Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
EVLİYÂ-İ KİRAM -kaddesallahu Esrârehüm- Hazerâtı'nın "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatları (172) - Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- (20) - Ömer Öngüt
Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- (20)
EVLİYÂ-İ KİRAM -kaddesallahu Esrârehüm- Hazerâtı'nın "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatları (172)
Dizi Yazı - "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatlar
1 Kasım 2014

 

EVLİYÂ-İ KİRAM
-Kaddesallahu Esrârehüm- HAZERÂTI'NIN
"HÂTEMÜ'L-EVLİYÂ" HAKKINDAKİ
BEYAN ve İFŞAATLARI (172)

Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî
-kuddise sırruh- (20)

"ANKÂ-İ MUĞRİB FÎ MA'RİFETİ HATMÜ'L-EVLİYÂ ve ŞEMSÜ'L-MAĞRİB" KİTABI

 

Hakikât-ı Muhammediyye'den Âlemin İnşâsı ve Onun Arş'ının Su İle İnşâ Edilmesine Dair İnci:

[32a] O'nun bu bâbdaki mercanını her incinin tarafına ulaşmış kılmayı gâye edindi ve Vâhid (bir) olan Zât'ından çokluk şeyi açığa çıkarmayı hâsıl kılarken, ayırmaksızın her başlangıcı nihâyetiyle bir arada kıldı. Parçaları peşpeşe kemâle erdirmek arzusuyla, birbiriyle alâkasız türleri ondan açığa çıkardı.

Varlığını nihâyetine getirinceye dek onu alt alta, tabaka tabaka içinde kıldı. Ona nazar eden hayrete düşmesin diye rağbet kazandırdı, çoğunluğun gözlerinde onu ziynetlendirdi.

O'nu ilâh edinebilmek, gayrıları tertip etmek; tâlip olana onların O'nda karar kılışını târif etmek ve manâsını izâh etmek için daha da fazlasını aktaracağım:

O'nun mercanının ön sözünde ben "Mercan"ın sıralamasını tertip üzere almış; ancak ben "İlk inci"nin bu ayırıma gör en güzel nizâm, en üstün yaratılış ve vuslat ahkâmı üzere meydana geldiğini belirtmiştim.

Denildi ki:

"Hiç şüphesiz ki Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- Allah Sübhânehu ve Teâlâ kendisini ortaya çıkardığı zaman hakikatini temsil edip, niteliksiz ve aralıksızca onda küllî bir inşâ meydana getirdi."

O'na şöyle buyurdu:

"Melik benim, mülk sensin; Müdebbir benim, felek sensin.

Mülklerin senden daha büyük olması hususunda akîm sensin; [41] benim ise tuzağım, siyâsetim ve tedbîrim büyüktür.

Sana verdiğimin seni mahv etmesi hâlinde, verdiğim o emirden/işten seni nehy eder, sakındırırım.

Senin hakkında olan onlar için de geçerlidir; tıpkı senden başkasında olmayan, başkası için de olmadığı gibi.

Sen onlar arasında benim temizleyip sâfîleştirdiğim ve İlâhî isimlerimi verdiğimsin! Haddini bil ve ahdini tut, fakirliğe ve sıkıntıya nispetle, tenzil ve tedbîrden sonra yola koyul; hayâ damarını bu hitâba yönelt!"

Bu "damar" zâhirî anlamda "su" olur. [32b] O öyle bir sudur ki; haberlerin sahihliği hususunda Hakk Teâlâ'nın vekîlidir.

Nitekim Sübhân [olan Allah'ın Resul'ü]:

"O'nun arşı su üzerinde idi." buyurmuştur. (Buhârî, Tecrîd-i sarîh: 1317)

O; ansızın, birdenbire ortaya çıkacak şiddetli bir sarsıntının sıkıntısını sende meydana getirmekten müstesna bir halde boşlukta nihâyete erdirilmiş; karar üzere kılınmış bir boşluğa yüklenmiştir. Ötesi yoktur; orada ne herhangi bir boşluk, ne de herhangi bir varlık topluluğu bulunmaz.

 

Mele'i'l-Alâ'nın İnşâ Edildiği İnci:

Sonra, ruhların aynları (özleri) de ondan -sallallahu aleyhi ve sellem- saçılıp dağıtıldı. Mele'i'l-Alâ dahi zuhur edip, o en büyük nazarla, en büyük gelişini onlara yaptı.

O -sallallahu aleyhi ve sellem- tüm cinslere erişen en ulu ve en büyük cins, bütün mevcûdâta ve insanlığa erişen "Ebu'l-Ekber"; yani "En büyük baba" oldu.

Sen onun kıymetini, ancak ben sana onu tahrîr edersem bilebilirsin.

Yokluğun nerede olduğu hakkında mülklerle ortaklık vâki olduğu vakit, hatta onun -sallallahu aleyhi ve sellem- eşsiz ve benzersiz olan ayn'ı (özü) için murâd olunan, onların ayn'ı hakkında da geçerli oldu ve böylece Mele'i'l-Alâ'nın nerede olduğu dahi hasıl kılınmış oldu.


  Önceki Sonraki