• Müslüman olmak,
• Akıllı olmak,
• Büluğ çağında olmak,
• Hür olmak,
• Azık ve binit sağlamaya gücü yetmek,
• Hacc'ın farz olduğunu bilmek. (Bu şart, gayr-i müslim memleketlerde müslüman olanlar içindir. Bir İslâm ülkesinde yaşayan müslümanlar için, Hacc'ın farz olduğunu bilmemek mazeret sayılmaz.)
• Aslî ihtiyaçları dışında Hacc'a gidip gelinceye kadar yetecek mâli güce sahip olmak.
• Yukarıdaki şartları hâiz olarak, Hacc farîzasının edâ edildiği vakte erişmiş olmak.
Bir kimseye Hacc'ın farz olması için bu şartların eksiksiz bulunması gerekir. Bu şartlardan birisi eksik olduğunda o kimsenin bizzat haccetmesi farz olmadığı gibi, yerine bedel göndermesi veya bedel gönderilmesini vasiyet etmesi gerekmez.
Kendisine Hacc farz olmamış bir kimsenin, Hacc'a gideceğim diye mülkünü satıp sonunda fakir düşmesi doğru bir hareket değildir. Allah-u Teâlâ insanlara güçlerinin üstünde bir şey teklif etmez.
Şu kadar var ki, bu şartlar eksiksiz gerçekleştiği halde Hacc'a gitmeyi geciktirir de, daha sonra haccetme imkânı bulamazsa, yerine bedel göndermeyi veya bedel gönderilmesini vasiyet etmesi gerekir.
• Vücutça sağlam olmak. Kör, kötürüm, felçli ve Hacc yolculuğuna dayanamayacak derecede hasta veya yaşlı olmamak.
• Hacc'ı yerine getirmeye mâni bir hâl bulunmamak. (Hapislik veya zorla alıkonulmak gibi)
• Yol güvenliği bulunmak,
• Kadınların yanlarında mahremlerinden birisinin bulunması,
• Eşi ölmüş kadınların iddet sürelerinin bitmiş olması. (Kocasından ayrılmış kadın üç ay, kocası ölmüş kadın da dört ay on gün beklemek zorundadır. Ne suretle olursa olsun iddet içinde Hacc'a gidemez.)
Not:
Hacc'ın farz olması için gerekli olan sekiz şarttan başka, edâsının şartlarına da eksiksiz hâiz olan kimselerin bizzat haccetmeleri farz olur.
Belirtilen bu sekiz şart bulunduğu halde edâsının şartları eksiksiz gerçekleşmediği takdirde, bizzat kendilerinin haccetmeleri farz olmaz, yerlerine bedel göndermeleri gerekir. Ölümleri halinde kendileri adına bedel gönderilmesini vasiyet etmeleri lâzımdır.
• Müslüman olmak. Bu aynı zamanda farz olmasının da şartıdır.
• Belirli mekan: Arafat ve Kâbe-i muazzama'dır. Hacc menâsikının her birini tayin edilen yerlerde yapmak şarttır.
• Belirli zaman: Arafat'ta vakfeyi Arefe gününün zeval vaktinden bayramın ilk gününün sabahı şafak sökünceye kadar yapmak.
Ziyaret tavafı ise bayram sabahından ömür sonuna kadar yapılabilir. Ancak farz olan ziyaret tavafını bayramın ilk üç gününde yapmak vâcip olduğu için, ziyaret tavafını bundan sonraya bırakana, vâcibi terk ettiği için kurban kesmek lâzım gelir.
• Hacc niyetiyle ihrama girmek. Daha önce mubah olan bazı şeyleri, Hacc ve Umre süresince kişinin kendisine yasak kılması demektir.
Hacc ibadetinin iki rüknü yani iki ana direği vardır: Arafat'ta vakfe, ziyaret tavafı.
İhram ise Hacc'ın şartıdır.
Hacc'ın tamam olabilmesi için bu iki rüknün şartlara uygun olarak edâ edilmiş olması gerekir. Hacc'ın, rükünler dışında kalan vâcib veya sünnet olan diğer menâsiki yapılmazsa veya noksan bırakılırsa, bunların bir kısmı için cezâ ve kefâret gerekir; fakat Hacc sahih olur, kaza edilmesi gerekmez.
Şu kadar var ki, rükünlerden birisi yapılmadığı takdirde ceza veya kefâret ödemekle Hacc sahih olmaz. Ya eksik kalan rüknün tamamlanması veya Hacc'ın kaza edilmesi gerekir.