Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'e kayıtsız şartsız, her hâl ve ahvâlde tam bir teslimiyet örneği gösteren Ebu Bekir Sıddîk -radiyallahu anh- Efendimiz, kızı Âişe -radiyallahu anhâ-yı, Resulullah Aleyhisselâm'a nikâhlamak sûretiyle ayrı bir yakınlık, ayrı bir şeref ve özelliğe de kavuşmuş bulunmaktadır.
Bu hadise önce nişanlılık devresi ve sonra evlilik olmak üzere şu şekilde gerçekleşmiştir:
Bir gün Osman bin Mâz'un'un zevcesi Havle binti Hakîm -radiyallahu anhâ- Resulullah Aleyhisselâm'ın yanına gelerek:
"Yâ Resulellâh! Evine girince Hatice'nin yokluğunu hissettim." dedi.
Resulullah Aleyhisselâm:
"Evet öyledir. O çocuklarımın anası, evin de görüp gözeticisi idi." buyurdu.
Daha sonra Havle, kendisine Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-ın kızı Âişe ile Zem'a -radiyallahu anh-ın kızı Sevde'yi tavsiye etti. Bunun üzerine:
"Haydi git, her ikisi hakkında benim için konuş." buyurdu.
Havle -radiyallahu anhâ- önce Ebu Bekir -radiyallahu anh-ın evine gitti. Evde Ümmü Ruman -radiyallahu anhâ- vardı.
"Ey Ümmü Ruman! Allah-u Teâlâ hayır ve bereketten sizin üzerinize neyi eriştirdi biliyor musun?" dedi.
Ümmü Ruman -radiyallahu anhâ-:
"O hayır ve bereket nedir?" diye sorunca Havle:
"Resulullah Aleyhisselâm Âişe'yi istemek için beni gönderdi." dedi.
Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- o anda evde olmadığından Ümmü Ruman -radiyallahu anhâ- bir cevap vermedi. Daha sonra durum Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-e intikal ettirildi. Bu tekliften fevkalade mahzuz olan Ebu Bekir -radiyallahu anh-, Resulullah Aleyhisselâm'ı evine çağırarak nişanlayıp nikâhlarını kıydı. Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz temyiz yaşında nikâhlanmıştı.
•
Resulullah Aleyhisselâm, Mescid-i nebevî'nin bitişiğindeki kendisi için yapılan odaya geçtikten sonra evlâtlığı Zeyd bin Hârise -radiyallahu anh- ile Ebu Râfi -radiyallahu anh-i Mekke'ye gönderip âilesi; Sevde -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz'i, kızları Ümmü Gülsüm -radiyallahu anhâ- ile Fâtıma -radiyallahu anhâ-yı Medine'ye getirtmişti. Zeynep -radiyallahu anhâ-yı müslüman olmayan kocası müsaade etmediği için getiremediler. Bir müddet sonra o da hicret etmiş, kocası da müslüman olmuştur.
Ebu Bekir -radiyallahu anh-in âilesi ile birlikte Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz de onlarla beraber Medine'ye gelmişlerdi.
Önceleri Medine'nin havasına alışamadığı için rahatsızlandı, kısa bir süre sonra sağlığına tekrar kavuştu.
Resulullah Aleyhisselâm Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz'le Mekke-i mükerreme'de iken nişanlanmışlar, üç yıl sonra da hicretin ikinci yılında, büluğ yaşına girdikten birkaç ay sonra Şevval ayında Medine-i münevvere'de evlendiler.
Urve -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz'e şöyle buyurmuştur:
"Rüyâmda sen bana üç gece gösterildin. Melek seni bana beyaz bir ipek parçası içerisinde getirdi ve:
‘İşte senin hanımın! Aç onu!' dedi. Ben de yüzünü açtım, ne göreyim, senmişsin. ‘Eğer bu rüyâ Allah'tan ise onu gerçekleştirsin.' dedim." (Buhârî-Müslim: 2438)
Bu Hadis-i şerif Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz'in evlenmeden önce Resulullah Aleyhisselâm'a rüyâsında gösterildiğini ifade etmektedir...