba içirmek yok mu? Cenâb-ı Hakk'ın çok hoşuna gidiyor. Bu fakirleri doyurun ki ben doyayım!

Umre'ye gitmek çok güzeldir. Amma aç kalan, susuz kalan bir boğaza ekmek vermek, su vermek Umre'den çok daha hayırlıdır.

 

Zâlimin Zulmü Varsa Mazlumun Allah'ı Var.

Bir süvari bir gün garip bir kişiye keyif için bir kamçı atar. Garip adam hiç sesini çıkarmaz. O süvari giderken ayağı kayar ve kasapların çengeline boynundan takılır ve orada asılı kalır.

Büyük bir zât oradan geçerken o garibe der ki; "Bir kelime söyleseydin, onun başına bu gelmezdi. Senin sükûtun onu bu hale getirdi. Allah-u Teâlâ'nın gadabına vesile oldu."

Onun için sükût karşı tarafın helâkına vesile olur. Zâlimin zulmü varsa mazlumun Allah'ı var.

Hadis-i şerif'te şöyle buyuruluyor:

"Sükût eden kurtulmuştur." (Tirmizî)


  Önceki Sonraki