Fehimlerin (idrak ve anlayışların) semâlarından ilimlerin yıldızlarının doğduğu vakit de işte buna benzer. Zira her şey O'na muhtaçtır, [54] O ise hiçbir şeye muhtaç değildir. Ben sana, makamlarının buçları ve kerâmetlerinin menzillerine göre, O'nun feleklerdeki sıfatlarının nasıl aktarıldığını anacağım.
Günler yaratılmış ve O'nunla devr edip dönmeye başlamış; hükümler onun tekrârı ile tespit edilip sâbitlenmiştir. Yirmi sekizdeki ikbâl gibi, yedide anılan da yedidir ve dördü hâriç olmak üzere, on iki harâm ve helâl ayı sahihleştirmek için mahalli (yeri) on iki kısma dönüşmektedir.
Bil ki, günler, haftalar, aylar ve yıllar vardır. Günler, haftanın içine dahildir. Hafta ve günler ayların içine dâhildir; günler, haftalar ve aylar ise yılların içine dâhildir. Sonra kör karanlığa dönüşür ve devre yönelir. Yıldızlar ise [41a] Cuma, ayın menzilleri ve umum burçlar ile tamamlanır.
Senin ilk günün, senin meclisinde tilâvet edemeyen birine ders vermiş olmandır.
Senin ikinci günün, senin meclisinde iki inşâ ediliş berzahında bir âdemin bulunmasıdır.
Senin üçüncü günün, meclisinde iktidâ gerektiren Hârûn'un ya da temizliği, mâsumiyeti ve kanaatle iktifâyı gerekli kılan Yahyâ'nın meclisi ile ünsiyette bulunmandır.
Senin dördüncü günün, kudsî hayatı ve beydâyı gerekli kılan İsâ'nın meclisinde olmandır.
Senin beşinci günün, ünsiyetin de, ünsiyet edenin de bulunmadığı, mülkün insanlaştırıldığı ve şeytanın kaçırıldığı kelimeye bürünüşün konulmasına güç yetirebilecek Mûsâ'nın meclisinde olmandır. Senin Arûbe (Cuma) günün, senin meclisinin sevip sevilen sıfatların Sâhib'inin hizmetinde olmasıdır. Senin Cumartesi günün ise, ölmeden önce senin tarafının kerâmetle kemâl bulduracak İbrâhîm'le aynı mecliste bulunmandır.
İşte âriflerin günleri bunlardır. O, seyreden feleklerin yıldızlarıyla ilgili değildir. Onların müşâhadelerine gelince; dördünün birleşimidir. Ey sâlik; şu hâlde duy ve uy ki, birleşenlerin ilki O'nun vahyini, ikincisi kalbini, üçüncüsü yemnini, dördüncüsü de ilmi(yyeti)ni keşfetmektir. Allah'ın Kitab'ında, gökleri ve yeri yarattığı günki on iki ay da onların umûmu ile ilgilidir.
Sana haber verildiği üzere;
"Muharrem" sakınma ve berîlik,
"Safer" tecellî ve taharrî,
Bir "Rebî" (Rebîu'l-evvel) bilme,
Bir "Rebî" (Rebîu'l-âhir) keşfetme;
"Cemâziyel-evvel", "Cemâziyel-âhir" ve "Receb" büyüklüğü müşâhede,
"Şabân" berzah,
"Ramazan" Samedâniyyet,
"Şevvâl" mâhiyetin aynı,
[41b] "Zilkade" açma,
"Zilhicce" ise açılmadır.
[55] Bu onların aylarıdır. Onların zamanları işte budur. Onların güneşleri hayatları, yıldızları nazarları, kitapları kelâmları, ayları ilimleri, kudretleri sözleri, iştirâ ettikleri irâdeleri, varlıkları isimleridir. Ruhları güneşleri, nefisleri ayları, hisleri cinsleridir. Süreçleri makamlarındaki seyirleri, eserleri, kendilerinden kerâmetlerden herhangi birinin zuhûr etmesi, devirlerinin dönüşü ise nihâyetlerinden sonra bidâyetlerine nüzûl etmeleridir.
Tahiyyât'tan sonra bir başka yaratılış meydana gelir. O, büyük bir zulüm günüdür. Halk'ın Hakk'ının isimleri ve Hakk'ın Hakk olan isimlerine yükselmekle; tahrîm, tehlîl ve mânevî soyunuşun kapanması ile sağdan ve soldan göç etmeler gerçekleşir, görünür olan şeyin gizli olana gâlip gelişi ve nefsin ayının noksanlaşması ve ziyâdeleşmesiyle kâmiller berîleşir ve düşük olan yüksek olanı keşfeder. Bu, Kavs'ın (Yay'ın) yükselişiyle ilgilidir; Hakk'ın hazîresinden çıkıp girer ve sona erişip ufûl eder. Kesifleşmiş değil, bilâkis topraktır. Tevbe eden kimse Allah'a tevbe eder, kendisine gerektiği durumda, kendi burcuna girdiğinde güneş ayı tutar. Ulü'l-ebsâr olanın kendisinden ibret alacağı bu İlâhî sırlardan yana, burada özetlenene talep olmazsa, kendi nefsin hakkındaki bu örneklere bir bak da, sen de kendi ayın ve güneşin hakkında göçe azmet! Allah, toplulukları kendi yoluna ve geçmiştekilerin yollarına hidâyet edendir.
İnsan mücâhede makâmında bulununca, kararın yok oluşu da aynen böyledir.
Ateş unsuru; îmânın keşfiyle [42a] O'nun Zât'ını taltif eder ve irâdelerin tesirinden ve hevâların hâkimiyetinden yana fenâya erer.
Hava unsuru; İsrâ'dan sonra İlâhî isimlerle tahakkuk etme ve semâdan nüzul etme makâmında bulunur.
Su unsuru; konuşmak ve ilimden berî olmak cihetindedir. O öğretendir ve yakınlıklarla toprakların arasında müsâvîdir.
Umûm, sevilenlere ve düşmanlara hidâyet hitâbı ile alâkalıdır; onun unsuru ise topraktır.