Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Eğitim - Bu Harfler Ne Güzel Böyle! - Ömer Öngüt
Bu Harfler Ne Güzel Böyle!
Eğitim
Canan Büşra Kara
1 Mart 2016

 

Bu Harfler Ne Güzel Böyle!

"Çocuklarınızı Peygamber'inize, Ehl-i Beyt'ine ve Kur'an okumaya muhabbet gibi üç hasletle terbiye ediniz."
(Hadis-i şerif)

 

"Küçük çocuklara Kur'an-ı kerim'i ve Kur'an-ı kerim harflerini severek nasıl öğretebiliriz?" diye düşünmüş, uyguladığı yöntemlerle bu hususta epey başarılı sonuçlar elde etmişti. Bu tecrübelerini ebeveynlerle ve eğitimcilerle paylaşmak istemişti.

"Elif , Be, Te, Se; bu harfler ne güzel böyle." dedikten sonra "Düşünelim!" dedi, "Bir düşünelim! Bu harfler güzel mi?"

Salondaki sessizliği bozarak devam etti:

Hiç şüphesiz 'Evet' bu harfler, harfler dünyasının 'en güzel' harfleri.

Zira Hazret-i Allah bu harfler ile yüce kitabımız Kuran-ı Kerim'i ayet ayet, sure sure örmüştür. Yeri gelmiş Huruf-u Mukatta diye bildiğimiz, Yüce Kitabındaki 6666 Âyet-i kerime'den bazılarını, sırlı bir hikmete binaen bir veya bir kaç harfi bir araya getirerek oluşturmuştur. Ve dahi sevip seçtiği kullarına bu harfler ile çok özel mesajlar vermiştir.

Dolayısı ile biz Müslümanlar için bu harflerin her biri "özeldir" ve her harf bizim için "güzeldir".

Her müslüman ebeveynin de bu harfler ile ilgili hayalleri ve hedefleri vardır. Örneğin; çocuğunun bu harfler ile yazılmış Kur'an-ı Kerim'i en güzel bir şekilde okumasını arzu eder. Özellikle Kur'an-ı kerim okumasını bilmeyen anne ve babalar bunu daha da çok ister. Çünkü çocukları okuyunca, okumayı kendileri öğrenmiş gibi, kendileri okuyorlarmış gibi hissederler. Ve böylece içlerinde kalan bu uhdeyi bir nebze olsun hafifletmiş olurlar.

Şu da ayrı bir gerçektir ki; küçük yaşta Kur'an-ı Kerim'i güzel bir şekilde okuyan çocuklara; hafızasına alan o küçük hafızlara özenmemek ve onlara verilen manevi ödüllere imrenmemek de mümkün değildir.

Ayrıca Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in:

"Çocuklarınızı Peygamber'inize, Ehl-i Beyt'ine ve Kur'an okumaya muhabbet gibi üç hasletle terbiye ediniz."

Buyurması konunun ehemmiyetini göstermektedir.

Bu sebeple her ebeveyn çocuğunun Kuran-ı Kerim okumayı öğrenmesini bir görev kabul eder.

Amenna. Yalnız burada Hadis-i şerif'te geçen "muhabbet" kelimesi çok önemlidir.

Muhabbet; sevgi ile bakmak ve güzel görmektir.

Peki ya zamane çocuklarımız Kuran-ı Kerim'e sevgi ve muhabbetle bakabilmektedirler mi?

Elif, be, te, se ...

Gerçekten çocuklarımızın gözünde "güzel" mi bu harfler?

Allah için bir durup düşünelim!…..

Maalesef özellikle okul öncesi çağındaki çocuklarda yapılan yanlışlar, uzun vadede çocuklarımızın bu harflere sempati ve muhabbet beslemelerini ve "güzel" görmelerini engellemekte, aynı zamanda biz eğitimcileri ve ebeveynleri, hiç farkında olmadan, altından kalkamayacağımız bir "vebale" sokmaktadır.

Bu vebalin altına girmek istemiyorsak dikkat etmemiz gereken hususları şöyle sıralayabiliriz.

1. Her çocuk özeldir. Dolayısı ile kapasitesi de farklıdır. Kimi çocuk çabuk öğrenebilirken kimisi daha geriden gelerek öğrenir. Bu çok normal bir süreçtir. Ebeveynler olarak: "Kızım ne zaman Kuran'a geçecek?" diye sorup acele ediyorsak, "Gelecek hafta günüm var?" diyor, bunu bir hırs ve övünme aracı yapıyorsak, doğru bir iş yapmıyoruz demektir.

2. Eğitmenler de Kuran-ı kerim öğrenmeyi bir yarışa dökmemeli ve öğrencileri akranları ve arkadaşları ile kıyas etmemelidirler. Zaten yan yana ders alınıyorsa sözel olarak kıyasa da gerek yoktur. Zira çocuklar birbirlerini çok güzel takip ederler ve birbirleri ile çok güzel nispet yaparlar. Dolayısı ile "Kıyas" geriden gelerek öğrenen öğrencinin psikolojisini olumsuz yönde etkileyerek, öğrenme hevesini kıracaktır. Böylece Kuran harflerini öğrenmeye karşı "isteksizlik" başlayacaktır..

3. Okul öncesi okuma olgunluğuna erişmemiş bir çocuğa, harfleri birbirleri ile bağlaştırmaya yani okumaya zorlamak doğru değildir. Zira çocuk böyle gelişimsel olarak taşıyamayacağı bir yük altına sokulmamalıdır.

4. Taşıyamayacağı yükün altına itilen çocuk, belli bir süre sonra bu yükü taşımak istemez. Bunun en açık belirtisi ise çocuğun evde öğretmeni tarafından verilen ödevini yerine getirmek için isteksiz olmasıdır.

5. Bu tavırları ile kendisine verilen bu sorumluluğun, gelişimsel olarak çocuk tarafından onaylanmadığını anlamayan ebeveyn ve eğitmen, çocuğu bir de "neden çalışmadın?" diye sorguladığında veyahut da "Ceza olarak Kur'an odasında kalacaksın" gibi yaptırımlar uygulamaya kalktığında istemeden çocuğun bu harflere karşı olumsuz bir önyargı geliştirmesine sebep olurlar.

6. Agresif yapılı çocuklar, bu durumda saldırganlık eğilimleri gösterebilirler. Örneğin, cüzünü kırıştırıp karalayabilir, ısırabilir ve dahi yırtıp atabilir. Gözdağı vermek adına "Sen böyle yaparsan Allah da seni cehenneminde yakar" gibi cümleler işitirse, iş daha da çıkmaza girer.

7. Ve bu harfler çocuğun gözünde güzellikten daha da uzaklaşarak tepkisel sözlerin söylenmesine kadar giderken ebeveyn ve eğitmen de altından kalkamayacağı vebalin altına çoktan girmiş olur.

Peki, ne yapmalı nasıl davranmalı ki gerçekten çocuklarımız bu harflere sevgi ve saygı ile bakabilsinler?

Bunun içinde yapılacakları şöyle sıralayabiliriz:

1. İlk önce kendimiz okuyacak ve saygı ile bu kitabı sahiplendiğimizi göstereceğiz ve bu kitabın içindeki emir ve yasakları yaşayarak örnek olacağız.

2. Mealli Kuran-ı Kerim başucu kitabımız olmalı. Amerika'dan Türkiye'ye bir Türk aileye yatılı gelen Hıristiyan zenci bir çocuğun yastığının altına İncili koyup, her gün yatmadan önce okuması, ev sahibi Müslüman annenin içini burkmuştur. Anlaşılan beyaz adam çaktırmadan zencilerin ellerinden topraklarını alırken zencilerin ellerine İncili de çok başarılı bir şekilde vermiş. Peki, bizim çocukların kaç tanesi kendiliğinden yüce Kitabımızı alıp okuyor?

3. Kuran-ı Kerim'in bilimsel içeriği işlenmiş belgesellerin izlenmesi de faydalıdır. Böylece Kur'an-ı kerim'in tüm insanların ilham kaynağı olması gerektiğinin vurgusu yapılmış olunur.

4. Okul öncesinde çocuklara verilen eğitimde "çocuk dilini" esas almalı ve oyun eğlence ile bu güzel harfler çocukların gönüllerine nakış nakış işlenmelidir.

5. Arapça alfabeyi tanıtırken bu çocukların okuma yazma bilmedikleri göz ardı edilmemelidir. Örneğin Elif'e elmanın "e"si, Be harfine ise bebeğin "be"si denilmesi okuma yazma bilen bir çocuk için ses benzeşiminden dolayı akılda kalıcı bir yöntem olabilir. Fakat harfleri bilmeyen ve hiçbir şekilde elmaya benzemeyen Elif harfi, bebeğe benzemeyen Be harfi gibi harfler, okul öncesi çocuk için eğitici olmaktan ziyade ezberciliktir. Oysa ki hikâyeselleştirerek yapılan anlatım biçimi çocuğu hem eğlendirmekte hem de bu vesile ile daha kalıcı bir öğrenmeye sebep olmaktadır. Örneğin; "Bir bebek varmış. Bebek arabası ile gezmek istiyormuş. Babasının arabası varmış ama. Bebeğin arabası yokmuş. "Bebek arabası, bebek arabası" der dururmuş. Babası sabırlı çocuk olmalısın demiş. Bebek de "Tamam babacığım demiş" ve o günden sonra sabırlı bir bebek olmuş. Ve bir gün babası bir tekerlekli bebek arabası getirmiş ve çocuk bebek arabasına binmiş ve "be-be-be" diye gezdirilmeye başlanmış. Ve çok mutlu olmuş."

6. Elif cüzü seçimine dikkat etmeli, çocuğun algılamasını zorlaştıran cüzlerden de uzak durulmalıdır.

7. Çocuk hareketli bir varlıktır. Bunu da asla unutmamak gerekir. Bu güzel harfleri eğlenceli bir şekilde öğretmenin yollarını aramalı, değişik hareketli oyunlar, tekerleme ve bilmeceler üretmelidir. Örneğin;

Elif, be, te, se, bu harfler ne güzel böyle.

Cim, ha, hı, anneler daima haklı.

Dal, zel, rı, zı, işte geliyor bir arı.

(Sanki eğitmen elinde bir arı varmış gibi çocukların üzerine doğru "zzzzzz" diye koşar ve çocuklar da kaçar).

Oyun ile, bütün harfler hareket ve eğlence ile söylenerek; okul öncesinde harflere karşı bir öğrenme iştiyakı aşılanmış olur. Okuma olgunluğuna erişen çocuklarımız da camilerimizdeki tatil kurslarında ve ilgili eğitim kurumlarımızda sağlıklı ve hevesli bir şekilde yüce kitabımızı okumayı öğrenir inşallah.

Her birimiz, "Bu harfler ne güzel böyle" dedikten sonra, hakkını vere vere, tane tane, uzun uzun, doya doya: "Semi'na ve eta'na: işittik ve itaat ettik" şuuru ile "Kuran-ı kerim'i yaşamaya çalışanlar olabilmek ve bu şuurda nesiller yetiştirebilmek duası ile…


  Önceki Sonraki