Hacc sırasında dünyanın her tarafından Kâbe-i muazzama'ya gelen müslümanlar, aralarında önceden yapılmış herhangi bir anlaşma olmaksızın aynı fiilleri aynı şekilde gerçekleştirirler.
Hacc, dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, bütün müslümanların aynı değerlere sahip oldukları ve bu değerlerin kendileri için ortak bir zemin meydana getirdiği gerçeğini ortaya koyar. Hacıların, müşahede ettiği faydalar saymakla bitmez.
"Allah'ın onlara rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde kurban ederken, O'nun adını ansınlar." (Hacc: 28)
"Belli günler" kurban kesme günleridir. "Bismillâhi Allah-u Ekber" diyerek kurbanı Allah için kesmek gerekir.
"Siz de bunlardan yiyin, hem de yoksula fakire yedirin." (Hacc: 28)
Bu bir vecibedir, borç hükmünde olan bir vazifedir. "Sonra kirlerini gidersinler." (Hacc: 29)
Bu da Hacc ibadetini yerine getirdikten sonra traş olarak, saçlarını kısaltarak, tırnaklarını keserek, bıyığını ve sakalını düzelterek olur.
"Adaklarını yerine getirsinler." (Hacc: 29)
Allah-u Teâlâ'ya itaat maksadıyla adadıklarını kessinler, Hacc esnasında yapmayı adadıkları işleri yapsınlar.
"Ve Beyt-i atik'i tavaf etsinler." (Hacc: 29)
Hacc'ın rüknü olan "Ziyaret tavafı"nı yapsınlar. Bu ziyaret tavafı ile artık ihramdan çıkılmış olur.
Hacc'ın İslâm'ın rükünlerinden, esaslarından ve kaidelerinden bir tanesi olduğuna dair birçok Hadis-i şerif'ler vardır.
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde; "Kelime-i şehâdet, namaz, oruç, zekât" yanında "Hacc"ı, İslâm'ın temellerinden biri olarak vasıflandırmış, böylece Hacc ibadeti İslâm'ın şartlarından biri olmuştur.
Abdullah bin Ömer -radiyallahu anhümâ-dan rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah'ın tevhid olunması, namazın kılınması, zekâtın verilmesi, Ramazan orucunun tutulması ve Hacc." (Müslim: 16)
Bir Hadis-i şerif'lerinde de şöyle buyurmuşlardır:
"Ey insanlar! Allah size Hacc'ı farz kılmıştır. O halde Hacc ibadetini yerine getiriniz." (Müslim: 1337)
Akra' bin Hâbis -radiyallahu anh- "Hacc her sene midir, ömürde bir kere midir?" diye sorduğunda:
"Bir keredir, fazla yapan nafile olarak yapmış olur." diye cevap verdi. (Ebu Dâvud: 1721)
Ömründe bir defa Hacc yapan bir müslüman, bu farzı yerine getirmiş olur. Diğer Hadis-i şerif'lerinde ise şöyle buyurmuştur:
"Hacc ediniz! Zâhirdeki kirleri su giderdiği gibi, günahları dahi Hacc imhâ eder." (Câmiu's-sağir)
Bu ise Allah-u Teâlâ'nın kulları için lütuf buyurduğu büyük nimetlerinden birisidir.
"Şer'i şerîfe uygun olan Hacc, cihaddan sayılmıştır." (Buhârî)
Hacc da cihad gibi meşakkat ve zahmet yönü ağır basan bir ibadettir. İnsanın mâneviyâtını yükseltir, umutlarını güçlendirir.
"Helâl para ile riyâsız ve Allah'ın rızâsı için haccedip kötü söz, kötü iş yapmadan dönenlerin büyük küçük günahları affolur. Anadan doğmuş gibi günahsız döner." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 756)
Sırf rızâ-i Bâri için yapılan bir Hacc ibâdeti, imanın daha önceki küfür halini tamamen sildiği gibi, geçmişte işlenmiş olan bütün günahlara kefaret olur. Kişi anasından doğduğu günkü gibi tertemiz bir halde evine döner, kalbi günah kirlerinden arınır. Böylece insan yeni bir hayatın kapılarını açar.
"Mebrur bir haccın mükâfatı ancak cennettir." (Buhârî. Tecrid-i sarîh: 844)
Çünkü cennet ve ondaki nimetler bahâ ile değil, bahâne ile kazanılır. Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'te ise şöyle buyuruluyor:
"Hacc'a gidenler ve Umre'ye gidenler Allah'ın misafirleridir. Allah duâlarını kabul eder ve onlar Allah'tan günahlarının bağışlanmasını isterlerse Allah onların günahlarını bağışlar." (İbn-i Mâce: 2892)
Hacc, Allah-u Teâlâ'ya verilen sözün yenilenmesine yardım eder, imanı güçlendirir. İlâhî rahmete ve affa dâir duyduğu güveni sağlamlaştırır. Müslümanlara muhteşem geçmişini hatırlatır. Hacc insanı sabra ve tahammüle alıştırır, zorluklara katlanmayı öğretir. Disiplin ve emirlere uyma şuuru kazanmasını sağlar.
Hacc: "Müminler ancak kardeştirler." (Hucurat: 10) Âyet-i kerime'sinde buyurulduğu gibi, dünyanın her yerinde müminler arasındaki kardeşlik bağının gücünü gösterir. İnsanlar, gerçekten eşit olduklarını birlikte yaşayarak gösterirler. Arap olanla olmayanın, beyazla siyahın takvâ dışında üstünlüğünün bulunmadığı inancı vicdanlara yerleşir.