Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
EVLİYÂ-İ KİRAM -kaddesallahu Esrârehüm- Hazerâtı'nın "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatları (181) - Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- (29) - Ömer Öngüt
Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- (29)
EVLİYÂ-İ KİRAM -kaddesallahu Esrârehüm- Hazerâtı'nın "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatları (181)
Dizi Yazı - "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatlar
1 Ağustos 2015

 

EVLİYÂ-İ KİRAM
-Kaddesallahu Esrârehüm- HAZERÂTI'NIN
"HÂTEMÜ'L-EVLİYÂ" HAKKINDAKİ
BEYAN ve İFŞAATLARI (181)

Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî
-kuddise sırruh- (29)

"ANKÂ-İ MUĞRİB FÎ MA'RİFETİ HATMÜ'L-EVLİYÂ ve ŞEMSÜ'L-MAĞRİB" KİTABI

 

Şiir:

"Peygamber şerefi taşıyan kişi varlığıyla
Bağlarından ötürü olur Hitâmü'l-evliyâ

O en yüce Beyt'ten olup onu mesken tutandır
Varlık hakkında ise cismi en büyük olandır

Sana açtığım hakikatler zürriyet hakkında
Müşâhededen yanadır Allah'ın fazlı onda

Hatm'e nispetle düşük ve alçak kalan Beyt ise
Perde altında gelir çocuğa intikâl ile

Nazar eyle muhakkak ey kardeşim (şu) kişiye
Uzaktan velâyet beytinin himâyesi ile

Bizim atamızda şayet bir şey vâr edilmese
Meleklere emredilir miydi secde et diye?

İşte bu nefsî imamın en kudsî olanıdır
Müşâhedesiyle o 'Diri' diye anılandır

Zamanının biridir o, onun benzeri yoktur
Ferîd'in beytinden olan Zât'ında ferîd olur

[64] Nitekim biz dahi Hatm-i kerîm'e nazar kıldık
Müşâhede üzere onu cesedlenmemiş bulduk

Nasıl ki Beyt güneşi onda kendini gösterir
Ki o da şah damarının yaratıldığı yerdir

Göz kamaştıran Nûr ise onun tepesindedir
O derinlikte gizlenmiş bir cisim şeklindedir

Onun vâr oluş işaretini anlayan kişi
Vâr edenle buluşup ancak yakîne erişti

Hakk'ın Nûr'u işte onda gizli-saklı değildir
Feleklerin üzerinde saîdlerin saîdidir

[47b] Ben Hakk'ı ona gücüm olmadığı hâlde gördüm
Ne belirgin ne de belirsiz bir hâlde göründüm

Zîrâ ben O'nunla ve O'ndan konuşup nutk ettim
Ancak, ziyadenin de üzerinde bir işteydim

Varlık hususunda ise ben mekânsız olmuştum
Müşâhede karşılığında bir delil bulmuştum

Rabb'imin Celâl semâsı ne kadar da genişti!
Lâkin kalpteki varlığı da o kadar derindi

O'na doğru aktığım vakit gizlemek istedim
Kara ile akı ben birbirinden seçemedim

O'na doğru akıp giden bir kişi hiç korkar mı?
Çokluk karanlığında olsa da yalnız kalır mı?

Vücûdumdan nefîs şekilde hitapta bulundum
Tahakkuk ve müşâhede üzere duruyordum

O'nu keşifini her gözden uzak tumak istedim
Gayret ettim ve gayretime nasıl da eriştim

Sıdk üzere muhabbetimi de ziyâde kıldım
Hem Müheymin, hem de Şehîd Olan Zât'a sığındım

İsteği elden bıraktım ve hep mülâkî oldum
Dileğimi fedâ ettim ve saâdeti buldum

Sırrımı ben ey Alîm olan Zât sana sorarım
Vedûd hakkında tevdî ettiğine sarılırım

Cismî örtümü üstümden atıp öylece kaldım
Sizin Kâbe'nize, yaratılış gününe döndüm

Kendi mekânımda ben mekânımı da setr ettim
Sanki Hadîd içinde senin adını gizledim

Çâresizliğimden ötürü bidâyeti örttüm
Kulları arasında Zât'ın Nûr'unu örtündüm

Aczi müşâhade etmekle hidâyete erdim
Ahidlerin en sağlamıyla desteğe eriştim."

[65] İşte ben sana onun yapacağı işi gösterdim ve onun sırrını sana izâh ettim.

"Her şeyden haberdar olan Allah gibi sana hiç kimse haber veremez." (Fâtır: 14)

Şu halde işiten ve görene bağlanıp; şimdi sana, bir imam olan bu Halîfe'ye dâir [48a] bir numune verilecek olan bahisle, daha sonra sana Hatmü'l-evliyâ-i kirâm'a ve tamamlayıcısı olduğu "Hatm"e air bir numune verilecek olan bitişi, âcizliğinle ve kusurluluğunla tahkîk et!..


  Önceki Sonraki