Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz:
"Yâ Resulellah! İsmail Aleyhisselâm'ın duvarı Kâbe'den mi?" diye sorduğunda Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz: "Evet!" buyurdular.
"Kureyş için ne mâni vardı ki duvarı Kâbe'ye dahil etmediler?" diye tekrar sorunca şöyle buyurdular:
"Kavminin harcı az idi, dar tuttular. Sonra İsmail Aleyhisselâm'ın temellerini başka bir duvarla çevirdiler. İstediklerini Kâbe'ye koymak, istemediklerini koymamak için böyle yaptılar. Eğer kavmin Kureyş, câhiliyet devrine yakın olmasaydı, Kâbe'yi İsmâil'in temeli üzerine yeniden yapardım. Fakat böyle yapıldığında kavminin yüreklerine inkâr geleceğinden endişe ederim." (Buhârî. Tecrid-i sarîh: 783)
•
Yine Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz'den rivayete göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Yâ Âişe! Kavmin câhiliyet devrine yakın olmamış olsaydı, Kâbe'nin yıkılıp yeniden Kureyş'in dışarıda bıraktığı (İsmail'in) temellerini de içine alacak şekilde yapılmasını emreder, doğuya batıya olmak üzere birer kapı koydurur, İbrahim Aleyhisselâm'ın esasına ulaştırırdım." (Buhârî. Tecrid-i sarîh: 784)
•
Abdullah bin Zübeyr -radiyallahu anh- bu Hadis-i şerif'e dayanarak, İslâm artık yerleşti diye Kâbe-i muazzama'yı ilk temeli üzerine yapmıştı. Zâlim Haccac orayı alınca yıkıp Kureyş'inki gibi yaptı. Abbasi halifesi Harun Reşid, onu da yıkıp Hazret-i İsmail'in temeli üzerine yapmak için İmam Mâlik'ten fetvâ istedi. O, bu iş oyuncak olmasın diye vermedi.
Kâbe-i muazzama on defa yapılmıştır: Melekler, Hazret-i Âdem Aleyhisselâm, Hazret-i Âdem Aleyhisselâm'ın oğulları, İbrahim Aleyhisselâm, Amâlikalılar, Cürhümlüler, Kuslular, Kureyş, Abdullah bin Zübeyr -radiyallahu anh- ve Haccac.
•
Kâbe-i muazzama'nın yapılışı hakkında haber veren Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde geleceği hakkında da haber vermiştir:
"Ye'cüc ve Me'cüc'ten sonra Kâbe'de Hacc ve Umre yapılacaktır." (Buhârî. Tecrid-i sarîh: 789)
"Kâbe'yi, ince bacaklı Habeşliler'den biri yıkacak." (Buhârî Tecrid-i sarîh: 787)