• Hacc yolculuğuna çıkan bir kimsede evvelâ ihlâs olacak, niyet-i halisa olacak. Hacc'ın dindeki yerini, Allah katındaki önemini kavramış olarak şevkle ve azimle yola çıkacak. İçinde Hakk'tan gayrı hiçbir arzu ve düşünce olmayacak, sırf rızâ-i Bâri olacak.
Eğer niyeti hâlis ise Allah-u Teâlâ meleklerine emir buyurur, onlar da onu mânevî kanatlarına alırlar. O mânevî himaye altında gidilir ve gelinir.
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde buyurur ki:
"Hacılar gidiş ve dönüşlerinde Cenâb-ı Allah'ın hıfz-u himayesinde, koruması altındadır." (Münavî)
Niyet halis olmazsa; hele hele nam, şöhret ve gösteriş için gidilirse, zahmetten başka bir şey eline geçmez.
Hadis-i şerif'te:
"Bir kimse halka göstermek maksadıyla amel ve ibadette bulunursa, gerçekten Cenâb-ı Allah'ın yüce merhametinden mahrum olur." buyuruluyor. (Câmiü's-sağîr)
•
• Yolda ve Hacc süresince kendisine yetecek maddî imkânları hazırlayacak.
• Helâl lokma yiyecek, helâl para ile yola çıkacak. Çünkü haram para ile haccetmek haramdır.
• Kimsenin hakkı üzerinde bulunmayacak, zulmen aldığı malları sahiplerine iâde edecek, haksız yere kimse ile dargınlığı olmayacak, muâmele gördüğü herkesle helâlleşecek, ana-babasının muhakkak rızasını alacak, din adına din-i mübini parçalayan bölücülerden olmayacak, fâizle iştigal etmeyecek. Üzerinde hukuk-u nas yani kul hakkı olan, Emr-i ilâhî'yi çiğneyerek oraya giden bir kimsenin duâsı nasıl kabul edilir?
• Mümkünse tecrübesinden faydalanabileceği mütekâmil ve feyizli bir arkadaşla yola çıkılır. Çünkü sâlih arkadaş unuttuğu zaman hatırlatır, hatırladığı zaman kendisine yardımcı olur. Edebi, sabrı, güzel ahlâkı öğretir.
• Alacak-verecekleri varsa bunları bir kâğıda yazıp bırakır, âile efradına vasiyetini yapar.
• Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime'sinde Hacc'ın mevsimini ve hacıların riâyet edecekleri hususları bildirmektedir:
"Hacc bilinen aylardır." (Bakara: 197)
Bu bilinen aylar Şevval ve Zilkâde ile Zilhicce ayının onuna kadar olan süredir. Hacc'a dair herhangi bir fiil, ancak bu zamanlarda sahih olur.
"Her kim o aylarda Hacc'a niyet ederse, bilmelidir ki Hacc'da refes, füsuk ve cidal yoktur." (Bakara: 197)
Refes: Her türlü kötü ve müstehcen kelimelerin söylenmesini ifade eden bir kelimedir. Cinsi temas veya cinsi temasa yol açan ellerin birbirine değmesi, bu hususlarda konuşmak, kadınlarla şakalaşmak hep bu kelimenin şümulüne girer. Çünkü bu gibi şeylerin hepsi, yasak edilen cimânın vukuuna sebep olur.
Füsuk: Allah-u Teâlâ'ya isyan sayılacak her türlü günahlardır.
Cidâl ise; kin ve düşmanlığa götürecek şekilde ve güzel ahlâkı zedeleyici tarzda, dargınlık ve husumette ileri gitmektir. Beytullah'a ziyarete giden bir kimsenin, etrafındakilere yumuşak davranması, hiç kimseye eziyet vermemesi gerekir. O yolda mücadele ve münakaşa yasak edilmiştir. Hacc böyle tam bir bağlılık ve uyum içinde yapılmalı, Hacc'da hiçbir ibadette bulunmayan bir nefis terbiyesi ve ahlâkî alıştırma hikmetleri bulunduğu unutulmamalıdır.
"Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir." (Bakara: 197)
Karşılığında size en güzel şekilde mükâfât ihsan eder, fakat hiçbir kötülüğünüzü görmek istemez.
O halde;
"Kendinize azık edinin. Şüphesiz ki azığın en hayırlısı takvâdır." (Bakara: 197)
Allah-u Teâlâ dünya hayatında yolculuk için kullarına azık edinmelerini emredince, ahiret için de azık edinmelerinin yolunu göstermektedir.
Âyet-i kerime'den anlaşıldığına göre; insan için iki yolculuk kararlaştırılmıştır. Birisi dünyada yolculuk, birisi de dünyadan yolculuktur. Dünyada yolculuk için yiyecek, içecek, binecek ve gerektiğinde harcayacak azık ve yiyecek lâzım olduğu gibi, dünyadan yolculuk için de azık lâzımdır. Bu da mârifetullah ve muhabbetullahla, O'nun hıfz-u himayesi altına girmekle olur. Bu takvâ azığı diğerinden daha hayırlıdır.
"Ey akıl sahipleri! Benden korkun!" (Bakara: 197)
Benim emirlerime aykırı davranmaktan sakının.
"Rabb'inizin lütuf ve ihsanını aramanızda size hiçbir vebal ve günah yoktur." (Bakara: 198)
İsterse Hacc aylarında olsun kazanç ve ticaretle rızıklarınızı, ihtiyaçlarınızı kazanmaktan yasaklanmış değilsiniz...