Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI - HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyallahu Anh- (31) - Ömer Öngüt
HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyallahu Anh- (31)
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI
Dizi Yazı - Ashâb-ı Kiram -r. anhüm-
1 Aralık 2015

 

ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI

"Ashâbım Yıldızlar Gibidir. Hangisine Uyarsanız Hidayeti Bulmuş Olursunuz." (Beyhâkî)

HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyallahu Anh- (31)

 

"Bu Kandili Söndürmeyiniz!"

Bir gün öğle namazından sonra Cebrâil Aleyhisselam yetmiş bin melek ile gelerek, En'am Sûre-i şerif'ini getirdi. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz o gece Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz'in evinde bütün Ashâb-ı kiramı topladı.

Işık için bir kandil yakarak, En'am Sûre-i şerif'ini okudular.(*) Aradan geçen uzun zaman sonrası odada bulunan kandilin ışığı söndü. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Ebu Bekir -radiyallahu anh- Hazretleri'ne: "Yâ Ebu Bekir, kandili ışıklandır." buyurdular. Yeniden yanan kandilin ışığı bir saat sonra yine karardı. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz yine: "Yâ Ebu Bekir, kandilin ışığını çoğalt." buyurdular.

Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-, kandilin ışığını çoğaltmak için kalktı. Baktı ki kandilin yağı tamamen tükenmiş. "Yâ Resulellah! Kandilde yağ kalmamış. Bu gece yağ alma imkânımız da yoktur. Kandil bize lâzımdır, Kelâm-ı Rabb'il-âlemini okuyalım." dedi.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz: "Bir miktar tükürüğünden damlat!" buyurdular.

Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz buyururlar ki: "Babam bir miktar ağzının suyunu, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in emr-i şerifi ile kandile damlattı. Kandilin ışığı çoğaldı. Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin emir ve fermanı ile şiddetli bir ışık oldu ki Ashâb-ı kiram'ın gözlerini kamaştırdı."

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdular ki: "Bu kandili söndürmeyiniz!"

Kırk gün kırk gece boyunca o kandil, Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz'in evinde yanarak etrafı aydınlattı. Bir gün, bir münafık Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz'in evine geldi. Devamlı yanan o kandili gördü. "Ne acaip kandil, kırk gün, kırk gecedir sönmez!" dedi. Ve o saatte, o kandil söndü.

Cebrâil Aleyhisselâm gelerek şöyle buyurdu:

"Yâ Muhammed! Allah-u Teâlâ Hazretleri şöyle buyurur: Ben fena bakışlı kullar da yarattım. Eğer o münafığın gözü olmasaydı, kıyamete kadar o kandil Ebu Bekir'in ağzının suyunun bereketi ile sönmez idi."

 

(*) En'am Sûre-i Şerif'inin Muhtevası:

Bu Sûre-i Celile umumiyetle iman esaslarının ana meselelerini, Tevhid delillerini mevzu etmektedir. Ayrıca Resulullah Aleyhisselâm'a yapılan itirazlara cevaplar verilmekte, karşılaştıkları sıkıntı ve zorluklar sebebiyle üzülen Azîz Peygamber'e ve Ashâb-ı kiram'ına ümit ve tesellîler bahşedilmektedir. 13. Âyet-i kerime'ye kadar; Allah-u Teâlâ'nın vahdaniyetinin, kudret ve azametinin, öldükten sonra yeniden dirilişin kesin delilleri açıklanmakta, müşriklerin sapık inanışları reddedilmekte, kötü âkıbete uğrayacakları ikaz ve ihtar edilmektedir. 25. Âyet-i kerime'ye kadar; Allah inancı gönüllere zerkedilmekte, şirk reddedilmekte, Resulullah Aleyhisselâm'ın risâletine en büyük şâhidin bizzat Allah-u Teâlâ olduğu ilân edilmektedir. 33. Âyet-i kerime'ye kadar; kâfirlerin ahirette karşılaşacakları durumlar tasvir edilmektedir. 74. Âyet-i kerime'ye kadar; Resulullah Aleyhisselâm'ın peygamberlik vazifesi esnasında karşılaştığı güçlükler, müşriklere karşı nasıl bir tavır koyduğu, geçmiş ümmetlerden, yapılan uyarıları unutanların köklerinin kurutulduğu, sonra gelen inkârcıların da kurutulacağı, gaybın anahtarlarının O'nun katında olduğu, O'nun ilmi dışında bir yaprağın bile düşmediği, hayvanların da insanlar gibi birer ümmet oldukları, uykunun küçük ölüm olduğu, gerçek hidayetin Allah'ın hidayeti olduğu beyan edilmektedir. 91. Âyet-i kerime'ye kadar; İbrahim Aleyhisselâm'a melekûtun gösterildiği, Rabb'ini nasıl aradığının hikâyesi, müşriklerle mücadelesi açıklanmaktadır. 109. Âyet-i kerime'ye kadar; ilâhî kudret ve azameti takdir edemeyen birtakım münkirlerin sapıklıkları, yalancı peygamberle ilgili ilâhî ihtar, Allah-u Teâlâ'nın her an tekrarlanıp duran Ulûhiyet ve Ehadiyet delillerinin gözler önüne serilmesi, görenle görmeyenin durumu açıklanmaktadır. 154. Âyet-i kerime'ye kadar; hidayetin ancak Allah'tan geldiği, besmelesiz kesilen hayvanların etlerinin yenilmesinin haram olduğu, müminle kâfirin kıyası, göğüsleri İslâm'a açılanların saâdeti, üzerlerine murdarlık indirilenlerin felâketi, ekin ve meyvelerin öşürünün verilmesinin gerektiği, haram yiyeceklerden ve haram davranışlardan bazıları, geçmişte yahudilerin nasıl cezâlandırıldıkları, doğru yolun Allah yolu olduğu arz edilmektedir. 154. Âyet-i kerime'den itibaren mütebaki Âyet-i kerime'lerde ise Musa Aleyhisselâm'a Tevrat-ı şerif'i indirmiş olduğu, dinde ihtilâf ve tefrika yapmanın korkunç âkıbeti, bölücülük yapanların İslâm dâiresinden atıldığı, kulluktan tardedildiği, insanların birtakım nimetlerle de imtihan edildikleri beyan edilmektedir.


  Önceki Sonraki