Eğitmen "Görsel Algı Testi"nde 130 öğrenci ile yaptığı çalışmayı velilere aktarmaktaydı. Görsel Algı Testi'nin yapılış aşamalarında öğrenciye sırası ile bir geometrik şekil gösteriliyor ve öğrenciden geometrik şeklin ismini söylemesi ve dikkatlice şekle bakıp şeklin yapılışını beynine kayıt etmesini istiyordu. Öğrenciye, kartların kapatılacağını ve öğrencinin şekli bir daha göremeyeceğini de ifade ediyordu.
Bu çalışmaların maksadı küçük yaşta bilinçli bakmayı ve kayıt yeteneğini geliştirmekti. Ayrıca çocukların hayal gücü, bilinçaltı ve ifade yeteneğini ölçmek adına bilemediği geometrik şekillerin "Neye benzediğini" soruyor, herhangi bir şeye benzetmelerini istiyordu. Eğitmen bu çalışmaların eğitim hayatına ve günlük yaşantıya nasıl bir artı olarak döndüğünün örneklerini veriyor, bu çalışmaların küçük yaşta hangi oyun ve aktiviteler ile yapılabileceğinin örneklerini sıralıyordu. Seminerin sonunda ise çok acı bir gerçeği paylaşmak istediğini söyledi.
Geometrik şekilleri sıra ile annelere de gösterdi. Bilinçaltının yaş ve cinsiyete göre değişebildiğinin en güzel örneğini de eğitmen o an yaşadı. Çocukların "Uçurtma" diye nitelendirdikleri geometrik şekle anneler "baklava" diyorlardı. Annelerin "Mektup zarfı" dedikleri şekle çocukları "Mesaj" diyorlardı.
Eğitmen bilinçli bir şekilde en sona bıraktığı kartı eline aldı ve:
"Beni en çok üzen bu şekle verilen cevap oldu" dedi ve şekli gösterdi. Elindeki şekil beyaz karta siyah renkle çizilmiş içi boş, geniş bir artı idi. Veliler görür görmez:
"Kızıl haç" dediler, "Olabilir" dedi eğitmen. "Peki çocuklarınız sizce bu işareti görünce neler dediler?" Anneler de hep bir ağızdan "Onlar da kızıl haç demişlerdir." dediler.
"Hayır!" dedi eğitmen, "Hiçbiri bunu söylemedi" dedi. Bütün anneler meraklı gözlerle: "Peki ne dediler?" diye sordular.
Eğitmen:
"Çocuklarınız şunları söylediler;
130 öğrenciden biri "Şişko artı" dedi. Çocuksu ifade içeren bu benzetme çok hoşuma gitti.
Şimdi benzetmenin üzücü tarafına gelelim.
120 öğrenci şöyle dedi:
"Ambulans, hastane, doktor, doktor eşyası, yara bantı, iyileştirme, yardım ve iyilik." Beni en içten üzen ifadeler ise "Yardım ve iyilik" oldu."
Veliler hayretler içerisinde dinlemeye devam ediyorlardı.
"Müslüman bir ülkede ne ambulans ne de hastanelerde bu işaret hiçbir şekilde kullanılmaz iken, çocuklarımızın bilinç altına bu şekil bu yönde nasıl yerleşti?"
Üzgün bir ses tonu ile "Çizgi filimler" dedi bir veli.
"Evet" dedi eğitmen. "Çocuklarımız artık bu işareti gördüklerinde "İyilik" diyorlarsa, sormamız gereken soru; bu testi hıristiyan ve yahudi çocuklar ile yaptığımızda onlar da "Hilal"i gösterdiğimizde aynı şeyleri söyleyecekler mi "İyilik ve yardım" diyebilecekler mi?" "Hayır!" diye haykırdı bir veli "Yahudi çocukları kesin "düşman" derler. Hıristiyanlar da "barbarlar" derler." dedi. Başka hüzünlü bir veli. "O halde?" dedi. Eğitmen: "Çok açıkgöz olacağız, çocuklarımızın algılarını bizim inancımıza ters düşen istemediğimiz doğrultuda hiç kimsenin işlemesine izin vermeyeceğiz. Her ebeveyn inancı doğrultusunda çocuğunu eğitmek ve donatmak ister. Ama bazen de seçilen ve uygulanan yöntemler çocuk dili ile aynı dil olmadığı için ebeveyn çocuğu ile istediği doğrultuda yol alamaz. Yani ebeveyn belirli bir hedefe ulaşmak için, kendince, gayret etmiş çaba göstermiş emek sarf etmiştir. Bu yüzden de sabrı kalmamış, inancı kaybolmuştur. Tükenmiştir. Artık akıntıya karşı kürek çekmeyi bırakmıştır. Ve böylece maalesef akıntının evladını alıp gitmesine izin vermiştir.
İşte bu görsel algı testinde tevafuken -tamamen Hazret-i Allah'ın göstermesi ile- ortaya çıkan sonuç, bu akıntının sanıldığı gibi çok uzaklarda olmadığını göstermiştir. Çocuklarımızın ruhunu ve algılarını bizim elimizden alıp giden bu akıntı; evimizde bazen de kendi ellerimizle açıp önüne oturttuğumuz en masum gibi görülen "çizgi filmler"dir.
Hiçbir zaman unutmayınız. Çocuk eğitiminde bir eğitimcinin içini acıtan, aynı zamanda şeytanı memnun eden, melekleri de hüzüne boğan en üzücü cümle; çocuğunun maddi ve manevi başarısı hakkında bir annenin "….artık hiç umudum kalmadı…." demesidir.
Ebeveynler olarak nefes aldığımız müddetçe "sıdk ve sabır" ile vazifemizi yapacağız. Bu zamanda çocuk yetiştirmek çok zor ama yetiştirmek zorundayız.
Umuda tohum ekebilenlerden olmak duası ile…